Acılarla alay etmek erdemli insan hallerindendir. Bu kolejlerde değil, zorlu hayat mektebinden öğrenilir. Medya diyarında zülmün, işkencenin hovluğu duyulmaktan ziyade yaşandı.
Sevginin harmanlanması; soğuk beton duvarların arasında, güneşsiz, renklerden uzak, zindan mahzenlerinde tıpkı bir şarap gibi yıllandı. Ayaklar volta ve falakada nasırlandı. Özlemler ilmik ilmek büyütüldü, her an kirletileceğinden korkularak, üstüne titreyerek titizlikle koruyup, sonsuz ve saf duygusallıkla tertemiz tutuldu.
Umut; yanlız karanl ...
Asi akardı
Tekin değildi Dicle.
Piran da şubat zordu
Buz keserdi hayat
Kara yarasalar durmadan
Zülum taşırdı ülkeme
Solmasın gül yüzün
Ne olur tut ellerimden
Sancıların bana geçsin
Gücüm yetmez sensizliğe
Dardayım dört duvardayım
Gecenin bağrına ateş düşmüş
Tutsağım yüreğinde
Özgürlüğümü elimden aldın
Bana sevgi ırmağından
Kapkaranlık gecede
Umutsuzluğun ve yıkıntının
Kıyılarında dolaşıyorum
Yaşamak için her şeyimi yitirdiğim
İnancım güçleniyor gül yüzünü düşündükçe
İçim yanıyor sensizliğime
Ülkem taciz altında
Yurdum kan ağlıyor
Köşe başlarında miğferli askerler
Sokak başlarında askeri cemseler
Her tarafta barikatlar
Her köşede çevirmeler var
söyleyin dağlar
Sever miyiz birbirimizi
Nisan yağmuru gözyaşlarımızla
..........
Açlık,uykusuzluk,
Karakış fırtınada..
Bu can çok kavga gördü.
Ölüm bir yana
İhanet bir yana
Bu dağlar baştan başa…
Sürgün bir yana
Mahpus bir yana
Henüz on sekizinde baharının
Sevdası yüreğinde.
Kırmızı bir gül
Adı konulmuş gecede
Doyasıya öpüp koklayamadığım yar
Şafakta yıldırım vurdu
Dicle ortasında bir kaya idim
Ansızın bir sele kapıldım
Dalgalar vurdukça sürüklendim
Hançerlenirken yüreğimden
Parçalara bölündüm
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!