yandım pir apdal gibi
aktım çağlayan nehir gibi
aşkı sevdana bandım
sevdan beni köz eyledi,
inan sensiz doğmamış güneştim
kokuyor buram buram misler gibi,
deniz yosunu sanki
gecenin içinde parlıyan yıldız gibi
almış sazı vuruyor teline,
söylüyor kadife sesi ile
diyor ki
koştuk hayatın acımazız koynuna
geçti yıllar sen büyüdün ben büyüdüm
bir öyküydü o ince parmaklarında ölüm
nur gibi yüzüne doymadan
bende sende ölümü yaşadım oğlum
mesela küçücük bir çocuk top oynarken tozlar içine yere çakılmasını seyretmek değil onu yerden kaldırıp küçücük elini yıkamak onun küçücük başındaki saçını okşamak onu teselli etmekte.
Mesela insan olabilmekte olabildiğince özgürce yaşayabilmekte
mesele denizi seyrederken geminin yakıt deposundan boşalan o kirli yağı hiç bişe yapmadan seyretmek duygusuzca o balıkcınların martıların kuşların isyan çığlıklarına kulak tıkamak ne kadar onursuzca.
mesele hemen onu bildirmekte, yani kayıtsız kalmamakta
mesela bir kayısı fidanının çamların kayın ağaçlarının köknarların çeşit çeşit çiçeklerin içinde yaşarken çıkmış bir yangın ve cayır cayır o güzeliğin yanmasını duygusuzca seyretmek ne acı akçiğerleri yanarken insanlığın
ve o ateşi söndürmek için mücadele etmekte
sırıl sıklam çıplak
kalp limanıma demir atıyor gözlerin
ah gözlerin
gözlerin
gördüm göreli tutuşurum bedenim ruhum bende değil
eriyorum mum gibi.yakıyor alev alev gözlerin.
toprağımın suyu çatlayan dudağımın ilacı,
ah ah kadınım
sen benim için uluşılmazsın,
dağların doruğu gibi
sen benim için okyanus gibisin
hoyratca yelken açamıyacağım kadar büyük
yüreğine girip sonra dağlarını param parça yapıp
uykusuz gecelerin hesabını vermeden gitmek kolay değil
kolay değil mas mavi sulara kalbinin parçalarını atmak
iliklerine kadar yaşadığın o aşkı eylül mevsimi gibi savurmak kolay değil
kolay değil sana veda etmek
içindeki ihtiraslara ihanet etmek
yamaçlardı yuvamız
özgürlüğe giderken
kızıl ırmak sakarya akardı içimizden
kalbinin ortasına düşmüştü ayrılığın kurşunu
ellerimin içindeydi göz bebeğinden düşen yaş,
boynun çarmıha gerili sevdalı
yüzünde gamze çiçek açıyor
dudağın kıp kırmızı köz olmuş yakıyor
gözlerin güneş gibi gözlerime doğuyor,
saçların ipek gibi yumuşacık omuzlarında
tel tel olmuş savruluyor rüzgarda,
ellerin değiyor ellerime sıcacık
yaslamış sırtını duvara ufka bakıyor
kirpikleri ıslak ne o ağlıyormusun sen
her gözünden düşen yaş beni kahrediyor
içiyorum bir bir şu gurbet zehirinii
oysa ben yıldızlar kadar uzaklardayım,
ah bir bilsen böğrüme ayrılığın hançeri saplı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!