yılkı atları kızıl ve ince
karanlığı delip geçtiler önce
eşkermesin diye sevdası
ayaklarına sürgün yollar büyüttü İpar
kaybetti ellerini
kekik kokusuna büründü gece
çiçeklere serilirken haziran yağmuru
ayın altında bir yalnızlık uykusu
Gği Dağı’nın gögsünde
çiğnenen firari bir gönül duygusu
cümlesiz bir ünlem gibi
kanayan sesinde uyandı İpar
avuçlarında tutuklu bir iftira
topladı ıssızlara kirlenen baharını
yanağı eylül sarısı
saçlarında güz
rüzgar koktu İpar’ın gül işlemeli yazgısı
üşüdü gök tengri
koyaklara doldu hüzzam
hükümsüzdü artık
şaha kalkmadan dörtnala koşan atlar
kan aktı toynaklarından
soldu çadırların içinde gök gözlü kızlar
saatler gece geçerken acıyı
ay zirveye kurdu sofrasını
çarptı dağlara yırtıldı rüzgar
apansız ulurken çakallar
Eğri Göl’de kişnedi taylar
döküldü künyesindeki şakayıklar
düştü İpar’ın yüreği upuzun uykulara
öpüp kanatlarından kuşlarını saldı Giği
gül çürüttü şafağından
ölüm uçtu sevdalara
yamalı bohça gibi örtüldü üstüne dağlar
17.06.19/ Antalya
Sıtkı Özkaya
Kayıt Tarihi : 27.6.2019 19:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!