Üşüyorum.
Yan dönüp, ellerimi iki bacağımın arasında ısıtırken örtülmemiş omuzlarım gibi açıktayım
Ve yalnızım geçmişi düşleyen mahkum gibi.
Üzerimde çocukluğumun ılık bir yaz sabahında kızartma ekmek hayalinin bastıran derin yaralarımdan başka bir şey yok
Yüreğimin sesi, Son neşem! Nerdesin?
Geçmişle yaşamak zor bilirim.
Bilirim, zihinlerde canlanan o cıvıltılı anıların acısını
Bir yaz sabahı yeniden süzülmek isterdim sokağında.
Kırlangıçlara dost pencerene konup, son kez dinlemek isterdim şarkılarını
Ve bir kez daha öpmek isterdim yanaklarını, sevilmişçesine.
Gidişini unutup, gelişini beklemek isterdim.
Rüzgarda savrulan hedik kılçığı olmak nedir bilirim,
Yazın gölgesinde uyutan kiraz dalının nasıl kor olduğunuda.
Yıllarca unutamayacağın çocukluk mahcubiyetini de bilirim
Ve başka gözlere düğümlenmiş bakışlarda kaybolmayıda.
Güneşi doğurup batıran heybetli dağlarım vardi benim yurdumda
Günaydın akşamım,
Hüznüme yoldaşım.
Bugün son bakışının yıldönümü.
4üncü yılının 4üncü ayı
Ve 4üncü günü vedan ile kavuşmamın...
Odamda sensizlikte var kutluyoruz.
Ezgisi varmı seslenişinin
Mısralara sığar mı sözlerin
Manalar yeter mi bakışlarına
Tasvir edebilir mi seni bir kez olsun görmeyen
Ahh seni sevmek kanatlanmak gibiydi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!