'ölürken uyananların işittikleri'
Biliyorum ki artık sızlanışlarla yetinilmeyecek
yetmeyecek bize
o kaçan gemilerin çığlıkları,
yetmeyecek tinlerimize uğrak olan baskınlar.
Başımız dik değil gönlümüz dik
uzamış gözlerin bir hüznü yok artık
çantalar omuzlardan düşmüyor
yetmeyecek,yetinilmeyecek çalkalanan göklerle
ellerimizde bir ölümün hatırası
inanmak çok oldu kalkalı bu masalardan
şiirlere uzanmıyoruz yorulduğumuzda
yüreklerimizin konuştuğu yok
sarıldığımız yok birbirimize
Varsa yoksa aklımızda kaygılar
Varsa yoksa bir derdimiz:
o da düşmüyor artık dudaklarımızdan
Yorgunuz başımızı çevirmekten,gözümüzü kapamaktan
sorulunca söylemekten yorgunuz
Sevgilerimizde bir avuç kurşun izi,sevgililerimizde
sırtlarımızda bir nefesin çatladığı var
Bağırarak geçtiğimiz aşkların,
o ıslıklarla işlediğimiz dostlukların
yalnız dalgınlığı birikti gözodalarımızda
Tabiat: dağlarda çiçeklerin serencamına
şehirlerde çocukların sayrılığına
sendeliyor şükür ederekten.
Tabiat yorgun,yorgunuz biz
kulaklarımızla eğildiğimiz mahzun gecelerimiz
düşüyor hatırımıza,
sendeliyor tabiat
yorgunuz biz,yorgun tabiat.
Ey önceden ve sonradan çözülmüş iplik
Ey dönüp dolaşıp yüreklere oturan gölgelik
yorgunuz EY, neredesin?
nerede tanrı eliyle biçilmiş kaftanın
nerede çocukların gözlerine düşen muştun?
Arıyoruz bir incimeyle
arıyoruz,Ey, yorgunuz
yorgunuz her sabah gönlümüzden başlamaktan,
sıkıp dişlerimizi
gönlümüze başlamaktan yorgunuz.
Endişenin kıvrımıdır
yüreklerimizin sancıdığı koylar
Hasretin yılgısıdır
yorgunuz diye attığımız çığlıklar
Kayıt Tarihi : 19.6.2017 02:32:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!