İpek Efendi Müstesna Güzeller Şiiri - Yo ...

Yerliköy Bizimköy
114

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Anadolu, öylesine münbit ve dahi velûd bir coğrafyadır ki, nice güzel insanları bağrında yetiştirmiş ve yetiştirmeye devam etmektedir. Bu güzel insanlardan kimisi, belki herkesçe marufken, kimisi de yalnızca ehlinin malumudur. Müsellemdir ki, güzel insanlardan isimlerinin fazlaca duyulmamış olması onların dîn-i mübîne, ümmete olan hizmetlerinin azlığı ile asla alakalı değildir. İşte Anadolu’da yetişmiş güzellerden, ehlullahtan biridir Hafız İbrahim İpek Çorumî el-Uşşâkî.
Tam bir peygamber âşığıdır
Hazret, 20 Eylül 1934 tarihinde Çorum İskilip ilçesine bağlı Yerliköy’de dünyayı teşrif eder. Nesebi anne tarafından pak silsileye dayanır, seyyiddir. Annesinin sülalesinin Arabistan’dan Çorum’a sürgün edildiğini ve İskilip civarlarına iskân olunduğunu, İskilipli Atıf Hoca’nın da aynı sülaleden olduğunu bizzat kendisi anlatır. Çocukluğunu doğduğu Yerliköy’de geçirir. On dört yaşında Halveti Uşşâki meşayihinden Hüsnü Gülzari Hazretleri’ne intisap eder. “İlim öğrenmek herMüslüman’a farzdır!” ikaz-ı nebevîsi fehvasınca, İskilipli meşhur âlimlerden olan Mekkeli Ömer Hocaefendi’denArapça, tefsir ve fıkıh ilimlerini tahsil eder ve bu arada da hıfzını tamamlar. Seyr-i sulûkünü hakkıyla ikmal eder ve yirmili yaşlarda Hüsnü Gülzari Hazretleri’nin halifesi olur. Ancak icazet almasına rağmen, şeyhi Hüsnü Gülzarî Efendi’nin ser-halifesi olan Fehmi Dede vefat edinceye kadar, ona hürmeten kendisini geri planda tutar, rabıta vermez.
O, tam bir peygamber aşığıdır. Bu aşkı dolayısıyla Mekke ve Medine’ye yaklaşık kırk kez hac ve umre ziyaretinde bulunur. Düğün gecesinin yaklaştığının malum oluşu ehlullahın özel hallerindendir malum. İbrahim İpek Efendi de, bu hal üzere şeyhi Hüsnü Gülzari Efendi’den devraldığı icazeti, Eyyüp Fatih Nurullah Efendi’ye emanet eder ve bu devir teslimden çok geçmeden dâr-ı bekaya göç eder. Hazret, düğün gecesine dek postta kalmış ve irşad vazifesini bihakkın ifa etmiştir.
İbrahim İpek Efendi uzun boylu, iri yapılı ve heybetlidir. Yolda yürürken herkesten yüksek görünür, parmağına yüzük takar, temizliğine çok dikkat ederdi. Geniş pantolon, gömlek ve üzerine yelek giyinirdi. Camiye ve sohbete giderken cübbeye niyâbeten pardösü giyinirdi. Sarık sarmak, misvak ve güzel koku kullanmak gibi sünnetlere de azami ihtimam gösterirdi.
Manevi Halleri Ve Rıza-yı Bârî’ye Olan Teveccühü
İbrahim İpek Efendi, bir nimet-i ilahi olarak ehlullaha verilen pek çok manevi hale mazhar olur. Daha çocukluğunda hafızlık yaparken okuduğu Kur’an ayetlerini bazen yeşil, bazen mor, bazen kızıl olarak gördüğünü ve “herkesin de aynı şekilde gördüğünü zannettiğini” söylediği ifade edilir. Sonraki dönemde ise, meclisinde hazır bulunanların ve etrafındakilerin şahitliğiyle aktardığımız, meclisinde bulunanların zihinlerindeki soruları henüz kendisine yöneltilmeden cevaplaması, kendisini ziyarete gelecek olanlara önceden yemek hazırlığı talep etmesi, kaybedilen eşyanın yerini bildirmesi gibi haller onun keramet-i âdiyyesi kabîlindendir.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta