giydiği tül
derisi tül
tül satıyordu irina
avrasya pazarı'nın göz alıcı bir yerinde
sattığından önce kendini göstererek
ve
bir fıçı dondurma gibi
soğukluğundan tüterek
sıcaklığını satıyordu tülüne sarmalayıp
tezgahın elden geldiğince önüne geçerek
II.
“pencerede tül perde
perdenin ucu yerde”
diye bir balıkesir türküsü vardı karşıki radyoda
“demir perde”
düştü dudaklarından istemsiz ve biraz da özlemle
anılar geçti içinden hızları yıldırım olan
kor kor yandığını duyumsadı yüreğinin
“koray”dı son birlikte olduğunun adı
“adım irina’dır” demişti
“nataşa” diye çağrılışına kızarak
“ne fark eder” yapmıştı adam
her dokunuşta
kadife tenini ateşle dağlayan
hoyrat eliyle
III.
gözleri uzak yağmurları çağırır gibi daldı bir an
müşterisinin sunduğu sigaranın markasına baktı
“istemem amerika'yı” diyemedi/ uzandı
yüzüne maskelediği gülücük
içinde ilenmeler vardı
ve ansızın
alnının coğrafyasından
çocukluğunun volga'sına çağlayanlar aktı
buğulandı mavişleri
saçlarını düşsel bir fırtınayla geriye attı
bu atışla
dersin tüm harmanlarda buğdaylar samana yattı
güçlü ve büyüktü görünüşte bir matruşka gibi
bir matruşka gibi açıldıkça özlemleri arttı
tüm matruşkaları içine çekercesine
havayı derince kokladı
sibirya'nın haritasıydı yüzü
kolları altmışıncı kuzey enlemi ama
tutunmalar için elleri çok ufaktı
tül satıyordu irina
avrasya pazarı'nın göz alıcı bir yerinde
sattığından önce kendini göstererek
ve
bir fıçı dondurma gibi
soğukluğundan tüterek
Kayıt Tarihi : 20.10.2015 16:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!