Ay’sız akşamlardaydım, yıldızlardan uzakta
En dipsiz kuyularda, güneşsiz kuytularda
Bir ben bilirim yalnız...: Sensiz geçen günlerim,
O, ‘en iyi günlerim’, uçurumlar ağzında…! !
Sökülmüş, yırtılmamış; neyim var ki gövdemde?
Mor çiçekler büyüttüm, hep kanayan etimde…
Öyle çok ezberledim küfrün yüzsüzlerini;
Damlayıp ağır ağır, dem oldular dilimde…
Gün oldu, inanç ile, kucakladım Tanrı’yı
Yalnız O’na sığındım, sevdim nice dua’yı…
Ve gün oldu, Tanrı’yı, kahırla bıçaklayıp;
Kucağımda taşıdım, bil-cümle mezbahayı…
İnançsız zamanlarım, fazlaydı inançlardan
Tanrı’dan korkmadım ki, korktuğumca insandan…
Sevdim börtü böceği, kuşu - balığı sevdim;
Suyu, selinden sevdim, ateşi, yangınından…
Sel geçer, kumu kalır… Yangın külü bırakır,
Susar börtü böcekler, ardında sesi kalır…
Ahh gülümkuş, kirazcan; akrebin zehirinden;
Beter insan zehiri, ömründe izi kalır...
İçtim! ’sarhoş’ dediler, en ayık hallerimde
Suç - Günah aradılar, en korkak! yerlerimde..
Oysa ki onlar aklım; yüreğim, ellerimdi;
En illegal halleri, sevişme eyleminde...
Bilmediler en destan, bayrağım bu yerlerdi,
Üç-beş türküyle şiir; birkaç yaprak çiçekti...
Her ne zaman ağzından bir güvercin öpmüşsem;
Ağzımdan asan cellat; yanılıp, sevdiğimdi...
Ve sen geldin apansız, kondun kırıklığıma
Tel tel beyaz çoğaltan, upuzun saçlarıma...
Kirazcanım, şu senin, beni sevme inadın;
Benzerse yalnız benzer, bir ’Kırlangıç Sabrı’na...
Hani uçar kırlangıç... Uçar taaa ötelere
Gagasına çöp alır, döner sonra geriye...
Ve bir daha... bir daha... bir daha uça uça;
Taşcık, çöpcük, çamurcuk... yuva kurar kendine...
Heeyyy Kırlangıç sabırlım, sefa geldin, hoşgeldin
Eller asarken beni, ömrüme nefes verdin...
Daha ilk kez öperken ağzının kıyısından;
Kıyındaki çocukla, bana flüt dinlettin...
Ve ben, o gün - bugündür; bir seni dinliyorum
Bir seninle yalnız ben, artıp çoğalıyorum...
Adın nedir.. Nereden... Gelip girdin canıma;
Ben bilirim. Ötesi, bilsin istemiyorum...
Hiç kimsesi bilmesin. Toz konmasın tenine
Hüznün H’si değmesin, aydınlık gülüşüne
Varsın onlar yansınlar, büyük yangınlarda ki;
Yanarken küfretsinler, kendi kör gözleri’ne....
Hoşgeldin, sefa geldin, ömrümün ibadeti
Sevdan özlemlerimdir, yüzün, alnım secdesi
Rahman ve Rahim olan Tanrı’ma şükür olsun;
İsa, Musa, Muhammed; Davut’un hediyesi....
Kayıt Tarihi : 20.3.2007 01:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Selamlar.
İsmailoğlu Mustafa YILMAZ
TÜM YORUMLAR (1)