- İrfan Özcan'nın Sözcükleri

Deli Mavi
58

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

- İrfan Özcan'nın Sözcükleri

Sevgili dostlar,

3-9 Kasım tarihleri arasında haftanın şairi seçilen Sn. İrfan Özcan beyefendi ile yaptığım söyleşiyi sizlere sunuyorum. İrfan beyin çok heyecanlı olduğunu ve mutluluğunu net ve kısa yanıtlarından anlayabiliyoruz. İrfan beyi daha yakından tanımak ve heyecanına ortak olmak adına bu keyifli sohbeti kaçırmamanızı öneririm.

İrfan beye verdiğim sözcükler arasında en ilgisiz olanı matkap idi. Kendisi bunu gayet yerli yerinde kullanırken en çok böğürtlen sözcüğünde zorlandığını belirmiştir. Oysa bu sözcüğü finale damgasını vuracak şekilde öyle güzel kullanmıştır ki övgüye değerdir.

Sevgi ve saygılarımla...

Rengin Alacaatlı

RA: Şiirin tanımını yaparak başlamak istiyorum söyleşiye. Şiir klasik tanımının dışında, sizin sözlüğünüzdeki karşılığı nedir?

İÖ: Şiiri tanımlamak için binlerce ifade kullanılmışsa da doğru ve değişmeyecek bir tanıma ulaşmak hemen hemen imkansızdır. İnsan günlük konuşma dilinin yanı sıra özellikle duygularını dile getirebilmek için sihirli bir dil oluşturmuştur… Ama her insan şiirden neyi anlıyorsa genel olarak edebiyat dünyası için değil ama kendisi için “özel” bir şiir tanımlaması yapabilir.
Bence şiir: Duygu, hayal ve düşüncelerin bir düzene bağlı olarak, çekici bir dil ve ahenkli mısralar içinde aktarılmasıdır,diyebilirim…

RA: Şiirin diğer edebiyat dallarından daha çok etkileyici olmasının sebebi ne olabilir?

İÖ: İnsan mükemmel yaratılmış bir varlıktır şüphesiz. Ama insanın iç dünyası, gönül dünyası, fiziki yapısından çok daha mükemmeldir….Şiir doğrudan doğruya insanın iç dünyasına hitap eden bir sanat… İnsanı bir musiki aleti olarak düşünürseniz, mesela bir saz; şiir burada mızrap yerine geçer… Yani saza ses veriyor, hareketlendiriyor. Ufacık ve basit bir şey ama, mızrap olmadan saz ne anlam ifade ediyor sa şiir olmadan da insan o anlamı ifade ediyor… Şiir olmadan gönül teli ses vermiyor ki.

RA: Sizde ilk büyük etkiyi bırakan şiir ve şairi öğrenebilir miyiz?

İÖ: Necip Fazıl Kısakürek… Lise yıllarımda “Çile”nin neredeyse yarısını ezberlemiştim…

RA: Şiir beş duyudan hangisine karşılık gelir?

İÖ: Bence hiçbirinin tam karşılığı olabileceğinin sanmıyorum… Biraz zorlamaya kalksak belki duyum olabilir ki, o bile tam karşılı değil bence.

RA: Hepsinden ayrı tutarım dediğiniz bir yazar var mı ve neden?

İÖ: Benim ilgi saham, Osmanlı İmp.nun son elli yılı ile Cumhuriyetimizin ilk elli yılıdır. Ağırlı olarak bu döneme ait okumaya çalışırım… Bilimsel olarak İlber Ortaylı benim gözümde ayrıcalıklıdır… Aynı dönemleri roman tarzında Attila İlhan anlatır ki, onun da romancılık tarafını önemserim… Benim için çok önem arz eden bir başka isim de İskender Pala'dır ki gönül dünyamın mimarlarından biri olduğunu belirtmeliyim. Bu arada Cemil Meriç’i zikretmezsem utanırım… Rahmetli Cemil Meriç’i tanıdıktan sonra ruh dünyamda ciddi bir deprem yaşadığımı ve hayat felsefemi baştan sona yenilediğimi belirtmeliyim…

RA: Tarih öğretmeni olarak tarihi dokuyu şiirlerinizde kullanmadığınızı görüyorum. Oysa tarih içerisinde binlerce öykü barındıran bir hazinedir. Bu dokudan zemin olarak faydalanmak istemez misiniz?

İÖ: Çok denedim. Edirne hakkında, kahramanlarımız hakkında şiirler yazdım… Ama ne yaparsam yapayım; Yine gelip her seferinde duygusallığın kayasına çarpıp geri döndüm… Bu konuda beceriksiz olduğumu itiraf etmeliyim

RA: Zengin bir kütüphaneye sahip olduğunuzu öğrendik. Bu sevginin ilk adımları nasıl başladı?

İÖ: Doğrusu hatırlamıyorum… Ama çocuk yaşlarımdan itibaren okurum ve mutlaka kitaplarımı biriktiririm… Cimri ve bencil olduğum tek konu belki de.

RA: Tıpkı edebiyat gibi fotoğraf sanatı da geniş bir bakış açısı, farklı bir algılama gerektirir. Her fotoğrafın bir öyküsü olacağı için şiir ve fotoğrafı birleştirmeyi düşünür müsünüz?

İÖ: Kesinlikle isterdim… Zaten şiiri yazarken de insanın önünde geçmişe dair, yaşanmışlıklar anlatan bir fotoğraf canlanmıyor mu?

RA: Şimdi özel bir soru, İrfan Özcan ne renktir ve neden?

İÖ: İrfan Özcan’ı bir renkle ifade çok zor… Nasıl ki duyguları tek renkte boyamak mümkün olamıyorsa, ben de öyleyim işte.. Bazen tozpembe olabilirim… Bazen de simsiyah… Ama ne renk olmamı arzu ettiğimi sorarsanız; Tabii ki beyaz… Olmak istemediğim renk ise olsa olsa gridir..

RA: Son olarak size vereceğim sözcükleri kullanarak henüz adı olmayan bir aşk şiirinin dizelerini yazar mısınız?

Öbek/ tarçın/ kum/ matkap/ çaput/ meşe/ kadraj/ Apendos/ azur/ kaya/ böğürtlen/ orkestra

Ne Zaman Seni Yazmaya Kalksam

Öbek öbek kasvet biriktiriyorum bulutlardan
Tarçın kokulu akşamlara sığınmışım yine
Kum saatine sığmıyor ki bu –sensiz- zamanlar
Ne zaman seni yazmaya kalksam
Matkap oluveriyor bu kalem
Çaputa dönüşüyor kağıtlarım
Yazamıyorum…

Asırlık bir meşeye adadım hayallerimi
Aspendos’a gömülü kalmış bir gelecek/adeta
Ne zaman bulunacağı meçhul
Arıyorum
Azur renkli semalara saklanmışsın/besbelli
Bir görüp/bir kayboluyorsun
Umutlarım
Resimleyemediğim bir görüntü
Kadrajımda silik bir kare

Çağırdığımı bir duysan
Bir duysan içimdeki orkestranın melodisini
Bir görsen kayalara kazıdığım sevdanı
Ve bir hatırlasan
Dudaklarımda unuttuğun
Tadını böğürtlenlerden çaldığın buseni
Bir bilsen
Ah bir bilsen

İRFAN ÖZCAN

Deli Mavi
Kayıt Tarihi : 5.11.2008 18:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Feride Ömür
    Feride Ömür

    Deli Mavi Sevdalar Grubunda 3-9 Kasım tarihleri arasında haftanın şairi seçilen Sn. İrfan Özcan beyefendeiyi kutlar başarılarının daim olmasını dilerim. Her iki dost yüreğe Akçay'dan sevgiler

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Deli Mavi