İrfan Denizinden Bir Damla 43 Allahın A ...

HADİSLERDEN BİR DEMET

Ey dostlar gelin bakın, Kulak verin bu söze,
Bundan daha hayırlı, Müjde olamaz size.

Beni nasıl bilirsen, Sen öyle bulacaksın,
Affıma nail olup, Cennette konacaksın.

Merhametim geçmiştir, gazabımı bilirsin,
Sen Salih bir kul isen, ne diye üzülürsün.

İmandan kalma mahrum, gerisine üzülme,
Benim rahmet kapıma, sakın umutsuz gelme.

Af ederim korkma sen, işlenen her günahı,
Yeter ki sen nadim ol, bulacaksın felahı.

Hakkımda düşündüğün, her şeyi bulacaksın,
Dünyada verdiğimden, çok şeyler göreceksin.

En büyük vadim sana, affım, merhametimdir.
Bana güvenen kula, en büyük nimetimdir.

(KALELLAHU TEALA ENE ZENİ ABDİ Bİ.)

Ben kulumun zannı üzreyeim.
Hakkımda ne düşünürse ona öyle muamele ederim.
Diye buyurur. Allah (cc.)
(Hadis bilma-na)

Değerli dostlar.
Kalellahu Teala ene zeni abdi bi.

Kudis hadisi şerifinin, bizim için en büyük bir kurtuluş vesilesi olduğunu idrak edebilmemiz için Efendimiz haşir meydanından bir manzaraya dikkatlerimizi çeker.

Haşir meydanında benim gibi bir mücrimin hesabı görülür günahları sevaplarından çok olduğu tespit edilir, hak tecelli eder, hakkında cehennemlik hükmü verilerek; cehenneme atılması istikametinde emir verilir.
O mücrim cehenneme doğru götürülürken, dönüp dönüp zaman ve mekandan münezzeh ve mualla olan Allah’ın kuluna tecelli etmiş olduğu Arş-ı Azam istikametine mahcubiyet, hayret ve umut içinde bakar.

Her şeyin zahir ve batınını bilen, Alam-ul ğuyup olan Allah; kulunun maksat ve beklentisini bilmesine rağmen, olayı biz dünya misafirlerinin dikkatine sunmak için vazifelilere;
Sorun bakalım kulumuz hükmümüze razı değimli?
Hakkındaki hükmümüzü adil bulmadımı?
Neden itiraz edercesine dönüp dönüp arkasına bakar?
Hakkımı zayi oldu, yoksa bir alacağımı kaldı?

O mücrime bu sual tevdi edilince;
Hâşâ! ! !
Allahın hükmüne ve adaletine bir itirazım yok.
Asla olamaz.

O adili mutlaktır.
Onun adaletinden asla şüphe olmaz.
Benim arkama dönüp bakışımın sebebi ise Peygamber dilinden, “Allah'ın 'Ben kulumun zannı üzereyim, kulum benim hakkımda nasıl düşünür ise onun ile öyle muamele ederim'” dediğini duymuştum.
VE BEN ONU MERHAMETLİ DEĞİL, MERHAMETLİLERİN EN MERHAMETLİSİ OLARAK BİLİYORDUM VE HALA DA ÖYLE BİLİYORUM. BENİM HAKKIMDA MEHAMETİNİN TECELLİ EDECEĞİ ANI BEKLİYORUM DER.

Bu ifade üzerine Allah (cc.) evet ben kulumun zannı üzereyim beni nasıl bilir ise ona öyle muamele ederim.

Kulumu af ettim.
Onu cehennemden azat edip cennetimi ona ihsan ettim.
Der.

Evet, sevgili dostlar.
Siz sizin hakkınızda samimiyetle iyi düşünceleri olan bir dostunuzu hakkınızda yanıltırmısınız?
Sizin hakkınızdaki hüsnü zanları yalan çıkarıp tekzip edermisiniz?
Sanmıyorum! !

Hatta büyüklüğünüzü, Âlicenaplığınızı ispatlamak için sanıyorum beklenenden daha fazlasını ortaya koyarsınız. (İSTİSMAR OLMAMAK KAYDI – SAMİMİ OLMAK ŞATRI İLE)

Evet, Değerli Dostlar.
Rahmeti gadabını geçtiğini söyleyen ERHAMÜRRAHİMİN OLAN RABBİMİZİN RAHMETİNE, MAĞFİRETİNE GÜVENELİM.
Hakkımızda tecelli etmesi için de Onun af ve mağfiretine güvenelim ve hakkımızda tecellisi için hata ve kusuratımızın af edilmesini sağlayan tövbe ve istiğfarda gecikmeyelim.

Camilerimizin duvarını süsleyen en yaygın bir hadisi şerife kulak verelim.
“ACCLU BİSSELATİ KABLEL FEVT VE ACCİLU BİT TÖBETİ KABLEL MEVT” Namaza acele edin zaman geçmeden – tövbeye acele dedin ÖLÜM GELMEDEN.