Ilık bir sonbahar akşamının
Virane olmuş köşlerinden
Yaprağı dökülmüş ağaçların arasından
Yıldızlara baktım
Yaşlı gözlerim
Ben nerede hata yaptım
ki yenildim
nice dağlara karşı dimdik
ayakta duran
taşlardan ekmek çıkaran
ben yenildim.
bir er'di giden
kapı eşiğinde
yarım yamalak vedalaşmalarla
geride kalan boynu bükük yavruların
ürkekliği kollarımın arasında
yaslamış başını göğsüme
yürü çocuk..!
yeni başladı dağın yokuşu
anan,baban yok
kardeşlerini unut
ağlamak senin neyine
Hayat ırmağından akıp giden ömür
gözyaşlarımın derinliğinde ki ufuktan
gelecek diye beklediğim hasrettir.
hep özlemlerimi geçiştirdiğim
rüyamda soluk yüzlerin içtisını görürüm.
sen gül değilsin ki bülbül ağlasın
papatya kopartmam,sevdanı bilirim
demedik dillere destandır
aşkımız, dünyaya bedel
goncagül tazeliğinde başladı
alaca karanlıkta beklerken avlu kapısında
ten kokusu hayallerin gelir önüme
yetmiyorsun küçük kalp çarpıntısına
sen bensiz,ben sensiz,neredesin,ne yaparsın
ellerimle ararken ateş buz oldu avuçlarımda
duvarları eskimedeki
acı içinde bekleyişi
ahşapları kararmış
budağından sızar reçinesi
kocamış koca ev
Hasmım dı Temmuz
kıskançdı
çatlardı hasedinden
tam ortasından
mavi sandığımız
Ellerim ateşten uzak
hayallerim de yangın var
bedenim çıplak karanlığında
uykularıma ayaz inmiş
sıcak titrek
üşüyorum
Güller ağlar
sabahın seherinde
güzelliğidir canına okutan
koparılacaktır dalından
başkalarının sevgilirine verilmek için
koparılacaktır sevdiklerinden
ağlar güller bu sabah güller
herkes güler
ağlar güller