Yollarımız burada ayrılıyor,
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Devamını Oku
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Ordu Perşembe Okçulu köyünde, ailesinin ilk çocuğu olarak doğdu. İlk ve Orta Okulu (Büyükağız) Kovanlı’da okudu. Denizcilik Lisesi, Sağlık Koleji ve Öğretmen Okulu sınavlarını kazandı. Kısa süre Perşembe Öğretmen Okulunda okuduktan sonra (1975) , oradan ayrılarak Sağlık Kolejine kaydoldu. Koleji yatılı olarak Çankırı ve Ankara’da 1979’da ve Yüksek öğrenimini 1993’de tamamladı. Kamuda sağlık memuru olarak Ankara, Adana, Ordu’da görev yaptı. Evli ve dört çocuk sahibi.
Şiir ve yazılarını Mill ...
Şairin denemelerinden alıntıdır (Kaynak isayar.com)
'Şâir Şair ırmak gibidir ve şiir suyun akışı... İnsanın şair vasfı varlığının zahirine tekabül eden iç âleminden doğar; gün ışığına çıkar, özünden ve yaşadığı atmosferden beslenerek gelişir ve yatağını bularak akar. Bu akış şiirinde kendini gösterir. Ya coşkuludur ya da durgun ama hep kendi içinde demlenerek, bazen hırçın bazen uysal hep vuslata (mânâ denizine) amade bir akış...Kurak topraklarda ya yitecektir ya da kurak zeminleri yeşerterek, bir nemli gözyaşı bırakarak ardında, vazgeçmeden, usanmadan sürecektir yolculuğu. Geçtiği yerlere hayat bahşederken, acıyı, hüznü, yüklenerek ve çoğalarak/çoğaltarak bir yalnızlık şarkısı mırıldanarak akar şairin ırmağı.'
'Kime anlatıyorum ki... Söylediğim her söz, değişerek bana dönüyor veya bana döndüğünde ben değişmiş oluyorum! '
'Kelimeler Kelime bizim sesimizdi; kültür değerlerimizi, manayı taşıyan şifrelenmiş kodlarımız, kelime hafızamızdı. Biz kelimeyi hayatın içinde tanır, idrak eder, sahiplenir ve sarf ederdik. Kelimemiz kadar canlı ve bir o kadar anlamlıydık. 'acı' üç harfin yan yana dizilişi, telaffuzu değildi; bu kelime ile canımız acırdı. Hüzün de öyleydi, muhabbet de...
Hayatın içinden çekilip, kurgulanmış sanal bir dünyanın sahteliğine kaçan nesiller, kelimeyi yani anlamı yitirdiler. Söz, sözcükler halinde ama aidiyetsiz, kimliksiz birer ses olarak çıktı ağızlardan. Yetmedi; (mısra dize gelerek) dize oldu ama şiir olamadı, olamazdı. Dil hiç olamadı, olamazdı... Varlığını, varlığımızı yok etmekte gören zalim ve düşman bir dünyanın karşısında savunmasız kaldık. Kelimeyi kuşanma vaktidir...'