Komün kendi aç olanından sorumlu idi. Şimdi açlık bir anlamda olması gereken, bir hizmet etme durumuydu. Hatta açlık giderek tembel olmanın bir anlatımsal yorumlanmasıydı da. Çok çok sonra dan dan, inanç eğilimleri sistemleştikçe de, açlık Tanrı’nın rızıkları eşitsiz dağıtmasının ve insanı sınava çekmenin bir başka yorumlanmasının yansır olması olacaktı. Bir kes, çalışma ve yetenek ve mal edinmedeki farktan kaynaklı tutumlaşışlarla eşitsizlik ortaya konmuştu. Tüm devinimler ağ ilişki bağı, bu eşitsizleşmenin çatışkılarından giriştirilen üremeler olacaktı.
Sorumluluklarınız, sosyal, toplumsal, doğal ilişkilenişinizin sürdürülmesindeki karşılıklı duyulan, görülen, fark edilen, zorunlu yasal bir müdrikedirler. İşte, dış bir kaynağın size bildirim yapmadan, kendi girişme algılarınızın, kendi üzerinize düşen biçimleri ve biçimleniş şekillenişleri de sorumluluğunuz idi.
Bunların, ilişki ve girişimlerinden, analizler edinip, anlayamayanlara; terekküp edemeyenlere; öznel olaraktan, olup bitenleri kavrayamayanlara, eski tutumlu savunma direnişlerine, durumun yansıtılışı nasıl olacaktı?
Bunlar çok büyük tarihi kırılma dönemlerinin felaket, tufana uğrama algılarıydılar. Yeni ilişki biçimi; 'hem burası ve bu benim' diyen özelleşme mantığı idi. Hem de özelleşen mantığın dağıtır gibi olduğu yapıyı, yine kendi yeni ilişki biçimine göre değiştirerek, tekrar bir arada tutması zorunluluğundan, çatışmalar çıkıyordu.
Yani, özelleşenin bir arada düzenleştiği, ilişkisel yükümselleşen, karşılıklı değiştirilebilir üretmeleri ön gören, garip bir düzey ve düzlem kırılması idi. Bu kırılma, dağılmadan çözülmeyi ve çözülürken dağılmanın çözünmesi olmadan yeni bir paylaşım düzenini ön görüyordu. Yeniden ve yeniden çözünürleşene ayrışan, iliş kinliklerin toplulaşmasıydı bu. Zorunlu birlikler oluşturmayı ve dağılmamanın yeni motifleriyle bezenmeyi dayatıyordu.
Toplum mülkleşerek, mülksüzleşerek ürettirmenin organizesi ve bunların kurum ve kurallaşması ittifaklarıyla, organize oluyordu. İşte bunların kavrattırılmasının yaptırımı olumlama ve meşruiyetleştirilmesi, totem mantık düzlemindeki iletişme girişme yansıtmalarının semboliklik seslenilmesiyle olacaktı. Elbette bu yol da değişecekti. Ama biçimleniş bu kumaştan üretilip dokunacaktı.
Yeni olanın ancak sosyal inanç düzeyinde benimsetilmesi ise inanç ahlakı olacaktır. Kişiler ahlakını, eş deyişle ve dar anlamıyla da ahlakını, yani; iyi, kötü yargılarını; bu türden ilişkileşmelerin zorunlu olan söyleniş şekline göre ve katışan öznelliklere göre bileceklerdi.
Ahlak edinmenin İkinci bir yanı da, ahlakı; dolaylı yoldan çıkaracaktık. Yeni yeni oluşan disipline sistemlerin sonuçlarını, bireyler bazında yansıtılmasıdır. Bunların ortaklaşan duygulanımlarındaki yansıtılışlardan edinecektik. Bunun kökeni de, herksin her şeyi biliyor olamayacağı temelinden hareketledirler.
Bizlere, toplumsal etiklerden, toplumsal yasalardan ve tüzük tutumlaştırılmasından direkt ya da endirekt yansıtılan, kaidesidirler. Aslında inançsal ahlakta, sosyal ahlakta, toplumsal ahlakta bize hep dolaylı yoldandı. Ancak kişiler, ilişkisel çıkarımların vukufuna erdiklerin de, ahlakı girişmeleri de anlaşılır ve bilinçlilik oluyordu. Ha keza, kişiler neden el öptüklerinin; ilişkin tarihi, nesnel, toplumsal, ilişkileniş ahlakını ve statüsel gerekçesini bilemeden; şimdiki gibi, daima bir sosyal makul ite gerekçe ile el öpemeye devam edip giderler!
Yeni sosyal ve toplumsal girişme, ürünlerin takas edilirliği düzeyine, ulaşılması ile yerleşik ve çoban toplumların temasları sağlandı. Klan birlikler arası temaslar ilişkileştirildi. Klanlar arası mal değiş tokuşu, bireyler arası tikel girişmelerle de sürer oldu. Söz gelimi kendi avının derisini, klan birliklere, ekmek ya da yağ gibi bir değişme nesnesi karşılığında takasa giriyordular. Önceki birlikte avcılık yapma ve birlikte savunma yapar olma temelli, sosyal birlik çekimleniş göçerliğinin yerini, şimdi bambaşka çekimlenişlerin ekseni almıştı.
Bireysel üretimle, yerleşik yaşamın etrafında, onun biçimlendirişi, yepyeni bir ilişkileniş ağını kuruyordu. Kendi ferdiliği için olan özelleşme, kendi tüketimini ve birlik içindeki, birliğe bağlı, klan bağ duygusunun gevşemesini, ortaya çıkarıyordu. Örneğin yine savunmaları, ritüelleri, birlikle idi, ama bunlar da, gide gide yeni biçimlenişin deformasyonlarına uğruyordu. Sosyal birliğin açlığını gidermesindeki aktif oluşların üretilmesinde bir tavsama, gittikçe pasife kayan, sosyal birliğin sorumluluğundan azade, bir yöne kayan gevşeme de, elle tutulurcasına, gözükmeye başlamıştı bile.
Bu emeğin ve ürünlerin özelleşmesindeki girişmelerle, sosyal birlik yaşamdan gevşer oluşlara tepkiler de, kendiliğinden gelişecekti. Henüz bu özelleşmeye katılmayan, geride kalan diğer sosyal birlikteki üyelerin tepkileri de, oluşacaktı. İlk tepki bunları dışlamaktı. Sosyal birliğin ortaklaşa olanından, bunların mahrumiyetlikle dışlanması idi. Dışlanır olmak, katılımcılığı dayatan bir yaptırım olduğu unutulmalıdır. Belki de sosyal birliğin ilk dışlamalarından birisi de, muhtemelen cinsellikti. Özelleşmecilere, komünsel ortaklaşa olanlardan, birisi de cinselliktir. Emeğini özel mülk yapanların, komünde cinselliği rahatlıkla sağlayışlarına, bir tepki kuşkusuz ki doğacak olan bir ilk silahlardandı.
Bu türden tepkiler doğması ile birlikte, zaten var olan, kur yapmanın eğimleşme amacı, aşk olan kur edimi, şimdi değiş tokuş mantığıyla, yön saptırılmasına uğrayacaktı. Şimdi kur yapmak, aşk olmanın çok ötesindeydi. Artık kur yapmak, yanına bir de özelleşmiş mülkü olanın, meta çekiciliğine, öznel ihtiyacı duygularla eğimleşmiş olmasının yarattığı, çıkar duyguları da, girişecekti. Özel mülkü olanda aşk cilveleri yerine, zaman içinde mal çekiciliğinin, ihtiyacı cazibesini de, aşk olanın yanı başına, oturdu verecekti. Zamanla hırs ve tamahlar ortaya çıkacaktı.
Sürecek
Bayram KayaKayıt Tarihi : 6.2.2010 16:30:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Bayram Kaya](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/02/06/insanin-tutumlarindaki-evirilim-07.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!