Sevda; derin bir çığlık atmaktır dipsiz kuyuya,bir haykırıştır karlı dağlara,bir sitemdir gönülsüz bedenlere vede bir umuttur ölü canlara...(Bin-i hatip)
Yürekti aslında her an seninle çarpan ve hayattı aslında her anı seninle yaşanılan. Bir umut bir çare bir kurtuluştun sen yorgun ve kırgın bedenim üzerine.(Bin-i hatip)
Yine yalnızsın be arkadaş. Hayatın en çekilmez anında hem de. Oysa ne hayellerle büyümüştün sen. Ama hayallerinin aslında bir ütopya olduğunu ancak bu yaşına geldiğinde anladın. Oysa sen hep umutlu bir geleceğin hayali içindeydin. İyi bir yaşam,iyi bir gelecek ve bunların ötesinden de öte bilinçle yoğrulmuş bir hayat. Ne yazık ki şimdi sen benliğin seni alıp götürdüğü hayatın zifiri karanlığının dipsiz kuyusundasın. Artık ne güneşin parlak ışıkları,ne karlı dağların mis gibi içine sinen tertemiz havası,ne de seni çepeçevre saran manasız topluluklar bir anlam ifade ediyor. Yaşam,hayat,varlık,insanlık,makam,mevki... hepsinin yanında kırık bir soru işareti duruyor artık. Belirsizlik... Belirsizlik. (Bin-i hatip)
Yara sızlar yara sızlar. Halime gülüp geçer yarasızlar. Ol tabîbten dermânım sordum. Dermânın unutmaktır dedi tabîb. Ölmeden nasıl öldürürüm yâri ey tabib. İnsansın kolayca edersin nisyân dedi tabîb. Ben yâre yâr demeyende yâr bana olur mu yâren ey tabîb. Sen mecnun olmuş çölünü kaybetmişsin deyiverdi tabîb.(Bin-i hatip)
Zamansız girdi şu halsiz gönlüme
Erken terk etti sevdan beni
Yıldızlarda buluşmaktı oysa hayalim
Nehir yatağındaki çakıltaşları arasında kaldı umutlarım
El hamra gibi ihtişamsız ama derindi sana olan muhabbetim
Parmaklarımın arasındaki kalem bile tükendi hasretinden. (Bin-i hatip)
Gerçekten onca şeye değer miydin? Onca ızdıraba,adını duyunca onca kabuk bağlamış yaralarımı tekrar tekrar deşmeye değer miydin? Sen ey adı gönlümün tozlu sayfaları arasında yazılı duran dilber. Sen buna deger miydin? (Bin-i hatip)
Bana benden daha yakın oldun sen ey yâr. Uzaklarda ararken kendimi, kendimde buldum seni ey yâr. Vârlığımdan sıyrılırken,yokluğumda buldum seni ey yâr. Adarken kendimi başka ummanlara senin adanışlarını gördüm deryalarımda ey yâr. Ve bir kurtuluş, bir umut,bir çareydin sen aslında; yorgun ve kırgın bedenim üzerine ey yâr.(Bin-i hatip)
Haldaşım karalarken beyaz sayfaya bir kaç kelime, şakalarındaki damar zonklıyorsa eğer; o halde sen de artık ummanını arayan bir nehir gibi uzak yolların garip yolcususun. Haldaşım haksızlıklara karşı yüreğinde ince bir sızı oluşuyorsa vede yüreğin bir volkan gibi patlamaya hazır ise; o halde şükret çünkü tepki yaşam belirtisidir. Haldaşım küllerinden yeniden dirilmek mi istiyorsun; o halde direnmeyi göze alacaksın.Değil midir ki direniş olmadan diriliş olmaz. Haldaşım ezel ve ebede mi ulaşmak istiyorsun; o halde varlığından sıyrılıp yokluğa karışmayı göze alman gerekecektir. Haldaşım intikam mı almak istiyorsun; o halde affetmeyi dene,çünkü her affın içinde bir intikam vardır. Haldaşım mutlu olmak mı asıl kaygın; o halde küçük gördüğün şeylerden bile haz almayı bileceksin. Haldaşım adamak mı istiyorsun kendini bir yerlere; o halde adanışın kadar adandığın da yüce olmalıdır. Haldaşım gönüllere hitap mı etmek istiyorsun; o halde sözün gücüne mi yoksa gücün sözüne mi dayanacağına sen karar vereceksin. Haldaşım vefa mı bekliyorsun ahbablarında; o halde kaleme,kitaba bile vefa nasıl olurmuş sen göstereceksin. Haldaşım esir mi alındı elindeki kalem; o halde hatırla ki kalem esirse söz hürdür. Ve şunu da unutma ki haldaşım dostlar arasında kan bağından öte gönül bağı vardır. (Bin-i hatip)
Ana renklerdik her birimiz bir ırmak gibi kendi yatağımızda açıldıkça ummanlara ara renklerimiz oluştu bir bir. (Bin-i hatip)
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!