İntihar Mavisi
Hiç değişmedi bu şehir
Hep aynı uğultu
ve hep aynı yalnızlık
Başıboş sokaklarda
Sessiz çığlıklarla boyanır kaldırımlar
Bir katilin önünde kaçışan polenlerin
Kokusunda süpürülen gece yarısı çiçekleri
parmak izleri saklanırken kuşkulu ormanlarda
adı değil acısı
İzafeten sakıncalıdır gökkuşağı
Nahorada’lar saklı yedinci renginde
En son
bir mezarcıya hayırlı işler dilemiştim
Muhtemelen bir türkü gömüyordu
gözü kadar kara toprağa
düş yorgunu bir gecede
Rüzgar eteğini havalandırırsa istanbul'un
Kim bilir kaç sefalet bakışın nü görüntüleri
acının ve siyahın kucağında
beynini yazsan
her taşa, her kağıda
İzafeten saklı peygamber ve bayat gök
Bu devran diyorum
Hep böyle mi devam edecek
Kaç baykuş tüneyecek
Örümcek ağının korkulu düşlerine
Kim aralayacak bu s/is perdesini
Külünde yarasalar çıkar yangınların
Bin dört yüz kere üşür bu şehrin soluğu
Bin dört yüz kez secdesine ters düşer bu kıble
Gök çekimli intihar yani
işte o zamandan beri
Sabah ezanları meyansız okunur
Martıların kanatları mavide kırılır
Gökyüzüne sığmaz hiçbir rüzgar..
Kahinim asasının toprağa vurduğu zamandı
şimdiki zaman.
Kayıt Tarihi : 27.12.2017 21:56:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Geçmişten geleceğe insanın direniş öyküsü

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!