Bir kör kurşun kor alevlere düşürdü yürekleri,
Toprak dile geldi, yağmur rahmetle duaya durdu.
Bunu yapan hainlerin Cehennem olsun son durakları,
Cennetteki melek, Aybüke sen mi geldin diye sordu.
Daha yirmi ikisindesin, sen ki anasının kınalı kuzusu,
Bir ben var içimde sakladığım,
Soruyorlar, sen diyorum.
Bilmiyorlar sen kimsin?
Onlara, kimse değil ben diyorum.
Anlamıyorlar…
Biz, yağmur sularına karışmış karıncaların
kıyıya vuran eliydik.
Bedelini ödemek üzere,
defterleri yırtıp
kâğıttan gemiler yapardık.
Komşunun ağacından nar çalmaktı
Çıkarsız bir selam gönderin gönülden olsun
Ve aleyküm selam diyelim, yürekler huzur bulsun,
Şu yalan dünyanın tacı da, tahtı da sizinle kalsın
Hak yolunda bir lokma, bir hırka bize yeter.
Sen gülünce; gökyüzüdür yüzün, gökkuşağı gözlerin çocuk!
Sen gülünce; güller açar ruhunda, bülbüller sana âşık!
Sen gülünce; hayat yeniden başlar dünyanın her yerinde!
Sen, sakın ağlama çocuk! Ağlamasın dünya!
Gözündeki yaşların bulutlara ulaştığı andır vuslat!
Alçağı, yüksek yapmak değildir işimiz
Rızık Allah’tan deriz, bereketlenir aşımız
Yükseğe vardı diye eğilmez değil ya başımız,
Seccadeler, alınla değil gönülle buluşası.
Bizdik sen ben oldu, birazda korku düzeni,
Kul hakkını hiçe sayıp, şeytan olup azanı,
Kör kuyulardan dua yüklü testiler
Bir bahar mevsiminde beddua ile estiler,
Dost iken düşman olup küstüler,
Dünya çıkarı böyle vurdu Müslüman’ı!
Sen ben o deyip ayırdılar,
Duydu kulaklarım, dili zikirde
Fakat bilemem gönlü hangi fikirde!
Gördü gözlerim, namaza durdu el bağladı,
Bilmiyorum kaç masum yüreği dağladı!
Ben, Han duvarlarında Faruk Nafiz Çamlıbel,
Ben, Sultan Fatih’in otağında Akşemseddin’im.
Ben, Tabduk Emre dergâhında Yunus Emre,
Gül bahçesinde tomurcuklanan öğretmenim.
Ben, Malazgirt Ovasında Sultan Alparslan,
Gözlerinin yağmura yakın yanını seviyorum
Gece karanlığında gülüşlerini,
Uzaklarda iken yakın olmanı seviyorum.
Yakın olduğunda herkesten uzak olmanı,
Ben, senin bende kalmanı seviyorum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!