Meydana savrulmuş kelimelerimden
kimse hatırlamıyor beni,
irkilmiş bir zamanın izleriyle geziyorum
kimse oralı olmuyor,
neden ve kimin için
bir kedi gölgesi sarkar sokağa,
bir çocuk neden uyuya kalır bir istasyonda.
Koyu bir cumartesi gününde
can havliyle bir tren kalkar Basmane’den,
hiç kimse aşka müracaat etmez
çünkü anılar yapışmıştır taşlara,
akıp giden zamana hüsran bulaşmıştır
aşk başını kaldıramaz burada,
taşlardan sökülüp atılamaz anılar.
Çok kere parmaklarım yaralanırdı
trenlere dokunurken,
sokak kapılarını açık tutarken,
sesler gökyüzünü yırtardı
ben şaşılacak kadar çok seviyordum
zift kokan raylarda sevgili aramayı,
rüzgar yiyordum ama
gene de geçsin istiyordum
trenler parmaklarımdan.
Ah, nedir bu dünya, nedir
bir çocuğun bir istasyonda uyuması nedendir,
beni kurtarsın artık,
eski bir istasyonda bekleyen paslanmış tren,
su ve kömür alsın da götürsün,
şaşılacak kadar çok sevdiğim sokaklarıma
ve
aşka müracaat etsin,
kirpikleri yorgun düşmüş kadınlar.
Kayıt Tarihi : 4.3.2014 15:32:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!