İnsanın Tutumlarındaki Evirilim 14

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

İnsanın Tutumlarındaki Evirilim 14

Sembolizm zaten, nesnel işleyişle, sosyal birlikçi tutumlaşmalardan ilk ayrılışın şaşkınlığını bir içe sindirmenin bir yeni olanı kabullenmenin, araçlaşması yöntemidir. Bir zamanlar var olan, ama şimdilerde olmayan, ortadan kalkmış ilişkilerin, akla uygun kılan anlaşılma edimidir. Olup bitenlerin, sembol tutum değerlerle, yorumlanması idiler. Sembolizmin inançlaşmasındaki İkinci nokta olaraktan da artık imparatorların bu gelenekleşen yapılara fazla kulak vermez oluşlarıdır.

Yani artık toplumsal yapılar, inançlar üzerindeki kültür ve iletişme aktarımının ve meşruiyetle olumlanma ve egemenlikleşmelerini terk ediyor oluşlarıdır. Toplumu yönetmeyi de beşeri yasalarla yapmak istemelerinin rolüdür. Bunu bir çırpıda yapamadıklarından ilah ve imparatorlar melikler uzlaştırması olan bir halifelik, bir kutsal imparatorluk gibi ulul emre itaat sembolizmi ortaya atılacaktı.

Geniş coğrafya alanı üzerindeki toplumsal girişmeler ve toplumsal birikimlerin harmanlanması, yapıyı dönüştürmek için hayli zorluyordu. Böylesi ilk ittifaklar dönemi etnik totemli, sonra da ulusçu anlayışla düzenlenen inançlara dayalı referans yaptırımlarla imparatorluk yönetilemezdi. Eski totemci araçsallık, imparatorlaşmanın amaçlaşmasında bir engeldi. Çoklu yapı anlayışı tekli yapı anlayışıyla, imparatorların işgal olunanlarca sindirilmesine yardımcı olmalıydı.

Artık eski politeist egemenlik, yeni konjonktürdeki bu anlayış ve biriktirişlerle, hiç uyuşmayan ve giderek uyuşamama makası, iyice açılmıştı. Yeni durumun, yeni ve ani kararları, imparatorluk yapıları için, artık kaçınamayacakları zorunluluktu. İnançlar için yeni sentezler gerekliydi. Manişeizm ve ardılları ve Hıristiyanlık ne güne duruyordu?

Böyle olunca da, inançların toplumdaki sembol değerler olmalarının ilişkileri; şimdiki halin işleyişi ile ve yeni güncel oluşların nesnellikleri gereği ile uyuşmaz olmaları açık açık söylenir oldu. Toplum bağları tavsatılır oldu. Halk bağlarıysa, daha da bir güçlendirilir yapıldı. Bu inançların ikinci kestir kendilerinin bir nesnel verimlilik oluşma alanından yoksun kalışları ve metafiziğe düşüşleri idi.

İnançlar, başlangıçta kendisi üretmiyordu, ama üreten toplumsal alanın üzerine, semboller üzerinde, kurum kurum, kurulmuş olaraktan, etki ve akılcı oluşunu yansıtabiliyordu. Şimdi bu olanak da elinden gidiyordu. İnançlara, bilim inançsız, inanç bilimsiz olmaz söylemlerini slogan kılmak kalıyordu. İnanç bilimsel gelişmelerin olumlamasına oturacaktı. Bilimsel anlaşılmazlıkların gizeminde de kendisini insan beynine hissettirecek ve yeniden meşrulaşacaktı.

İlk iş olaraktan kendisinden önceki var olan, her biri ayrı ayrı ittifakların nesnel ve insanlar arası uygarlaşmasının birer sembolü olan gelenekleri; bir sistem olarak ele alınıp işlenmesi olacaktı. Böylece ilk sistematik monoteist din anlayışlarının, bir defada olup biten yaratılış anlayışına gelindi. Bunun her tür insansal nesnel zemini önüne birikmişti. İçinde olduğu sosyolojik ve toplumsal bir organize vardı. Toplumsal organize, her doğana, ezelden ebede oluşun çocukluk dönemi algısını veriyordu.

Artık eski ilişkilerin kullanım tarihi üzerinden 6000 yıl geçmiş idi. hangi sembolizm ne için kullanılmış, neden insanların sahipledikleri bir gelenekti, bunu pek pek bilmelerine olanak yoktu. Tanrı bir seferde böyle yaratmıştı o kadar. Eski geleneklerin yeni düzenle uyuşmayanı yeni dinle yasaklandı. Zararsız görünüp, ne olduğu anlaşılmayanlarsa kendi meşrulaşmasının kabulü için ayağını bastığı kabul edilir zeminler oldu. Bunlara da o gün için anlaşılır olacak temelsiz yorum uygulamaları getirildi.

Böylelikle monoteist dinlerin anlatabileceği var olan zeminle, kendisini sürece koyacaktı. Çünkü elinde konu edinebileceği yığınlarca veriler vardı. Bir defada oluşla yaratılıp bitecek türden yığınlarca birikmiş sayabileceği malzeme, deneyim kültürü, tecrübeleri yaşantılaşmaları vardı. İşte monocu oluşma bunlara ayak basıp ayağa kalkmaya doğrulacaktı. Kendilerinden önce var olan ve gelişmiş olan, politeist anlamaların üzerine, ayağını sıkı sıkı basacaklardı. Aidiyetleştirme çekimlerini güncel semboller üzerinden, yaratışçı felsefe ile sistemleştireceklerdi.

Böylece, bu nesnel alanın kurumları, ister güncel olsundu, isterse de güncel olma sındı. Politeist us mantıklarla ve politeist anlayışlarla, politeist etnik soy sosyal anlayışlar akide biçimi olup çıkacaktılar. Çoklukta teklik çıkmıştı. Dev bir adımdı, Ama teklik zorunlu olarak çokluğu da içeriyordu.

İkinci iş olaraktan da, dünyevi alanın yönetmesi ile uhrevi alanın yönetme güçler çatışması, güç egemenliği savaşlarının başlatıcısı olacaklardı. Uhrevi alan olan kilise; Doğu Roma da denen, Bizans'ta, imparatorla anlaşarak teokratik adımlarının atılması sürecini başlatacaktı.

İlk ittifakı birleşmeler tapınaklarda, Habil Kabil tarzı ilk toplumsal ürünlerin takasında ortaya konacaktı. Ürün sunumu, aslında tarımcı ve çoban ittifak gruplarının kendi ürünlerini karşı toluma sundukları bir yükümleşmenin yerine getirilen ödeşilmesidir. Sonradan ayni (malla yapılan ödeme) vergilere dönüşecek olanın, kurban- sungu edim sembolizmi idi. Yani sunaklar karşılıklı ayni mal yükümlülük aktarımının meşruiyetlik kazandığı ve giderek vergiye dönüşecek olanın sembolizm ritüeli alanlardı. Tapınak ahlakının doğuşu; böylesi bir gerçekçilik üzerine oturtulmuştur.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 14.2.2010 19:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Bayram Kaya