Pencereme yağış qonaq geldi bu gece.
Döydü açmadım.
Bir de döydü,döydü,döydü...
Men ise baxırdım.
Ne açırdım penceremi,ne de ki,önünden uzaqlaşırdım.
Elə bil ki,kimdense qaçmışdı,gizlenmek isteyirdi.
Tez-tez dönüb etrafa göz gezdirir ve tekrar-tekrar penceremi döyürdü.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
' Duygu yüklü se`irdi...Tebrik edirem geleminizi Elnare xanim...'
Sevgili Elnare Şems'in bu şiirini Azerbaycan'daki bizimki.org sitesinde okumuş, çok beğenmiştim. Bir şiir ancak bu kadar duygu yüklü olabilir, yağmur, bulut, rüzgar, pencere bu kadar bütünleşebilir. Kimsesizlik, boşlukta olmak bu kadar güzel anlatılabilir. Bana düşen de ancak kutlamak, kutlamak, kutlamak ve bu dizelerden aldığım esinle yazdığım aşağıdaki naçizane şiiri hediyye etmek... Sevgiler Elnare..
A.Uğur Olgar
__________
QONAQ
o gece bulut yaman ağladı
bir Azeri qızının penceresinde raks eyledi yağış damlaları
sonra süzülüp aqtı gitdi al yanaqtan
ardından dostun zerbeleri kimi döydü durdu insafsız zaman,
hesretlendiqçe bir uzaqlaşıp bir yaqınlaşan o yorulabilmez
o iflah olabilmez deli çarpanı
bir sualım da sene ey külek
ne üçün aparmadın bu dertli bulutu üstümüzden
yağışın qimsesizliğinin sorumlusu kim
senden özge
bir gece de Akdeniz’den keçeceq
o bulutun Azerbaycan’a uzanan yolu
apansız qonaq geleceq şairin biri
silmeq üçün gözyaşlarını
Bakı torpağıyla
O vaxt bütün pencerelerimi açacağım yağışlara
A.Uğur Olgar
oy oy ben sana kurban olurum...ne hoş şiirlerin var yaa...
ben bu şiiri bu gece yağmur sesi,şimşek ve gökgürültüleri eşliğinde okudum..geceme yakıştı yani..
tebrik ediyor,o güzel yüreğinden öpüyorum....
Yürüyordum
Beni düşürmek için ayaklarıma sarılıyordu
beni yapayalnız bırakan adama yardım ediyordu sanki o gece yağmur.
Aynen bu geceki yağmur.
Bende o gece çok yalvardım yağmura
benimde feryadım sarmıştı gecenin karanlığını.
O da bana kapılarını açmamıştı…
Penceremi çalıyordu yağmur amma ben bakıyordum,
ona yardım etmeyeciyimi anladığında hıçkırıklara boğuldu penceremin önünde.
Aynen benim o gece yağmurun kinine boğulduğum gibi.
Ağladıkca boşluklara akıyordu
Aynen benim o gece aktığım gibi.
Aktıkca kavuşuyordu boşluklara
Çünkü kimsesizdi.
Amma ben kavuşmadım boşluklara,
Ben sadece yüceldim.
HER ZAMAN YÜCELMENİ İSTERİM CANIM BACIM.YÜREĞİNDEN ÖPÜYORUM.KUTLUYORUM O GÜZEL,İNCE KALEMİNİ. TAM PUAN .SEVGİYLE
Çok duygusal bir öykü olmuş. Önce Azeri Türkcesinden okumaya çalıştım. Tam anlayamadıysam da çok güzeldi. Sonra Türkiye Türkçesiyle keyifle okudum.
Tebrikler Elnare Kızım.
Kadir Tozlu
tebrikler elnare hanım.can azerbaycana selamlar.
Üreyiniz var olsun...
Yene duyğu yüklü bir şeir oxudum qeleminizden...
...'Bir zaman menim yalnızlığıma gülen ve derdime derq qatan yağmura men neden qapımı açım ki?!'
Keşge ürek de bunu dese...
Amma deli ürek nedense hemişe derd vereni heç unutmur...Ve qapısı hemişe açıqdır onun üzüne...
Qeleminiz kesgin olsun!
Bu şiir ile ilgili 7 tane yorum bulunmakta