İpekler inç'te bir vinççinin Doğumu

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

İpekler inç'te bir vinççinin Doğumu

Değer resmini yapmaya! Güliver ve martılar ile güvercinler; Geliyorlar düzinelerce, hep de gelir giderler kafilelerle
-

Yüreklerin laborantı, ışık içi ışıkla çalışır, yön hoş verir
Karanlıkta olduğunu bilmeyen seyircilerine Engizisyon’un;
Karda yürümek güzeldir, ceplerinde ellerin, botlar ayağında
Ama o eller bilir, sırf dengede tutmak için kör karanlığı
Bir an için, güzelleştirmek için daha da kül aydınlığı şafağa;
ki doğrulan kuştur, kanatlı, Phoenix takıdır ona sade çünkü.
Cepkenden çıkan eller o an, güneş gözlüğünü de çıkartır
Gözlerden, tutmuş kar üstünce, seyahatte, değil kararınca.
Kararlar bilmeyen bu kül aydınlık doğurdu som-ipekçe
Ki kışın tutmuş karından yansıyan yakamozları güneşimizin;
Elbet şafağı’dır günbatımları, umut’un inatla çalışılması!

Mükemmelci biri, Hasan Pulur’la çalışan Gulf Stream’den
Hamlet, küsuratlı yirmi sene; ve onun siyah çerçeveli
Gözlükleri, 900’lü yıların bir laboratuar faresi tiplemesi
Bilim adamlığı onun, onun gençlik hallerinde fotoğrafları.
İnsan Atölyesi’nde dürüstlük dokumakta, kobay faresiz.
Bir fotoğraf getirmişler ona siyah-beyaz, kalınca çaresiz;
Der ki:“renklendirin”, “biraz daha gerçek hayata uysun …”
E renklendirdiler, gene beğenmedi, ulak sonunda delirdi (!)
Tümden beyazladı ve öyle getirdi koşarak adam o resmi;
“Şimdi çizeceğinizi çizin, abi..” dedi. “.. şimdi çizin, resmi …”
Haysiyete sabrı savunmak tümden, bu şaşkın vardiyacının
Olsaydı işi; çok Şekspir’ler etrafta cirit atmalı olmalıydı.
İdealistler, şüpheci olan kendileri –G. Bruno’nun babasının
İşaret (ettiği) parmağından, ölü kül püskürten, gri
Vezüv’ü görmüş olduğu eskiden gibi- olumsuzlukları
Dillendirirler özellikle ve sözlerine pek çok dökmezler
‘Nadir gördükleri, nadir bulmadıkları’ gelen özel güzellikleri:
Düzeltilecek olan, olumsuzluklardır; güzel Türkiye varma’da.
Umudun umut olduğu köşe taşı böyleyse ki işte bura;
Olumsuzluklarla uğraşmak, tamamen düzeltmek için onları.

Pulur’u okumaktan zevk alan Hafız-Felsefeci ey şanlı dede; **
Bak, İpekçi’nin katlinin yeriydi, gene sokuldu hapise! !

Yine deli yüreğinde Nihat Genç’in, Tufan Türenç’in
Fırıl fıldır’mış fırlayacaksı gözlerinde ve uyumcu Emre
Barlas’a Ama ‘büst kafa-gözlük’ yapısında kemik-Kongar’ın –
Teziç de çok peygamber devesiymiş yeşil canım, bakın
Nasıl da küçük ön bacaklarıyla, J. Major dış işlericisi
Denli, diklendi bir anda şaha, YÖK’e sinsi laf kör gelince;
Sessiz, derinden, tek boyları tutmaz, Doug Hurt, kafa tuttu: *
Erhan Akyıldız ile Tufan Türenç’in satırlarında, kitabında,
Işık vermeye niyetli bir Ana Kol güneş, gün ortasında;
Kara deliklerden de enerji kapılacaktır ileri bir tarihte
Ama görerek uğraşması, bir insan için daha güzeldir.
Şöyle ki, bundan işte, aklı, hisleri yoktur bir kara deliğin;
Tıpkı insani korku kaçışları gibi, kendini bilir cehaletin.
Direnen buna bir ışıkçı, kara deliğin içe göçüş gücüne
Bile ki amacı değilken bu deliğin, karanlık göstermek;
O ışıkçı bu hileye bile düşmedi, gününü gün etmedi.
Nükhet İpekçi’nin ağzından: “Kırk değişik senaryo var
Öldürülmesiyle ilgili..”, perdeler arkasından katledilmesiyle …
Nişantaşı’nda hala nişan gününü bekler, Teşvikiye’de,
Teşvikiye Reasürans çarşısında duruyor halka referans;
Bir, iki reverans, gerçek paşa-trentes, yap bize gene vals!
Abdi İpekçi Cad. Reasürans Çarşısı 43/57 No:14 Maçka,
Café Chatal, gitmeli, bakmalı, nasıl bir yer ki acaba?
Mutlaka güzeldir, güzel olmasa güzel isim aldırılmazdı.
Adının verildiği yerde bekler, nesli ortaya yeni çıkartmak –
Mert nesli hep aynı, yeni ve yinelenişlerinden kıvançlı
- Halkı ortada aktif bilmek, bu yüzden ilerler-yazmak,
Gücünü almak buradan, hep gerçekleri araştırmak!

Karaoğlan’ı benimseyen daha çok; Sülo Baba’yı da
Sosyal demokrat, Milliyet Gazetesi’nden içeri edip buyur,
Sen onla çay şimdi içmişsindir, en barışçıl ortamlarda.
Fötr şapkasını çaldıklarında üzülmüş bile olmalısın.
Dediğine göre Karga’nın, Kostarica, Portorico olabilir.
Ağca’nın öttüğü ise, (o) urasının Costa Rica olduğu;
Ancak Puerto Rico, olası’ca, daha az demokrasiye sahiptir.
Ya kim koydu bulup bu ağca’ları, çatlı’ları oraya, buraya …
“Babam da olsa affederdi” Sibel İpekçi’nin ağzından -
Şu ağca denileni- çoban İsa gibi ha, vay ya, vay be …
Ne var ki, o puta denk tuttukları Katolik din Hristiyanlığında;
Papacık suikasti kadar bilmezler nedense İpekçi olayını.
Çoban olmak için gelmiş, Abdi abi çoban gitmiş olmaya! {
:Doğayla barışık bebek, karnından fırlayı doğan aniden;
Gene kendi kalmış v`hayu semirmeden gelen sancak. ***
Akıl fukaralığına, deliliğin; hoş delilikler ince süzdün.
Karanlık gizlerin çıkarılmasının açığa.. mirasçısı olacağız
Hepimiz, şüphesiz; gözün arkada kalmasın, hem süresiz!
Mükemmel hizmetli kendinin, idealist özgün besteci’si …
Örtülü dünyada, etrafımızı saran az sayıda kara yargıç var;
Bilinenler, geridekiler.. ortaya çıkarıldığında, halklar rahat eder.
} Demek hala o kırlarda; anılıyor, hakkıdır hep anılacak.
Put mevzileri’ne yerleştirilmeden; ilhamı yeni Mumcu’lara.
Karış inç ilerleyen dokusu ipeğin, bir o kadar mangal,
Mazgaldan içeri fersah, getirdiklerinde ferah kulaçlara
Gökte, dokunun oynaş tutturulması pamuk bulutlarda! !
Kuşku götürmez; doğarken yaşadı, yaşarken doğdu.
Picturesque! Gulliver’s Travels and seagulls with pigeons
Of dozens, they’re coming ‘n also they all came with us

-
açıklama
* Teziç cümlelerine az espri de karıştırdım
Douglas Hurt John Major’un eski politikacısı :)

Sabah HaberTürk’te Hasan Pulur’un anılarını dinleyerek ve çeşitli araştırmalardan yola çıkarak, gene akşam az Cıvaoğlu’nun konuşmasına kulak kabartarak ilhamlanan

G. Bruno Giordano Bruno

** burada dedemden bahsettim

Çift tırnaklılar alıntı, kızının lafı. Diğerleri ise (fotoğraf getiren adam meselesi) yer yer esnetildi anlatılanlardan

Akıl fukaralığı delilik, diğeriyle alakasız. İlkinde ağca gibiler kastediliyor, ikincide merhum sn. İpekçi

Türetme: v`hayu (ve hayat boyu)

O Teşvikiye’deki Cafe Chatal’ı rastlntı eseri buldum, ama iyi oldu. Olaya bağlantılandı

İngilizcenin açıklaması:
Değer resmini yapmaya! Gulliver ve martılar ile güvercinler;
Geliyorlar düzinelerce, hep de gelir giderler kafilelerle

Birebir çevirisi: Değer resmini yapmaya! Gulliver’in Seyahatleri ve martılar ile güvercinler;
Geliyorlar düzinelerle, ve onların hepsi geldiler de bizimle (burada Güliver’i Jonathan Swift nezdinde güzele ulaşmak için çabalamak anlamınca kullandım.bu anlamıyla Swift’in, eşdeğersel İpekçi)

Abdi İpekçi’nin anısına (tanıyabildiğim kadarıyla, sürçül ihsan varsa affola)
’06 1/ 2 Şubat

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 2.2.2006 02:39:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Akın Akça