Yaz gelir sıcaktan, kış gelir soğuktan şikayet ederiz. Yazın güneşin altında tarlalarda ya da açıkta çalışan işçileri düşünüp şükretmeyiz. Kışın sokaklarda yaşayanları görüp kendimize ders çıkarmayız. Biz böyleyiz işte. Sıcacık evlerimizde oturup, yumuşacık döşeklerde yatıp, karnımızı tıkabasa doyurupta.. Elhamdulillah demekten aciziz. Neyin kıymetini biliyoruz ki, kaybetmeden.
Heleki son zamanlarda, daha bir arar olduk eskileri. O eski komşulukları, muhabbetleri, imc usulü çalışmaları... Belki küçük yerleşim birimlerinde ve kırsalda durum hala aynıdır, bilemiyorum ama aynı bina içinde yaşayıpta birbirini görmeyen, tanımayan, selam vermeyen insanların olduğunu çok iyi biliyorum. Tabii bunlar yeni oluşumlar değil, epeydir böyle geldi böyle de gidiyor. Değiştirmek için kim bir adım atıyor ki, ya da çaba sarfediyor. Adam sendeciliğe, kolaycılığa fazla alıştık. Artık hiç kimseyle, hiç bir şeyle uğraşmak, emek vermek istemiyoruz. Üşengeç bir millet olduk.
Sonra da vefadan bahsediyoruz, utanmadan dostluktan bahsediyoruz ve kendimizi insan yerine koyuyoruz. Hangi insanlıktan bahsediyoruz arkadaşlar..
Geçici bir süre aradığınız insanlığa ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz (!)
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,