Tek tabanca olacaktı ayakta duracaktı
ne kendisini ne de asla
hiç kimseyi vurmayacaktı
önce bir iple kendisini tavana
asmayı düşünmüştü sonra vazgeçti
bolca uyku hapı ne var ne yoksa yutacaktı
midesi zaten kendini bildi bileli berbattı
üstüne üstlük bir de sağır mı olacaktı
kendi, kendine ben ölmem,ölmem kolay, kolay
kedi gibi dokuz canlıyım sanki diye düşündü
yoksa son sürat giden bir arabanın altına mı
ya da çuf çuf giden kara trenin
çocukluğu geldi aklına gözleri yaşardı
adamların başını derde sokacaktı
ya şöförün ya makinistin yazık değil miydi
günahını nasıl öderdi ki cürmüne
bigünah insanları ortak etmenin
tetikçi nasıldı tıpkı filmlerdeki gibi
fiyakalı görünüyordu vazgeç adam vazgeç
kime ne faydası var senin ölümünün
üstelik bir de para mı vereceksin
başına kalbine tokmaklar vuruluyordu
sanki güm güm güm güm titriyor
bir yandan da ağlıyordu hıçkırıklarla
en son fare zehiri nasıl bir şeydi acaba
aman iğrenç ve ne sefil bir ölüm yine vazgeçti
geriye bir tek silah kalıyordu düşünecekti
çaresizdi yüzü hiç gülmemişti işleri hep ters gitmişti
Ne demişti yıllar önce kapılarının önünden geçen kadın
-hascevahirim uzak ülkelere gideceksin murat alacaksın
falcı mı deli miydi
kefenini sırtında taşıyan kadın
çünkü o onunla hiç alay etmezdi peşinden taşlamazdı
onu incitmemişti hakediyordu bu güzel sözleri
derken bir serçe gelip kondu yaralı yüreğinin üstüne
konuştu onunla
- boşuna çabalama vazgeçiremezsin
mesaj gelmeden henüz telefonuna
yine dönmüştü ilk düşüncesine hayat seni vurmadan
çek tetiği kendine dan dan dan dan
susturucu bile takmadan aleni vur kendini
yine vazgeçti en etkili intihar yaşamaktı
yaşamı tuşa getirip nakavt etmeliydi vur vur ama
yalanı ortasından gözlerinden
haseti kıskançlığı özlerinden
iftirayı dedikoduyu palavrayı riyayı
hepsini tek tek kurşuna dizecekti
ha unutmadan dalkavukluğu da
savaşı en sona bıraktı onu kendi silahıyla ve
aşk sevgi hoşgörü barışlarla barışlarla vuracaktı
serçe yeniden gelip bu kez başına kondu ve pisledi
genç adam yaşlı gözleriyle gülümsedi gülüşü
normal değildi kriz geçiriyordu
kahkahalara boğulmuş nefessiz gülüyordu
gözlerinden akan yaşlarla
arka arkaya iki mesaj geldi şimdi değil
şimdi değil diyerek kendi kendine söylendi
sonra kulakları uzuun uzun çınladı
-oğluum oğulcuğum oku mesajını hadi oku bebeğim
koca adam olmuştu annesi hala ona bebeğim derdi
okudu mesajı başvurusuna bir cevaptı bu
ikinci mesajda
-sınavı kazanmışız sevgilim sevgilim kazanmışız
Yaprak'da buluşalım saat altı iyi mi
önceki mesaj annesindendi belliydi
sanki gözyaşları telefona damlamıştı biraz nemliydi.
6-Eylül-2007-Ankara
Yüksel Nimet ApelKayıt Tarihi : 6.9.2007 12:28:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sıkı bas ayağını toprağa, yüce Tanrı,alemlerin rabbı büyük Allah seni akılla şereflendirmiş çalış, çalış çalış oku, oku, oku kendine bir iş bul düşünme derin bütün kötülüklerin anası yalan, tembellik, sahtekarlık üretmeden, tüketmektir. Allaha sığın dua et ne kulları ne de yüce rabbı kimse kandıramaz ihlas ve samimiyet içinde olmalıyız ki, salah bulalım. Yoruma eleştiriye açık bırakıyorum şiirimi ve hikayesini. Bu şiirlerimin birçoğu hikâye şiir olup; kıssadan hisse kendime de unuttuklarımı hatırlatma birileriyle paylaşma yanlışlarımı düzeltme babındadır. Burada Antoloji com'a şükranlarımı bildiriyor, televizyonda ki gibi bazı düz yazı veya şiirlerin belirli bir yaşın altındakilerin okumaması sağlanabilir mi mümkün mü diye düşünüyorum teşekkürler.
![Yüksel Nimet Apel](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/09/06/intihar-112.jpg)
TÜM YORUMLAR (3)