İntihar senaryoları - 2

Mehmet Veysel Tırpan
1

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

İntihar senaryoları - 2

Bırakın, beyazlaşsın saçlarım
Artık önemi kalmadı genç kalmanın
-Duygular da yaşlanmışsa eğer
-Ölüm vakti gelmiş demektir

Bir martının kanat çırpması kadardır
Yaşadıklarımın özeti

Elimde eylül tadında birkaç dize
Gözlerimde
Firari gecelerden kalma birkaç yağmur damlası
Yüreğimde kan kokusu
İnce ve acı bir güneş sızıyordu saçaktaki buzlardan
Dinmeyen bir fırtına dolaşıp duruyor dilimin ucunda

Son mermiyi kalbine sıkan bir savaşçıyım şimdi
Yenildim
Hem de hiç savaşmadan!

Cigaramın külleri düşer kalbimin üstüne
Yansam bir daha
Göğe savrulan benim küllerim mi olacak?
Bir çıkmaz sokağın yürüdükçe incelen yerindeyim
Köşebaşları tutulmuş
Dört yanım dikenli tel

Sen yine gülümsemelisin herşeye rağmen

Gençtim, seni sevdiğimde
Ölümü seçmişim farkında olmadan
Olsun
Şikayetçi değilim

Yaklaşırken düşünürdüm bunları, Diyarbekir’e
Atarım acılarımı içime
Bir cigara daha yakar
Basar söndürürüm gecenin göğsüne
Adlarını mezartaşlarından okuduklarım
Gelir otururlar yanıbaşıma
Yokuşta ay dokunur saçlarıma
Yumruğumu sıkar, ağlarım...

“Yaş otuz beş, yolun yarısı” demiş biri
Halt etmiş
Anlaşılan bizim Tarancı
Ne dert çekmiş ne de acı

Sevgili başı değmemiş yastık soğuğu yanağıma
Yalan kahkahalar çarpar
Hiç gelmeyen nazlı yari
Uğurlarım uğursuz otogarda

Bu sefer de söyleyemedim
Oysa söylemeliydim
Nisan yağmuruna yaslanıp
Sıcak, demli bir bardak tadındaki
İlk sıcaklıkları, ilk kıpırtıları
Sekiz yıllık yıllanmış duygularımı söylemeliydim.

Yanlışlarını yalanları gibi saklayan
Ürkek, utangaç lise öğrencileri gibi

Pusulamı kaybettim, rotasızım şimdi
Adressiz mektup misali
Seni arıyorum bu mısralarda
Biliyorum iflah olmam

Ve bir gün
Kesilebilir titrek başladığım şehirlerarası konuşmalar
Gelmeyebilir “Ben”li mektuplar

Sahil kahvesinde anlatmıştı
Tuz kokulu yaşlı balıkçı
“Diğerlerine benzemiyorsun delikanlı
Derinden vurgun yemişsin sen” diye başlayan
Kısa ama anlamlı sözleri fısıldamıştı
Yakamozlu türküsünü söylerken deniz
“Adaşın gibisin”,
“Uzun ve ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece...”

Eski fotoğraflarda bıraktım çılgınlıklarımı
Şimdi suskunları oynuyorum
Uzun bir kış yaşadım
Kar/Kan suyu sızmakta anılarımdan
Sürdürebilir miyim bu sevdayı ayrılamam korkusuyla
Olunca hızımla sinyalsiz dönüyorum virajı
Rehberim güz kokusu değil
Rüzgâr kokusu hiç değil
Tuzlu bir deniz kokusu sadece
Bana yadigar kalan

Mayıs bitti,
Masumiyetini unutulmuş binbir gece masallarından alan kız
Anlamasa da olur
Bu delice sevdayı

Bak yine serdi gece, yıldızlı yatağını
Sen uyu
Ben beklerim sabahlara hasret
Paylaşılmaz yalnızlıkları

Büyük bir boşlukla dopdoluyum
Boşalmak istiyorum
Tekrar dolmak için...

Mehmet Veysel Tırpan
Kayıt Tarihi : 10.10.2006 23:14:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
ÖNCEKİ ŞİİR
SONRAKİ ŞİİR
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Veysel Tırpan