Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Devamını Oku
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
1956 Yılında Kırşehir'de doğdu. 1983 yılında Tıp Fakültesi'nden mezun oldu. (1983-1985) Yılları arasında Çorum ili İskilip, Alaca ve Mecitözü ilçelerinde Hükümet ve Belediye Tabibi olarak çalıştı. (1985-1987) Tarihleri arasında Kırklareli'nin Babaeski ilçesinde Askerlik görevini tamamladı. 2002 yılına kadar Babaeski ve Lüleburgaz'da hekimlik doktorluk görevini südüren doktor 2012 yılına kadar Tekirdağ'da serbest tabip olarak çalıştı.
2012 yılında Bodrum'a yerleşen şair h ...
Nerdesiniz,Eski kadim.dostum.nerede..Edebiyat defterindeki yorumlarını gördüm yazima yaptığın oraya pek girmiyorum ama duygulandım.. Bayramin mübarek olsun çok bayramlar görelim.değerli kadim.dostum değerli abim...Saygılar hürmetler..
İKİ ŞAİR/ŞİİR VE ANTOLOJİ.
Şiir Örnekleri 3 - Şarkı
Sükûtu altın saydım, söz dilimde gümüştü;
Beni dilsiz bırakan bakışını hatırla.
Gönlüm aşka düşmedi, aşkın gönlüme düştü
Sineme şimşek gibi çakışını hatırla!
Elinden yudumlarken sevdanın iksirini,
Sandım ki iki yarım bütünler bir birini.
Kıldan ince boynuma kölelik zincirini,
Gözlerini kırpmadan takışını hatırla.
Dilenci gecelere uykum sadaka oldu,
Fecre efkâr demleyen yüreğim yufka oldu.
Ne olduysa güneşi bekleyen ufka oldu,
Hicran bulutlarıyla akışını hatırla.
Bir kez daha yanıldım aşkla zehri bir tutup,
Buzdağlarım erirken ne kar kaldı ne kutup...
Zehir dediğin ne ki, kırk kez rahmet okutup
Yüreğimi kül eden yakışını hatırla!
*****
İrfan Yılmaz
---
NAZİRESİ:
Gözlerimi mest eden bakışını unutmam…
(Dr.İrfan Yılmaz Hocama)
Sükut ikrardan ise,bütün sözler gümüştü
Sen susmayı yeğledin,bir utangaç gülüştü
Aşk gözlerden taşınca iki gönül bölüştü
…Gözlerimi mest eden bakışını unutmam.
O an mahcup tavırla gözlerime bakınca
Öylesine diyerek görmedim bir sakınca
Yıldırım düşmüş gibi bakış canı yakınca
…Gözümün bebeğine çakışını unutmam.
Hayale çalım satan deli gönül coşandı
Sevda nedir tatmadan avarece koşandı
İçim birden titredi el ayağım boşandı
…Yüreğime derinden akışını unutmam.
Sanki esir eyledin bir çırpıda tutup da
Daha iflah olur mu seven hapı yutup da
Bu ateşe düşseydi kar mı kalır kutupta
…Sinemi cayır cayır yakışını unutmam.
Sarılıp bekleseydik bu sabahın fecrini
Melekler çalakalem yazacaktır ecrini
Hasrete mahkûm eden esaret zincirini
…Kollarımı bağlayıp takışını unutmam.
Yelkeni açacaksak sevenlerin nehrine
Tut elimden gidelim sevdaların şehrine
Ceyhan’ı sürgün etme ayrılığın zehrine
…Giyindiğin gömleğin nakışını unutmam.
Çukurova/2014
Ozan Ceyhan
---
ANTOLOJİ/i yıllardır takip ederim. Çok nefis şiirler okuyorum. Şiir ve sanat dendi mi aklıma gelen ilk site burasıdır. Yazıtığım sağlam dostluklar edindiğim bir sitedir. Siteye emeği geçenlere bir defa daha teşekkür ettikten sonra bu gün bakışlarıma takılan şu anda neler oluyor kısmından bu şiirlere ulaştım. Kendimi tutamadım. Birbirine bu kadar saygılı iki şahika kalemin birbiri hakkında yazdıklarını tebrik etmeden geçemedim.
İŞTE ANTOLOJİ BU!
Burada sanat var, burada edebiyat var, yine burada dostluk var. Şahika kalemler enfes şiirleri hazırlayıp bize sunmuşlar.
Her iki üstada da, her biri diğerinden üstün iki şiir için tebriklerimi sayfalarına anı olarak bırakıyorum.
Sağ olunuz üstatlar, Şahika kalemleriniz var olsunki bizlere doyumsuz zevkler veren böyle harika şiirler okuyalım.
Hocalarıma sevgiyle saygıyla.
hocam harika bir şiir olmuş ben bu şiire şapka çıkartırım tam puan +ANT
Zernişan
Düşlerimin peşinde buz mavisi bir hüzün
Fecrin alevlerine değse bile dondurur
Kasvetli gecelerin saklısında gündüzün
Belki de kıyameti bekleyen bir son durur
Düşlerimin peşinde buz mavisi bir hüzün
Tepelere kar düşer yamacına çığ neden
Bıçaktan keskin ayaz bilenirken sürekli
Ayrılık pençesinde, tek ruhlu iki beden
Sitemkâr dağlarına söyle yangın yürekli
Tepelere kar düşer yamacına çığ neden
Gölüne sökün eden çiy karışık kırağı
Peri, eğme başını; gözlerini kapatıp
Değmeden suya alnın görebilsen ırağı
Nilüferin ahını paylaştırır tıpatıp
Gölüne sökün eden çiy karışık kırağı
Hayalimde kalan göl; peri böyle değildi
Nilüferi, kuğusu bir meçhule savrulmuş
Etrafını süzerken başım öne eğildi
Sedirleri, köknarı, ardıçları kavrulmuş
Hayalimde kalan göl peri böyle değildi
Sabah safir yansırdı akşam yakut renginde
Güneş suya düşerken yanan firuze gölüm
Rüzgâr içli bir ezgi bestelerken enginde
Ufkuna ibrişimle dokunan sisli bölüm
Sabah safir yansırdı akşam yakut renginde
Aşka dair ne varsa perisini beklerdi
Meltem dinmiş,sazlık şen,saka içli,su durgun
İncecik bir sis tülü büyüsünü eklerdi
Kuğu sudan sabırsız nilüfer benden vurgun
Aşka dair ne varsa perisini beklerdi
Kandiller gök kubbeden gölüne süzülürdü
Venüs'ün şafağından sökülürdü son perçin
Mavi yıldız tenine değmese üzülürdü
Sanırım tutkusunu anımsatır Düserç'in...(*)
Kandiller gök kubbeden gölüne süzülürdü
Saniyeyi zamandan iple çektiğim anı
Nasıl unuturum ki; gölde yüzerken perim
İç çeken dolunayla seyrederdik simanı
Narin yapraklarıyla dişbudaktı siperim
Saniyeyi zamandan iple çektiğim anı
Belkıs'ın annesinin bizdeki tecellisi
Kuş olup uçan peri efsanesi okunan
Niçin ayrılık bana gelirken ecellisi
İki eyerli Bey'in yüreğine dokun'an
Belkıs efsanesinin bizdeki tecellisi
Düşlerimde üşürken göremem o kuşları
Vuslatlı kanatları geceme yasaklıdır
Şimdi aşamaz oldum aştığım yokuşları
Kim bilir hangi ufkun gerisinde saklıdır
Düşlerimde üşürken göremem o kuşları
Hangi yöne bakınsam bir şey noksan daima
Demek ki yolumuzu kader böyle çizdi yâr
İkilemde düğümlü doğru söz ya da ima
Yakut saray gözümde şimdi tekinsiz diyar
Hangi yöne bakınsam bir şey noksan daima
Hicranın ateşi ki; gizlemez niyetini
Dolunaylı geceler perimi hatırlatır
İçimdeki yanardağ ödetir diyetini
Başımdaki efkârın hüznüdür satır satır
Hicranın ateşi ki; gizlemez niyetini
Kasırga paniğinde elimde titrer şamdan
Kahır bulutlarından kimin var ki haberi
Rüzgârını beraber yüklemişim akşamdan
Belki fecirde söner belki de daha beri
Kasırga paniğinde elimde titrer şamdan
Yaprak gibi titretir beni böyle Zernişan
Gözlerimin yandığı ayrılık sahnesinden
İlham veren gölümüz benim gibi perişan
Akşam ayaz diyelim, peki sabah nesinden
Yaprak gibi titretir beni böyle Zernişan
_____
Bu şiirin,
Her mısrasının üzerinde uzun uzun çalışıldığına, derin bir sevginin esin kaynağı olduğuna; bilgi, birikim, deneyim ve büyük bir sabır gerektirdiğine, okunması ve en ince ayrıntısına kadar analiz edilmesi gerektiğine inanıyorum.
Ben kendi açımdan bu şiiri mercek altına alıp; üstadın en azından bu kadar iddialı bir şiiri kaleme alması ile vermek istediği mesajı çözmeye çalışacağım.
Bir şiiri okumak, ondan zevk ve feyz almak başka, şiirde sentezlenen duygu, düşünce ve ana fikrin ince bir analizini yapmak ayrı bir şeydir.
Büyük ustaların bile bir şiir metninin tümünü tunç kafiye ile kaleme almaya çekinceleri göz önüne alınırsa İrfan Yılmaz üstadımızın bu şiiri ile edebiyat tarihine ne denli bir hizmet verdiği daha iyi anlaşılacaktır.
Hayattayken meşhur olmuş şair çok nadirdir, Sayın Yılmaz bunu başarabilen ender şairlerdendir.
Antolojinin seçkin şiiri ve şairini tebrik ederim.
Sizi yeni kurduğum:
ALTIN KALEM HECECİLER gbubumuza davet ediyorum.
Link:
http://gruplar.antoloji.com/altin-kalem-hececiler/
Sevgilerim ve saygılarımla.
Kenan Mirza Bulutoğlu.
O Bir Seven O Bir Gönül Dostu
Bütün Dostlar Güzel Hatıralar Hatırlatsın
Beni Size Sizi Bana Ölürsek Bir Fatiha
Ölmez İsek Hepimiz Hepimize Ebedi Hatıra
İrfan YILMAZ Beyefendi’yi tanımıyorum; sanal yolla da herhangi bir irtibatımız olmadı. Ancak, son günlerde şiirlerini takip etmeye başlayınca, onun şiirlerinden geç haberdar olmaktan dolayı üzüldüm.
Hayat hikâyesinden doktor olduğunu anlayınca da bu kadar güzel şiirler yazmasını yadırgamadım. Çünkü, Türk Şiiri’nde epeyce “hekim şair” var. Hatta, sırf bu meslekten şairlerin şiirlerine yer verilen antolojiler yayımlandı. Çünkü doktorlar, kan alacak damarı çok iyi bilirler ve bulduklarında da o damarı mutlak değerlendirirler.
İrfan YILMAZ Bey, şiire kafa yoran bir insan. Yani, bir şiir emekçisi, yürek işçisi o... Şiirlerini okursanız, bu tespitimde yanılmadığımı anlayacaksınız. Çok ırağa gitmenize de gerek yok; Antolojide yayımlanan son iki şiiri olan “Melekler Geçidi” ve “Mevsimler Sensiz Akar”a bakmanız yeterli. Özellikle heceyi, söz sanatlarını, kurgulamayı çok iyi biliyor. Türk Şiirinin öz kaynaklarından beslediği şiirlerinde, birçok şairin düştüğü “ırmağı mecrasından çıkarmak” gafletine düşmemiş hiç. Maziden gelen bu coşkun kaynağın damarlarını modern ölçülerle o kadar güzel sunuyor ki, okuyunca “halis şiir” demeden geçemiyorsunuz.
Sayın Yılmaz’ın şiiri hakkında söylenecek çok şey var aslında. Kısaca o, Türk Şiiri’ne daha çok güzel şiirler kazandıracak bir şair; rotası bu… Her şeyden evvel atası, ustası Fuzûlî’nin “ilimsiz şiir olmaz” ilkesini benimsemiş ve şiiri, şiir bilgisiyle yazıyor, yürek terini akıtıyor. Şairin, “kelime avcısı” olduğunun da bilinciyle, sözcük dağarcığının zenginliğini aksettirmiş şiirlerine. Şiirinde kelimelerin armonisini de bir bestekârın notalarını işlemesi gibi sindiriyor şiirine. Yani, şiirinde müzikaliteyi de yakalayan bir şair Sayın İrfan YILMAZ.
Antoloji bahçesinde ender yetişen “şiir çiçeği” olarak gördüğüm birkaç kişiden birisiniz. Siz hekimsiniz “kan alacak damar”ı iyi bilirsiniz ve kan alacak öyle bir damar yakalamışsınız ki derin, bitimsiz ve tertemiz. Kutluyorum Saygıdeğer Ağabeyim…
Siz şiiri bırakmayın, şiir sizi bırakmasın inşallah… Şiirle kalınız; şiir tadında, şiir güzelliğinde, şiirin yumuşaklığı ve kokusunda bir ömrünüz olsun… Selâm, saygı ve kalbî muhabbetler olsun şair yüreğinize…
Sayın Dr. İrfan Yılmaz,
17. Ayçiçeği Festivali kapsamında ilçemiz Hayrabolu'da düzenlediğimiz etkinlikler arasında Şiir dinletisi prıogramımıza Yurt içi ve yurt dışından kitlesel bir şair katılımı ve halkımızdan yoğun ilgisine tanık oldum. Almanya, Kıbrıs, Kırklareli Amasya, Tokat, Kırşehir, Nevşehir, Bursa, Tekirdağ.. yurdun dörtbir yanından gelen biri birinden değerli şairlerimize Hayrabolu halkının ilgisi büyüktü.
Tekirdağ ve Trakya ilçeleri arasında tarihi, ekonomisi, endüstriyel gelişimi ve sosyal yapısı itibariyle seçkin bir konuma sahip olan ilçemizde Kültürel alandaki faaliyetlerimiz elbette bununla sınırlı kalmayacaktır. Osmanlı İmparatorluğu döneminden günümüze kadar sayısız devlet adamı, şair yazar sanatçı ve bilim adamı yetştiren ilçemizin gelecek kuşaklara örnek teşkil edecek yeni şahsiyetler yatiştireceğine olan inancım tamdır.
17. Ayçiçeği Festivali dolayısı ile ilgilerini esirgemeyen Yerel ve ulusal radyo televizyon kuruluşları, basın ve yurt içi ve yurt dışından gelerek etkinliklerimize destek veren Antoloji Şairlerine teşekkür ediyorum.
Bu kapsamda Endülüs Melekleri isimli şiirinizi halkım ile birlikte kendi sesinizden dinleme mutluluğuna eriştirdiğiniz için bu organizasyonda büyük emek veren personelim adına tebrik ve teşekkürlerimi sunarken daha nice etkinlikte ANTOLOJİ ŞAİRLERİ ile beraber olmayı temenni ediyorum.
Size ve antoloji şairlerine sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Şener ÇELİKAYAR.
Hayrabolu Beldiye Başkanı.
Dr İrfan Yılmaz
D il lal olur, söz biter, okununca şiirler,
R üya ile gerçeğin, arasında kalırsın.
İ çine huzur eker, ağır beden hafifler,
R üzgarın kanadında, uçuyorum sanırsın.
F arkına vardığında, o erişilmez tadın,
A rtık bir hayranısın, Şair İrfan YILMAZ’ın.
N eden, niçin? anında, açılan güzel falın,
Y aşama sevincindir, olmaz ise olmazın.
I rak bilme! Görerek, bak güzele, güllere,
L azım olan her yerde, hep bizimle olacak.
M aaşallah diyerek, nesilden, nesillere,
A dı bütün kalplerde, sevgiyle yer alacak,
Z amanlar değişse de, O hep orda kalacak.
Recai Mert
Endülüs Melekleri adlı şiirinize takdirlerimi belirtmeden geçemeyeceğim. Hayranlıkla okudum. Hece veznini mükemmel bir şekilde kullanan bu usta kaleme tebrikler ve başarınızın devamına dileklerimi yolluyorum.
Doktor İrfan Yılmaz.
O herkes ile barışık Antolojinin Ağabeyi... Eşsiz bir altın kalem... Antolojinin Dünya edebiyatına kazandırdığı sönmez meşale. Endülüs Melekleri (Annelerin Destanı) nın yazarı...
Önünde kim eğilmedi ki... Saygı ile önünüzde eğiliyorum. Bir ricam olacak: Lütfen sadece antolojide yayınlacak bir TÜRKÜ yazar mısınız biz besteleriz.
Şule Işık Kadıoğlu (U.S.A.)