Küllerin eşimin de, rüzgârla kızarır kor.
Bülbüller can derdinde, gül bahçesi dekor.
Verilen cevaba değil, sorulan soruya bak
Kafana takmadığını, kulağına “küpe” tak.
Ey neis! Önce sabırlı ol, sonra sevmeyi bil
Zekâmız IQ ile ölçülür, aklın mihengidir dil.
Cimri kördür ama yalnız işini göreni görür.
Çok sadaka verenin ömrü uzar, geç ölür.
Kötülüğün karşılığı, iyilikten de acele olur.
Arının ve karının şerri, er geç hedefi bulur.
Barışmayı emreder din, bu dargınlık niye?
Hakka kölelik özgürlükse, halka kulluk ne diye?
2009
Dün gemileri karaya,
Atları suya sürdük on atlı.
Bugün ellerimizde taşlar,
Karşımızdaysa, yüz tanklı.
Dün destanlar yazmıştık,
Şerefti üzengimizi öpmek.
Şimdi “çağdaşlık” diyorlar,
AB kapısında hala beklemek.
1986
Kahveci dostum, hani tost ve çayım nerede?
Yine çaycı velet gelmedi mi, haylaz hergele?
Nargilemin odununu yak, ciğerlerim doysun
O kerata da gelince, okkalı bir kahve koysun.
2010
Savaştan kaçanlar daha çok yara alır.
Kaçtığı nispette, onursuzluk onda kalır.
Alınca artmaz, verince eksilmez hazinede
Hak yolunda yürüyen, halktan daha zinde
Allah’tan uzaklaşan, zevk-i dünyaya dalar.
İlahi aşkı, geçici zevk ile sefa da arar.
Menfaatler bitince, işbirliği kalmamıştır..
Nedense herkes vermiş, kimse almamıştır.
Eskiler “Torbada olan, çorbada çıkar” demiş.
Sahibi çok olan eşeği, ahırda kurtlar yermiş.
Er kişi atını, ahmak adam da karısını över.
Sebebi olmayanlar, sebepsiz yalan söyler.
1998
Yedi veya yetmiş, ne fark eder ki yaşım?
Son durağın kapısında bekler, musalla taşım.
Doğum ve ölüm arası, berzahta alın yazım,
Aldırılan son abdestim, kıldırılan ilk namazım.
Yol uzundur yolcu yorgun, bendeki bu telaşı.
Daha pişmeden toprak güveçte, haşaratın aşı
1995
Arkadaşım ölmüş, piknikteydim dün,
Kim bilir kimler piknikte olacak, öldüğüm gün?
Beşeriyetin sermayesidir doğruluk.
Hani nerde doğrular, eğriler oluk oluk.
1997
Yerdekiler, göktekilere aynı uzaklıkta
Şeytan acele ve eceli öğretir insana.
Yükseği sevmek, özde alçak gönüllü olmaktır.
Kadın duyduğuna, erkek gördüğüne inanır.
2005
"Hakem dışarı, hâkim içeri atar" deriz.
Niyeti hizmet olanlara, hizmet ederiz.
Kitaba uyan yok, kitabına uydurma vakti.
Hak adalet güçte, medeni hukukda akdi.
2010
Akıllının gözü “iş de”, ahmağın “kişide” olur
Kalbinde sevgi olan gücü düşse, başı dik durur.
Keşke insan adil olsa, kendini kendi yargılasa
İşte o zaman ne hâkim kalır, ne savcı, ne yasa
Kendini unutursun, ilk ve son sözü aklında kalır
Yüzü güzel için, gönlü güzeli üzen onun ahını alır.
Daimi huzur verir, huzur bozandan uzak durmak
Limana küs gemi misalidir, dalgaları umursamak
Önüne çıkan engelleri set de değil, basamak gör.
Sen çare ararken, bahane arıyorsa onu hoş gör.
Onun duymadığını sağırlar duydu, yüreği kördür
Kimi alçak gönüllüyse, kimi alçaklığa gönüllüdür.
Sevginin ihaneti, aşkın da sabrı arasında kalırsın.
Sevdiciğin yolda bırakır, ama yolu bitti sanırsın.
Sen onda “huzur” ararken, o “kusur” arar durur.
O acı gerçekler dururken, tatlı yalanlarla vurur.
Kader yazınca kul bozamaz, yazmadıysa olmaz
Bir damla su boğar, göz göze değince sorulmaz
Kalleş arttıkça kardeş azalır, dalda kurur yaprak
Doğum bir damla sudur, ölüm ise bir avuç toprak.
2017
“Doğrular, pabuçları giyene kadar,
Yalanlar, "dünyayı dolaşır” derler.
Gözler buğulanıp, yaşarmadıkça
Gönülde gökkuşağı olmaz beyler.
Aklının esiri, nefsinin efendisiyle gel
Omuzlar düşerse, kaldırsın başı el.
Ölü gibi yaşamaktan, ölmek iyidir
Yeterli sebebi olanlar, başarabilir.
2011
Uğur Musab Şahin
Kayıt Tarihi : 26.8.2009 16:31:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!