İsa ile Diyalog Şiiri - Yunus Öztürk 1

Yunus Öztürk 1
174

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

İsa ile Diyalog

İsa diyorki

Hangi ölümlünün
Yaşamı olmuştur
Benim yaşamımdan
Daha
Az

Onların
Söyleyecekleri Sözleri
Yapacak işleri çoktu da
Benimki miydi
Az

Biraz hoşgörü
Biraz sabır
Sözlerimden
Daha kısa olamaz
Hiç bir
Söz

Manada ise
Değildir sözlerim
En uzun sözlerden
Az

Dur dinle
Kim ne der
Duy
Duy da gör
Dünyadaki
En derin vadiler gibidir
Ardımda bıraktığım
İz

O vadilerin
Dibinde akmaktadır
Gözlerimden boşalttığım
Yaş
Vücudumdan akan
Ter

Tanrı olduğumu söylediler
Kanıtlayamasan ölürsün dediler
Kanıtlayamadım
Çünkü Tanrı değildim
Lanetleyip
Çarmıha gerip
Öldürdüler

Suçsuzları
Suçluyorlar yine
Kanıtlayakayanı tutukluyorlar
Cezalandırıyorlar
Her yerde
Suçsuzlar demiyorum
Bilmek istiyorum
Suçları
Ne

Değişen ne
Zamanımdan zamanınıza
Bizler
Boşuna mı can verdik
Çarmıhlarda

Ya
Taşlanarak öldürüldük
Ya da
Doğrandık kılıçlarla
On iki öğrencimden
Yalınız
Eceli ile öldü
Biri

Benim gibi
Hatta
Daha hunarca katledildi
Diğerleri

Bizleri kötülediler
Beni
Delilikle yalancılıkla
Tanrı olmakla
Suçladılar
Ama
Kanıtlayamadılar

Sorarım sizlere
Bizler kayıp ettik de
Onlar mı kazandılar
Duyup göresiniz
Anlayıp
Kavrayasınız diye
Kurban edildik
Suçlandık
Ama suça
Bulaştırılamadık

Benden sonra
Öğrencilerimin
Hak yolda ölmesidir
Ölümsüzlüğümüzün
Ve haklılığımızın
Kati kanıtı

Gün bu gündür
Başladı
Kötülüğün ölümü
Yarın
Güneşin ilk ışıkları ile
Doğmaya başlayacak
Ve yeşerecektir
İyiliğin fidanları

Bizleri
Bin bir hile ile
Yok ettiler
Bizleri yok etmek için
İnsanları da uyuttular
Hem de
Bin bir sihirli
Sözler ile

Yalanları
Altın tepsilerle sundular
Sizlere
Amaçları sizleri de ortak etmekti
İşleyecekleri suça
Tanrının oğluyum demem de
Bahane
Bir daha ölüm gelmeyecek
Küllerimden yetişecek
Ormanlara

Hani
Tanrının ineği öküzü dersiniz ya
Ona benzer mana vardır
Tanrının oğluyum demem de
Tanrının kuluyum desem
Anlaşılmazdı cinsiyetim
Hangi sözl ile
Cinsiyetimi
Tarif edebilirdim

Krallığın gücünü
Kötüye kullandılar
Askerlere
Kötüyü iyi diye öğrettiler
Onları
Birer cellat gibi yetiştirdiler
İyi kötü
Her emri
Yerine getirttiler

Düşmanlar bizi buldu
Getsemani bahçesinde
Hiç bir öğrencim olmadı
Benimle birlikte
Terk ettiler
İçlerine korku düştüğünde

Sonunda
Hepsi gerçeği görüp
Uğrumda severek öldüler
Beni öldürenler
Cesedimi de çaldılar
Suçlarını da
Öğrencilerime yüklediler
Oysa onlardı
Hırsız
Onlardı
Mezarlıkta
Nöbet tutanlar

Öğrencilerimden yalınız biri
Eceli ile öldü
Diğerleri ise
Uğrumda öldüler
Asıl gerçekleri
Gördüklerinde

Şehit edildi
On iki kişiden on biri
Çarmıha ters çakıldı biri
Kimi taşlanarak öldürüldü
Kimi de kılıçtan geçirildi
Yuhanna'yı
Efes şehrinin
Kutsallığı kurtardı

İnsanlar gerçek sanıyor
Oynanan oyunu
Gerçek değildir
İnsanın açık gibi görünen yüzleri
Bin bir hile ile örtülmüş
Gerçek yüzlerin görünmesi için verdik
Bizler canlarımızı

Bizlere suçlusunuz dediler
Nedir var mıdır kanıtları
Bizlere yalancı dediler
Nedir onların doğruları
Asıl gerçeği göstermektedir
Zamanın tanıklığı

Açıktır
Halkın doğrularla olduğu
O yüzden
Doğrulardan
Uzaklaştırmak isterler halkı
Özendirilir
Zalimlerin yaşantıları
Bizler için derler
Dünyanın süpürüntüsü

Oysa bizim canımızdan değerlidir
Gerçeklerin değeri
Hiçbirimizin yoktu
Zerre suçu günahı
Canlı tarihtir
Suçsuzluğumuzun kanıtı
Şimdi savunan kaldı mı
O cellâtların haklılığını

Cellât bilmem
Ben
Beni çarmıha çakan eli
O bana dokunmazdı
Olmasa kralın emri
Bana düşmandı
Yahudilerin önde gelenleri
Sizler çoban edinmeyiniz
Kanı bozuk olanları

Sürümü bırakır
Arardım
Bir tek kayıp koyunu
Aynıdır
Sürüm ile tek koyunun değeri
Şimdi de alkışlıyorlar
Koyunları çalan çakalları
Onlarda şeytandır
Şeytanla aynıdır
Onların
Yaptıkları işleri

Tüm dünyada sönmüş
Aklın bilimin ateşi
Her yerden gelir
Kötü aklın
Kötü inançların sesi
Maddenin ardından geldi
Mananın çöküşü
Böyle giderse
Yakındır
Dünyanın yıkılışı

Gerçekler çok acıdır
Gerçeklerin
Yoktur hiç bir hoşgörüşü
Biz acı söz söylemeyiz
Söyleriz gerçekleri
Çarmıhta yaşadık biz
En acı deneyimleri
Yüksekten gördük
Şeytanların gerçek yüzünü

Halkın ya boğazında
Ya ceplerindedir zalimlerin elleri
Denizlerde gemileri var
Karalarda köşkleri
Hak hukuk deyip
Kandırırlar masum insanları
Biz gördük
Bizi
Çarmıha çakan elleri

Cellâtların kırbaclarından
Uzunmu dilimiz
Yaralı mı sizin de ruhunuz bedeniniz
Taşla kaplı kırbaçlardan mı
Yoksa çarmıhtan mı eceliniz
Hakikâti söyleyen
Dilden mi incindiniz

Kana bularsınız
Yeryüzünün gül yüzünü
Onu yıkar güneş ışığı yıldızların yağmuru
İsteyenlere açarım günahsızlık suyunu
Yıkanıp da paklansın
Alsın
Cehennem kokunuzu

Ölümü dert etiğim yok
Yanlış anlamayın beni
Rabbim açık sundu bana yalanla gerçeği
Kötüler gibi yaşardım
Seçseydim yalanı dolanı
Ben kendimi değil
Düşünürüm insanlığı

Hiç suçum yokken yargılayıp suçlu yaptınız
Mönö olarak kıbaç cezasını verdiniz
Ölümün en korkunç acısını tadırdınız
Kırbaçtan sonra
Çarmıhta canımı aldınız

En sert deriden en vahşi bu kırbaçı seçtiniz
Kesiçi taşları en çok olanı aldınız
Elbiselerimi soup vahşice vurdunuz
Vücudumda
Derin
Kanlı yaralar açtınız

El bileklerimden çarmıha çivilediniz
Güzen dursun diye
Tahta çakıp oturttunuz
Başıma dikenli taç takıp
Bacaklarımı kırdınız
Ölürken kalkıp da
Nefes bile almasın dediniz

Evrene geldim büyülendim gtörüntüsüne
Merak edip gittim görüntülerin arkasına
Gerçekleri yaşadım
Görüntülerin gerisinde
Sonsuz bakış gördüm
Bir tek bakışın
Aksine

Kuran'da
İncil ile Tevrat'ın açık değiştirilemezliği
Ağrıma gitmekte
Müslümanım diyenlerin görmezliği
Savunuyorlar Kuran'ın sözlerinin aksini
Müslümanlık sanıyor öyleler
Kâfirliği

Maide kırk dört de Kuran söyler şu gerçeği
Tevrat ile verdik gerçeği hakikâti
Sonra İncil'i verdik doğrulasın Tevrat'ı
Maide kırk altı
Anlatmakta o hakikâti

Maide kırk sekizde Kuran'ın vazifesi
O vazifesini isterim hatırlatmayı
Hak kitapları doğrulayıp korumaktır
Kuran'ın o görevi
Maide kırk sekiz de ise
Kuran yapmıştır
Verilen emri

Sahte müslümanlar savunur
Kuran'ın aksini
Savunuyorlar o hak kitapların değiştiğini
Maide vurur onlara en ağır tokatı
Altmış sekiz ile altmış dokuzda
Durmaktadır o tokatın izi

İstenmektedir
Hak sözlerin uygulanması
Söylenir İncil'in Tevrat'ın hak söz olduğu
Hak sözü uygulayanların
Doğru yolda bulunduğu
Uygulamayanların
Çürük zeminde durduğu

Bizleri kâfir yapmaya yetmez
Gerçek kâfirlerin sözü
Kuran'ın yoktur hak kitaplara düşmanlığı
Bize düşman olanların
Olamaz Kura ile dostluğu
Kuran'dır
Bilimsel dinimizin son ardılı

Bizleri anlar
Bilimin sınırını aşanlar
Deneylerin
Kati sonuçlarını doğada görenler
Kati doğruları Muhammed de destekler
Bizlere tanıklık etmektedir
Kuran'daki sureler
Ayetler

Muhammed
Her zaman hakikâtleri söyledi
Kuran ise onu doğrulayıp tasdik etti
Havarilere Müslümanlık Nişanı verildi
Kuran'da
Kaç kişi müslümanlıkla ödüllendirildi

Kuran'dadır
En büyük hoşgörü
Ondan ağır değildir
Hiç bir insanoğlunun yükü
Nuh dan İbrahim'e
İbrahim den günümüze
Kuran'dır tüm hak dileri
Doğrulayıp tasdik edici
O yüzden tartışılamaz
Kuran'ın evrenselliği

Muhamme'din sözleri ile son vereceğim
Sözlerime
Öyle bir yetkiyi görebiliyorum kendim de
Son sözlerim olacaktır
Tüm ölümsüzler adına

Muhammed derki

Tüm dünya Kuran'a karşıydı çocukluğunda
Yok etmek istediler akıl ile silahla
İçten yıkmak isteyenler de oldu
Bizlerden görünüp de
Her zaman Kuran galip geldi
Hem de
Tek başına

Nuh dan
Günümüze yetmedi kimsenin gücü
Kuran'a düşman oldular hem açık hem de gizli
Müslümanız diyenlere bıraksaydık Kuran'ı
Kuran'ın bu gün
Ne kendi kalırdı
Ne de adı

Kuran'a
Kötü inançlılardır açanlar çukuru
Kötü akıllılardır
Ona biçip dikenler kefeni
Birlikte hazırladı onlar Kuran'a hazin sonu
Onların hepsini yuttu
Kendi kazdıkları
Derin
Çukuru

Edindiğim bilgilerden şahsi yorumumdur
Doğrulanabilirliği yanlışlanabilirliği
Bilimsel olarak kanıtlanmış değildir

''Bilimin dediği
Ölümsüzlerin Buyruğu'' isimli
Kitabımdan alıntıdır

Yunus Öztürk 1
Kayıt Tarihi : 11.8.2012 14:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ülkü Şahin
    Ülkü Şahin

    Çok uzun ve çok yalanlı bir masal okudum! Gerçi masalların hepsi de yalandır ya! Senin dediklerinin içinde bazı doğruya yakın kelimeler olduğu için tümüne masal demem insafsızlık olur diye çoğu yalan dedim.

    Evvela; Hz. İsa (as)ın o sözleri söz konusu değil! Zira o doğru olarak ne söylemişse Hz. Kur.anda ve Hz. Peygamber (sav) in sahih Hadislerinde münderiçtir! Bahsini ettiğim kaynaklar elimde vardır ve mütemadiyen yarım asra yakındır onları tetkik ediyorum! Sizin dillendirdiğiniz tarzda bir ifade asla ve kata yoktur! Bidayette İsa (as) çarmıha gerilmedi! Onun yerine ona ihanet eden sahte havari onun kılığına sokulup çarmıha gerildi! Tabi ki onda önce Hz. İsa (as) semaya kaldırldı!

    İkincisi; Her peygamber önce kuldur sonra Resul ve Nebidir! Hiç bir beşere (haşa) ilahlık payesi verilmemiş ve verilmesi de söz konusu olamaz! Zira kainatın Halıkı tektir ve asla yarattıklarından bir fani ona şerik olamaz!

    Üçüncüsü; Kur'an-ı Hakimde münderiç olduğunu söylediğiniz ayetler; bahsini ettiğiz tarzda bir ifade kullanmazlar ve tahrif edilmiş kitaplara hak demezler! Onlar hak olsa idi yeni bir Kitaba ve yeni bir Resule ne gerek vardı! Kur'anın tamamını okursan binlerce ayette bu konulara vurgu yapıldığını ve ehl-i kitabın kendilerine hak olarak gelen kitaplarını kendi elleriyle değiştirdiklerini ve bir kısım hakikatleride setrettiklerini dolayısıyla bir çok bela ve musibetlere bu yüzden maruz bırakıldıklarını sarahatle beyan eder! Yani Kur'anın onayladığı o kitapların ilk geldikleri halleridir! Orijinal olan vahyi hakikatleri elbette ki onaylayacaktır! Lakin daha sonraki yıllarda büyük kısmı tahrife uğramış ve hangisi hak hangisi na-hak tefrik edilemiyecek hale gelmiş kitapları tasdik etmiyor ve asla edemez! Zira onun tamamı bir harfi bile değişmeden muhafaza edilen vahy-i İlahidir! Ben yıllarca bu konuları yehova şahitleriyle ve misyonerle yüzyüze ve de mektuplaşar tartıştım! Hamd olsun ki; tek bir münazarada bile mağlup olmadım! Senin gibi gerçekleri saptırmak isteyenleri kendi yalan ve yanlışlarında boğup rüsva ettim!

    Sonuç; Bu asır akıl ve ilim asrıdır! Milleti mugalatalarla ve saçma sapan savlarla avutup, kandıramazsınız! Delil ve bürhansız olan her iddia yalanlar ülkesine postalanmaya mahkumdur! En sağlam delil ise; Bir harfi bile değişmeyen ve vaad-i ilahi ile değişmeyeceğide garanti edilen Kur'andır!

    İkinci muhkem delil ise; Hz Peygamber (sav) in sahih Hadisleridir! Bu iki kaynak bizde olduğu müddetçe sizin ifsat gayretleriniz boşundadır!

    'ELDE KUR'AN GİBİ BİR MUCİZE-İ HAKİKAT VARKEN BAŞKA BURHAN ARAMAK AKLIMA ZAİT GÖRÜNÜR!'

    'ELDE KUR'AN GİBİ BİR MUCİZE-İ BAKİ VARKEN MÜLHİDLERİ İLZAM İÇİN GÖNLÜME SIKLET Mİ GELİR?'

    'EVET; ÜMİTVAR OLUNUZ! ŞU İNKILABAT-I İSTİKBALİYE İÇERİSİNDE EN YÜKSEK GÜR SADA; İSLAMIN SADASI OLACAKTIR İNŞAALLAH!'

    'İNNEDDİNE INDELLAHİL İSLAM... İLA AHİRİL AYEH!' (ALLAHIN İNDİNDE DİN SADECE İSLAMDIR!...)-Ayet meali-

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Yunus Öztürk 1