Örs isen, sabit dur. Çekiç isen vaktinde vur.
Mor zambakları sevmedim hiç çocukluğumdan bu yana.
Çünkü; kabristanda görmüştüm daha ölümün ne olduğunu bilmediğim yıllarda.
Bir de vedaları...
Bittiğinde uykusuz kalarak okuduğum kitaplarla,
altına imzamı attığım şiirlerime koyduğum son noktayı...
Hep gidenlerdendi hüznüm, dertlerim benim.
Nefes dışındaki seslerdi çünkü konuştuğum yarenlerim.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Beğeniyle okudum.. Hiç bitmesin istedim okurken.. Harika bir anlatımdı yüreğinizden taşanlar.. Gönülden kutluyor, saygılar sunuyorum.. Halim AKIN 10 PUAN+ANT
Gönül hanım sevgili arkadaşım herşey gönlünce olsun, tebrikler, ellerine, yüreğine sağlık.
Ağlamayacağım hayır!
Hayır ağlamayacağım!
Acımayacak artık canım.
Özgürlüğünde maviliğin, vuruluyorsa uçurtmalar,
ben neden vurulmayım............”
bugünün okuduğum en güzel şiirlerinden biriydi....final se sustuğum andı
tebrikler..!
kırgınım size yıllar
geçmeyin takviminden
esseniz rüzgar gibi
duyarım enginimden
ıslıklarla bir melodi
süzülür güvertemden
kasıp kavurur acılar
savrulup saç telimden...
“Ağlamayacağım hayır!
Hayır ağlamayacağım!
Acımayacak artık canım.
Özgürlüğünde maviliğin, vuruluyorsa uçurtmalar,
ben neden vurulmayım............”
*kiraz çiçeği*
Gönül Ersin Gürsu
Gönül Hanım hayata dair hüzünle yer yer mutluluğun bir arya geldiği enfes bir edebi harman yapmışsınız. Akıcı, Duygulu, Dolu dolu bir serbest çalışma olmuş. Tebrik ediyor. En derin selam ve saygılarımı sunarım. ...Kaya Ünver (kaleli)
yapıncağı ezmişler
şarap olsun diye
bana hor bakıyorlar
şarap içiyorum diye
saygılar
Paylaşımınıza çok teşekkürler
Harika bir şiir başarılarınız daim olsun
Sevgi saygılar
TECRÜBELİ ELİNDEN SERVİS İFTİHAR EDİYORUM SİZLERLE BÖYLE BİR YAZIYI SERGİLEDİĞİNİZ İÇİN!!!!ROMANTİZMLE ÖĞÜTÜLMÜŞ BİR ROMAN GİBİ BAŞKA RENK VE İHTİRAS DUYGUSU KATMIŞ KENDİ KALEM MANEVRANIZLA BİR ÜSTADIN ELİNDEN SERVİS EDİLDİĞİ AŞİKAR!!!SAYGILAR,BENİMDE BİR ŞİİRİMİ LİSTEMDEN YORUM YAPARSANIZ!!!KUL HAKKINI BİLDİĞİNİZE GÖRE BUNU ESİRGEMEYECEĞİNİZE
==================İNANIYORUM!!!===========================================
''Nerede benim sırrına hayran aynam?
Hani iki kişinin bildiği sır değildi, cam bu sebepten mi çatlıyor dersin, dağılıp parça parça?
Sırrı keşfetmek isteyen, bakışların ısrarından mı yoksa?
Sustun yine...
Dinlemedesin her zaman yaptığın gibi, sormadın konuğuma ne ikram ettiğimi.
Doydun elbette, sunumumla gönlümdekileri.
Bak!
Tadı duruyor damağımda hala, dilimde ezdiğim yapıncakların.
Dudağımda renkleri...
Nasılda sabırlıdırlar, beklerken mahzenlerde, tapası mantar, koyu renk şişeler içinde.
Beyazı, pembesi, kırmızısı.
Anlatıyorlar sanki, yudumuyla hallerince hayatımızı.
Ben,
Pembeyi seçtim canımın içi.
Önüm ardım sobeleyip, araladım sarhoşluğa sayfamı...''
Yüreğinizin kalemi hiç susmasın,sevgiyle kalın..
kırgınım size yıllar
geçmeyin takviminden
esseniz rüzgar gibi
duyarım enginimden
ıslıklarla bir melodi
süzülür güvertemden
kasıp kavurur acılar
savrulup saç telimden...
Anlamlı ve çok güzel bir çalışma,kutlarım.Saygı ve sevgilerimle.
“Ağlamayacağım hayır!
Hayır ağlamayacağım!
Acımayacak artık canım.
Özgürlüğünde maviliğin, vuruluyorsa uçurtmalar, ben neden vurulmayım............”
vuruluyorsa uçurtmalar ben neden vurulmayım
mükemmel ötesi yüreğini kalemini kutluyorum değerli arkadaşım sevgilerimle
Bu şiir ile ilgili 55 tane yorum bulunmakta