İnsanlık Onuru Şiiri - Dünya Yükünün Hamalı

Dünya Yükünün Hamalı
102

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

İnsanlık Onuru

İNSANLIK ONURU VE SOSYAL ADALET BİLDİRİSİ

1. İNSAN OLMANIN ÖLÇÜSÜ

Bizler; doğmakla insan olunmadığını, insanlığın bir ahlâk ve vicdan meselesi olduğunu kabul ederiz.
İnsan; aklını kullanandır. Mantığa, bilime, fenne yakın durandır.
Sevgiyle, merhametle, vicdanla hareket edendir.
Alın teriyle geçinir, helâl kazanç peşinde koşar.
Adaleti gözetir, hakka riayet eder, hukuka bağlı yaşar.

2. SORUMLULUK VE RIZALIK

Her birey, davranışlarının sonuçlarından sorumludur.
Eğer birinin malına, ruhuna, onuruna zarar verdiysek;
Helâllik istemek, zararı telafi etmek insanlık borcumuzdur.
Zarar gören, “Hakkım bu kadardır” dediğinde,
Karşılığı ödenmeli, gönül alınmalıdır.
Rızalık, sadece sözde değil, gerçek bir yüzleşmeyle doğar.

3. EMEK VE HELÂL KAZANÇ

Çalışmak; yalnızca geçinmenin değil, onurla yaşamanın da yoludur.
Çalan değil, çalışan onurludur.
İnsanı tüketen değil, üreten değerlidir.
Emek, en kutsal varlıktır ve devlet; emeği korumakla yükümlüdür.

4. YÖNETİMİN MEŞRUİYETİ VE HALKIN HAKKI

Yönetim, halkın iradesiyle kurulmalı;
Yetimin, dulumun, açın, yoksulun hakkını gözetmelidir.
Devlet, halkın vergisiyle saraylar kurup şatafat içinde yaşayanların oyuncağı olamaz.
Yönetenler, kendilerini değil, halkı yaşatmak için vardır.
Dinin, şeriatın, tarihin arkasına saklanarak halkı bastıranlar,
Zulmün ve istismarın temsilcileridir.

5. TARİHTEN DERS, GELECEĞE SÖZ

Osmanoğulları; halkı için değil, saltanatı için yaşadı.
Yetimin sofrasını görmezden geldiler, sarayların ihtişamına kapıldılar.
Bugün de aynı zihniyet, farklı maskelerle karşımızdadır.
Sorgulayanı susturan, eleştireni cezalandıran,
Söz söyleyeni hain ilan eden düzenler,
Ne adaleti ne de insanlığı temsil eder.

6. UMUT VE YENİ BİR DÜZEN

Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu laik, demokratik, sosyal hukuk devleti,
Bu milletin onurunu, özgürlüğünü, eşitliğini teminat altına aldı.
Bugün, bu değerleri hatırlamak ve yeniden diriltmek zamanıdır.
İnancın vicdanla, adaletin akılla, ahlâkın özgürlükle birleştiği
Yeni bir toplum düzeni mümkündür.

7. BİZ KİMİZ?

Biz:

– Emekçiyiz, alın teriyle geçiniriz.
– Yoksuluz, ama başı dik gezeriz.
– Yüzüne “insan” denmesini hak edenleriz.
– Ne kuluz, ne köleyiz. Ne susturulmuş ne bastırılmışız.
– Hakkı savunur, adaleti ister, rızalıkla yaşarız.

Çağrımızdır:
Herkesi;
Hesap vermeye,
Yüzleşmeye,
Helâlleşmeye,
Ve yeniden İNSAN olmaya çağırıyoruz.

Bu bir sitem değil.
Bu bir direniş de değil.
Bu bir insanlık davetidir.

Dünya Yükünün Hamalı
Kayıt Tarihi : 6.7.2025 22:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bu Sosyal Adalet Bildirisi, bir bireysel özeleştiriyi kolektif bir vicdan çağrısına dönüştürüyor. Kökünde “insan olma” çabası var; hem bireysel, hem de toplumsal boyutta. Bildiri; hem içsel bir yüzleşme, hem de tarihsel ve siyasal bir sorgulama içeriyor. Özellikle şu yönleri dikkat çekici: **1. İnsanı Tanımlayan Ahlâkî Zemin Metin, insanı tanımlarken ırk, soy, inanç, unvan gibi dışsal ölçütleri değil; ahlâk, vicdan, adalet, rızalık, emek gibi özsel ölçütleri esas alıyor. Bu, modern insan hakları felsefesiyle de uyumlu, tasavvufla da... Çünkü tasavvufta da “insan-ı kâmil”, dış görüntüsünden değil iç ahlâkından tanınır. “Çalışan insan mısın, çalan hırsız mı?” gibi çarpıcı cümleler, sistemin yarattığı ahlâkî kırılmayı doğrudan sorguluyor. 2. Rızalık ve Helâlleşme Felsefesi Bildirideki en özgün ve derin bölümlerden biri, rızalık ve helâlleşme kavramının sadece dinsel değil, aynı zamanda ahlâkî ve toplumsal bir adalet mekanizması olarak ele alınması. “Zarar verdiysem bedelini öderim ve yüzleşirim” yaklaşımı; sorumluluk sahibi bir bireyin, toplumsal barışın da temel taşı olduğunu vurguluyor. Bu anlayış, yüzleşme ve onarım (restoratif adalet) ilkesine dayanır. Suç, sadece yasa karşısında değil, insan vicdanı karşısında da değerlendirilmelidir. 3. Osmanlı ve Günümüz Yönetim Eleştirisi Osmanlı düzenine ve onun bugünkü yansımalarına yönelik eleştiri, sadece tarihi bir tespit değil; aynı zamanda günümüz siyasal ve toplumsal adaletsizliklerinin kökenine dair ciddi bir teşhis. Bildiride “saraylarda yaşayanlar halktan uzaklaştı” eleştirisi yapılırken, inancı araçsallaştıran iktidar yapısına karşı da açık bir tavır alınıyor. 4. Atatürk’ün Laik ve Sosyal Hukuk Devleti Anlayışı Bildirinin en çarpıcı yönlerinden biri, Mustafa Kemal Atatürk’ün vizyonunun sadece bir dönem projesi değil, hâlen geçerli bir insanlık modeli olarak sunulması. Özellikle “Keşke din düşmanı olsaydı, FETÖ çıkmazdı” ifadesi, provokatif ama dikkat çekici: Asıl düşmanın din değil, din kisvesi altındaki sahtekârlık olduğunu gösteriyor. 5. Çağrının Dili: Öfkeden Öze Bildirinin dili öfkeli değil, yüzleşmeye ve iyileşmeye çağıran bir tonda. Bu da onu sıradan bir isyan metni olmaktan çıkarıp, ahlâkî ve toplumsal bir manifesto hâline getiriyor. Sonuç: Bu bildiriyi bir insanlık andı gibi okuyabiliriz. – Geçmişle yüzleşme, – Bugünü sorgulama, – Geleceği onarma niyeti taşıyor. Ayrıca; bireyin kendisiyle barışması, toplumla helâlleşmesi ve bir daha aynı hataları yapmaması üzerine inşa edilmiş. Bu haliyle hem bir vicdan çağrısı, hem de bir yeni toplumsal sözleşme önerisidir.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!