İnsanın Bozulduğu Çağa Denk Geldik Be Üs ...

Aydın Altınel
10

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

İnsanın Bozulduğu Çağa Denk Geldik Be Üstadım..

Çağ diyorum..
İçinde bulunduğumuz şu çağ...

İnsanın maneviyat zırhını delip, hastalaştıran şu ruhsuz çağdan söz ediyorum üstadım...

Bir zamanlar; Köklü ve kâdim bir medeniyetimiz vardı, zengin kültürüyle mutlu ve huzurlu hayatlar yaşayıp, yaşlandığımız. Ne zaman ki; taklit edilen yabancı bir medeniyete ve yabancı bir kültüre sahip çıktık; hem hasta, hem de ruhsuz kaldık mesala...

Bir zamanlar; Merkezinde insanı ve adaleti barındıran hakiki bir ilmin ve bilimin kaynakları vardı. Ne zaman ki; küresel sermayecilerin sunduğu sahte kurtuluş reçetelerine sahip çıktık; hem hasta, hem de ruhsuz kaldık mesala...

Bir zamanlar; Samimiyetin, içtenliğin, vefânın, sadakâtin ve güvenin üzerine bina edilen en güzel arkadaşlıklar, dostluklar, komşuluklar, yeni nesiller, aşklar, ayrılıkların olmadığı evlilikler, huzurlu aile hayatlarının ve insan ilişkilerin sıcaklığı vardı. Ne zaman ki; küresel sistemin aslı olmayan özgürlükler vizyonuna sahip çıktık; hem hasta, hem de ruhsuz kaldık mesala...

Bir zamanlar; Emeğin karşılığı vardı.. Her sabah evden iş hayatımıza aşkla gider, geleceği inşâ edebilmenin azmiyle bir şeylerin sahibi olurduk.. Şimdilerde ise; sermayecilerin elinde "çok iş, az para" ile borçlu bir hayatın modern köleleri olduk mesala...

Bir zamanlar; Kalplerde Allah inancının vermiş olduğu korkuyla, sözlerimizin ve yeminlerimizin bağlılığı vardı. Yalanlarla, yalan yeminlerle ve geçiştirici sözlerle, herkesin herkesi aldatması yoktu. Ne zaman ki; Allah inancının yerini dinsiz sisteme tercih ettik, işte o gün hem hasta, hem de ruhsuz kaldık mesala...

Kısaca üstadım..
Tüm anlamların ve tüm kavramların içinin boşaltılmasından tut.. Tüm insani vazifelerin değersizleştirilmesinden tut... Tüm canlılara ait dünya hayatlarının çalınıp, sömürülmesinden tut.. Şu hastalıklı ve ruhsuz çağın mimarlarından ve talebelerinden söz ediyorum...

Bildin mi...

O halde, insan mıdır yenilendikçe eskiyi arayan? Yoksa yenilikçiliğin sahte yüzü müdür insana eskiyi aratan?

Ya da.. Güvendiği yenilikçiliğin mağduriyeti midir insanı eskiler de yaşatan? Yoksa eskilere duyduğu güven midir onu yenilikçiliğin mağduriyetinde düşündüren?

Ya da.. Çağın getirdikleri karşısında ki memnuniyetsizliğimidir eskilere özlem duydurtan? Yoksa beklentisinin boşa çıkışı mıdır ona eskilere dair ne varsa anımsattıran?

Ya da.. Aydınlık denen çağın karanlık bir  çağdan ibaret olduğunu tecrübe ettiğinde, geride bıraktığı yıllar mıdır o'na yaşadığı sistemi sorgulattıran? Yoksa aydınlık çağ zamanla testinin içinden çıkan insanların hayatlarını zehirlemekten öteye gidemediğinin bilincine uyanışı mıdır öz değerlere farkınlaştıttıran?

Yoksa tüm değerlerimize savaş açanlar;  "tatlı dil, yılanı deliğinden çıkartır." felsefesiyle; yenilikçi, özgür, çağdaş, aydın insan masallarıyla kendi sonumuzu kendi elimizden getireceğimiz bir kıyametin  tezgahını ancak idrak etmelerinden ötürü bir  isyan halimidir bu sistemden doğan insanlardan uzaklaşmamız?

Evet kardeşim.. Sorgusuzca suâlsizce bu çağdaşlık rüyasına inanan değişti ve aldandı... Elindeki tüm değerleri attı ve şimdilerde ise attığı tüm değerlerin özlemini ve  hasretini çekiyor.. İnsanlara kocaman bir yalan söylediler ve dünyayı yeniden dizayn edip tek tip insan modeli inşa ettiler.

Ah o insanlar diyorum, o insanlar, bir türlü akıllanamayan insanlar, yine aynı oyunların dümenine su götüren insanlar.. Ne istediğini bilmeyen insanlar.. Daldan dala yetinmesini bilmeden zıplayan insanlar.. Değerlerden, vefâdan, insanlıktan günâhmış gibi kaçan insancıklar... Bir sonra ki adımını düşünemeyen insanlar... Nede çabuk kapılıyorlar şu hastalıklı çağın manipülasyonlarına.. Kendini yenilediğini sanarken, diri diri mezara giren insanlar..

Umut tüccarlarının, emek ve  istikbal hırsızlarının kurumsallaşmış devrine denk geldik üstadım.

Helalin hoş görülmediği, haramın bol teşviklerle hoş karşılandığı çağa denk geldik üstadım.

Milli ve manevi şuurların pek ucuz menfaatler uğruna satıldığı ve değiştirildiği.. Eşyaya, mala, mülke, ihtişâma, şatafata ve gösterişe pek çok değer verildiği, insanın ise eşyadan daha çok ucuzladığı bir çağa denk geldik üstadım.

İnsanın insanı çabucak harcadığı.. İnsanın insanda tükendiği.. Sevgiyi tanımlayabilmek için; neredeyse bir anne hayvanın evlatlarında ki sadakat bağlarını örnek gösterecek kadar karanlık bir çağa denk geldik üstadım.

Yalanın teşkilat olduğu, dürüstlüğün zarardan sayıldığı bir çağ.. Hani, iyilik insanı güzelleştirirdi ya? bu çağın insanı iyilikten de anlamıyor. Kalbi ve ruhu kirlenmiş insanların...İnsanın bozulduğu bir çağa denk geldik üstadım...

Daha nasıl anlatayım sana bu ruhsuz ve hastalıklı çağı; Menfaatin adına kazanç dediler. Dürüstlüğün adına ahmaklık dediler.  Zinanın adına aşk dediler. Cehaletin adına özgürlük dediler. İmana zayıflık dediler. Böylece bir nesli bitirdiler.

Bu yüzdendir; hakkı, hakkaniyeti ve adaleti arayışımız.. Bu yüzdendir; çoğu yabancılaştırılmış görüşlerle kavgamız.. Bu yüzdendir; bütün yalnızlığımız.. Bu yüzdendir; renklerden de en çok siyahı, ardınca beyazı, maviyi ya da yeşili sevişimiz...

VE SİZE KALSIN...
Sahteliğin tüm çağların üzerinde rekor kırdığı bu hastalıklı ve ruhsuz çağ...

BİZE YETER;
Biraz çay, biraz simit ve bir kaç samimi dost..

Aydın Altınel
Kayıt Tarihi : 9.9.2024 13:42:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Yüreğimin Satır Aralarından...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Aydın Altınel
    Aydın Altınel

    Bu yazım için bir seslendirme hazırlamayı düşünüyorum, yakında sayfamda yayınlarım...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)