İnsanın Tutumlarındaki Evirilim 03

Bayram Kaya
2924

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

İnsanın Tutumlarındaki Evirilim 03

Üstelikte sizin iyilik diye ortaya koyacağınız, büyük ekseriyetle üzerinde ittifak edilmemiştir. Her şey gibi, salt bir iyilik, salt bir kötülükte yoktur. Sizin iyilik dediğinize de, bir başkası kötülük diyor. Bunlar hep öznel kuruntulardır. İnsan öldürmeyi âlemi öldürmekle bir sayarız! Yine insan öldürmeye, cennet vaadi ile huruç ederiz! Böylesine savuma psikolojisine girip, masal anlatmaya gerek yoktur! İyilikler ve kötülükler algısı bir düzey ve düzlem algısının yine ego ve sistem savunmasının düzenleşiş yansıma ve yansıtılması düzlemidir. Ki bu da toplumdur.

Özellikle özelleşen yaşam ve özelleşen mülkiyetin doğurduğu ve bunlardan yoksunluğun ortaya koyduğu, eşitsizlikler kırılmasında yansıyan; anlama ve anlamlandırmalardır. Başlangıcın sosyal birliğinde özel yaşam ve özel mülkiyet olmadığından böyle bir iyilik erdemi de yoktu. Bu tür öğrenmeleri yaparken, yukarıda belirtilen ekseriyet kavramı unutulmamalıdır. Yani sosyal birlik yaşamında da kimi tikel ve önemsiz gibi duran, özel yaşamaların da, sahiplenmelerinde olacağı hatır edilmelidir.

Söz gelimi siz, şimdiki halde arka ayakları kırılmış bir köpeğe, arka ayak işlevi gören, bir araba yaparak iyilikte bulunursunuz! Kanadı kırık bir serçeyi müşfik bir şekilde alıp, veterinere götürürsünüz! Bunlar kuşkusuz ki bir iyilik!

Oysa bundan, elli bin yıl önce, kanadı kırık, ayağı sakat bir hayvanı bulan insan, yaralı hayvanı bırakın veterinere götürmeyi, bırakın veterinerin yokluğunu; onu salim bir ortama alıp beslemezdi bile. Onu, sadece kolaylıkla ele geçirilmiş bir av olarak görürdü. Belki kendini çok şanslı addeden bir mutlulukla; yaralı, çaresiz avları, doğallıkla iştahla ve kendisine verilmiş bir nimet olarak yiyecektir!

Bırakın neden iyi olmalıyım! Diye düşünmeyi; bir aslanın önünde kaçarken bunu bir kötülüktür diye aklında geçirmezdi bile. Somut olarak olup biteni, uyması gereken kural ve sınırlılıkları bilirdi. Tek gerçek vardır; av olmamak. İyilikte, kötülükte, av ve avcı kavramının yarattığı ikilemde idi. Av yapmak iyi, Av olmak kötü idi. Yani öldürmek iyi, ölmek kötü idi. İnsanın tüm sanısal ahlaki duyumu, bu temeldendi. Sonradanda bu ilk temel, toplumsal yapı ile bir iyi plastikleşip şekilden şekle girecekti.

Bir inek, neden iyi olmalıyım diye bir sorunu kendisine kaygılaşmaz. Sanmayın ki inek bunu, inek olduğu için, düşünme soyutlama gücü olmadığı için yapmıyor değildir. İyilik kavramı toplumsal olgu ilen ve hem insanı, hem toplumsal can mal güvenliğinin sağlanması kaygısı ile zorunlu bir ilişkilenme sonucunun, kendi üzerimize yansımasıdır.

Toplumsal olmayan organizelerde, tek gerçek ve iyi vardır güçlü olmak ve hayatta kalmak. Bunun için bir sırtlan çıtanın elinde avı almak ister, bunun için yaralı bir geyiği vahşi köpekler parçalar. Temel ihtiyacını karşılamak zorunda olan ve bunu sürekli sağlayan canlılarda, sınırlı bir tekil tikel iyilik diyebileceğimiz yardımların durumsalı içinde, farklı düşmanca olmayan yönelimlerin olabileceği ekseriyet kuramımıza göre kaçınılmazdır. Söz gelimi karnı tok bir aslan, pek pek gereksiz öldürme yapmaz. Ama tilki girdiği kümesi o açlık dürtüsü ile tüm ziyan eder, avı saklar. Bazı kurt sürüleri bir sürüyü tüm öldürme eğilimi gösterebilir. Aslan bunu iyilik olsun diye değil, tilki ve kurtta bunu kötülük olsun diye değil kendi durumsalının gereğidir. Aslan belki öyle durumda bir yardımı da sunabilir!

Ama bu neden iyi olmalıyım? Sorusunu öne alarak değil de, kendi düzlem duygularının ve bir çeşit empatinin, bilinç edinilmesi ile olacaktır. İnekler toplumu olmadığı için, ineklerin iyilikleri de yoktur. Toplum ortaya çıktıktan sonra, sosyal duygudaşlıkları, iyilik kötülük gibi ahlaki duygu evirilmelerine kayan, ilişkilenme yansımalarını, ortaya koyacaktır. Nasıl sosyal insan bir çiçek sunmayı ve yemekte sofraya bir çiçek koymayı ortaya çıkardı ise, toplumsal insan da, zorunlu nedenlerle iyilik kötülük nesnel yansımalarını ortaya çıkardı.

Her olgu ve olay, gerek kendisi ile gerek çevresi ile ilişkiye girdiğinde kendi üzerinde yansımadan edemez. Yani otomatik organize ve ilişkilenmeye girer. Düşünme gücümüzü harekete geçirmek için, çok temel bir örnek vereyim.

Örneğin: ısı cisimlerle ilişkiye girdiğinde, yani ısıtılan cisim zorunlu genleşir. Genleşme, girişme sonucunda; zorunlu bir ilişki olarak ortaya çıkar. Bununla da kalmaz, genleşme; kendi genleşmesi üzerine yansıyan, otomatik bir büzüşme etkiyi de hemen organize eder.

Yani reaksiyonlar makro ve mikro nedensellilerle kendiliğinden başlar. Genleşen cisim yüzeyini, ya da hacmini büyüttüğünden, büyüyen yüzeyle cisim hızla soğumaya başlayacaktır ve cisim geri büzülme, art arda devinimlerini gösterecektir. Genleşme süreci, hiç bir dış müdahale olmadan, kendiliğinde, olgulaşır ve akabil şartlarda kendilik soğuma süreci çelişmesini devreye sokar.

İnsanda, biyolojik temel olan açlık, barınma, güvenlik, seksualite gibi ego düzlem zorunlulukları yüzünden girişir. Ve kendi eylemi kendi üzerine yansır, yani etkir.

Ayrıca insanların iyiliği bilmeden, bugünkü anlayışımıza göre; iyiliğe muhtaç bir hayvana, iyilik yapmayıp da, tüketir olmasında; yanlış ve saçma olan bir şeyde yoktur. Sadece av ve avcının olduğu bir dünyanın içinde geliyorsunuz. Toprağı ekip biçmeyi bilmiyor, kendi nafakanızı sağlayamıyorsunuz. İyiliği aklınızın ucunda dahi geçiremiyorsunuz. Sırf, insani kaygılarla, vejetaryen olmanız olanaksız.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 29.1.2010 14:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hüseyin Yanmaz
    Hüseyin Yanmaz



    emeğinize sağlık kutlarım
    kalemi ve yüreği

    saygılar.........

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Bayram Kaya