'Hakkını arayan adama'
Gönlünün şahidi gövdenin sahibi olsun.
Yaz güneşleri duyamaz feryadını
senin gürlek feryadını çünkü
gölgesini tanımayan ağaçlar
bilemez hangi ırmak
hangi gür kaynaktan çıktı.
Yaban duruşlarını gözeten dünyaya
geceyi gündüzden koparmaya yeminli bir yaprak
örtecek kaynarca isyanlarını;
senin vehimlerin kadar uzak
senin uzaklığın kadar vehim
intikamını.
Dündü
ölmeyi öğrendin.
Bugündü
ölmeye hazırdın.
Yarındı
yeni ölümler kokladın.
Aşk için beldeler koştun yüreğine
yas kokulu partal şehirlerden
silkinip soyunmak istedin.
Bilmezdin gece
neden uzun bir yol ağzıyla serilir göğsüne
ve neden
hayatı anlatmayan hüzün
seni anlatmak için
dokunur yüzüne,
argıtlardan çekip çıkardığın alnın
lavaş dirimiyle yediveren gözlerin
körebe oynayan çocuk için
yanaşmaz can yurdunu berkitmeye
neden?
Yünlerin aklaştığı geçmişimden
sana berhayat sevinçler topladım
zabıtadan ve rabıtadan pusan dünyada
kendine ve Allah'a yol verdiğin acılar için
bir at, bir avrat, bir ırmak serinliği
senin için.
Birikmiş yaralarını getir şimdi
çağır yzaklarda kalan sesini,
başı yok bir masalda kaybettim
sonu çok bir rüyada bulurum seni.
-Ben en yakın bir gönülüm sevgilim
beni kendi elinle götür ayrılığa
ki sana
ellerin kadar yakın döneyim-
Haklıydın,
'Hakkım var' diyordun
'Hakkımı arıyorum'.
Kara bulutlar içinde yüzümü dolaşmak
akmayan sularda yönümü parçalamak
öfkemi göbeğimden koparmak istiyorum.
Daha ne kadar ırganmak zorundayım
uzanıp öpmek için beklediğim
ey bulutlar altında bahane arayan kaderim!
kalbimin yaşadığı şehre varmadan
daha kaç şehrin içinden geçmeliyim?
Bilmeseydim
ateşin heves koyduğu yürektir
yürek tütmezse ateş intikam verir
görmeseydim,
'Doymadım işte doyamadım arkadaş'
boşalsın yüreğime ne boşalacaksa
varsın döşümde rahmini şiirle açsın
bende korku bende ümit
ve bende telaş.
İşte yanıldın,
işte yanılmak için yandığın yangın
bilinen doğrularda gerçeği aramaktan
bildiğin en güzel yalana kandın:
Sen, unutulmuş bir hata kalamazsın.
Baksam yine, atını eğerlenmiş görsem
kaçan kısrak kokusu alsam gidişinde
doğmakla sataştığın yalnızlığa
benliğim aynı suya dalmakla katılsam,
ummadık yağmur öğlesi kaldırımda
bir şehri toplayıp giden sesini duysam;
bir şehri kayıklara bindiren,
bir şehri çatlayan bilepiyle yüzleştiren.
Kirlenmiş bir dünya tıkandı boğazın ortasına
eni konu pörsük bu masaldan arta kalan
bir kadın
bir aşk
intikam.
-Ben en yakın bir gönülüm sevgilim
adımın üstüne kapat gözlerini
ki sana
kabul edilmiş sabahlarda döneyim-
Gönlünü şahidi gövdenin sahibi olsun
açmadığın bahçelerde toprağın bitsin
bitsin acını dağlamayan poyrazdaki yerin.
Her şenlik tenhada biter, biliyorsun
biliyorsun, bir yaprak soluğunu bekliyor
uçmak için.
Haziran 2000
Ekrem ÖzdemirKayıt Tarihi : 11.5.2010 12:10:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
hakkını arayan adam halen aramaktadır.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!