Sükût içinde bir leyl-i siyâh,
Zamân nâğme-i meçhûle cânân,
Serâb-ı vuslata düşmüş nigâh,
Hasretle bezm-i hayâl-i virân.
Mehtâbın pür-melâl sînesinde,
Bir âh-ı müebbedin revânı,
Günler ferhâdî bir sükûnetle,
Yudumlar sabrı şeb-i hicrânı.
Bîçâre rûhum perîşân hâlde,
Zamânın pençesi ol kahr olur,
Serâpân nur-i bekâya cân atar,
Lâkin her ânı bir sahrâ dolur.
Ey bâd-ı nevâ, ey mâh-ı hüzn,
Düşer mi nazar-ı rahmet felekten?
Taksîm-i kaderde vuslat var mı,
Yoksa hâlâ bekler mi ebedden?
Kalender der ki: Ey felek, ey devrân,
Niçün hicrânı müebbed yazdın?
Bir dem vuslata müyesser olmaz mı,
Yoksa meftûnumu meyyit saydın?
Kalender der ki: Ey mahzûn semâ,
Sır oldu âvâre her bir edâ.
Mihnetle yoğrulmuş şu rûh-ı serâp,
Zamân girdâbında mecrâ arar hâlâ.
Ey hicrân yeli, ey hasret bâdesi,
Ne dem vuslattan, ne bahar hevesi?
Sûkût-u bekâda yitip giden âh,
Feleğin defterinde var mı nefesi?
Ser-mest bir cân ki üryân kalmış,
Vâdî-i aşkın zülüflerinde yanmış.
Kıyamet misâli her gam yükü,
Bir sitem, bir elem, bir âh sanmış.
Kalender der ki: Ey firkat seli,
Düşer mi gönlüme bir şeb-i beli?
Gözler ki meftun hayâl-i vüsle,
Görmez mi sînemde aşkın eli?
Ey pür-figân bülbül, ey nâlân gül,
Kime yakışırsın, kimdir bülbül?
Bir dem bahar, bir dem kış olur,
Zemherîr-i dilden kimdir bî-gül?
Kalender der ki: Felek garazlı,
Aşkın defterine yazmış firazı.
Bir cânı hicrâna zebûn eyledi,
Ser-sefîl kıldı vefâsız niyâzı.
Ey sükût-u dehr, ey âh-ı ezel,
Kalmış mı sabırda firkatin tel?
Şol mahrûm gözler vuslat arar,
Lâkin hâlâ firkatle örter bir yel.
Kalender der ki: Şeb-i yâr uzak,
Gönül hâlâ pür-efkâr, ıztırâb.
Mihnetle örüldü her lahza, her an,
Aşkın mührüyle mühürlü hicâb.
Mustafa Kalender
Mustafa Kalender Orjinal KalenderKayıt Tarihi : 30.3.2025 03:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!