İnsan yalnızlaştıkça devlet kutsallaşıyor.
Dostluklar geçmiş zamanlarda kaldıkça insan sırtını, yüreğini, elini uzattığında karşılık bulamayınca sığınacak bir liman arıyor.
Devlet dolduruyor bu dostlukların yerini.
Sıcak bir el olamıyor, gülen bir yüz, borç istediğinde önemi yok ne zaman verirsen ver diyen erdemli bir el olmuyor omuza vuran, ama yinede soğukta olsa bu boşlukları dolduruyor.
…
Evet, teknolojinin gelişmesi bütün kavramları alt üst ediyor.
Artık kendi kendine yeten, bütün gereksinimlerini milyonluk kentlerde büyük kalabalıklarla paylaşan bir insan tiplemesi doğuruyor bu yaşam.
Belki sobalı bir evde, çorba tenceresine kaşık uzatan ailenin bir bireyi değil.
Ama bir alışveriş merkezinin fast foodunda yüzlerce insanla beraber hamburgerini ısırıyor.
Belli saatlerde yüzlerce kişi masaları dolduruyor, aynı zamanda boşaltıyor.
Sanki yaşamın bir askeri disiplini varmışçasına.
Birçok ortak yan var, bulunabilir, bu yaşamda.
Paylaşılan.
Mekân, an, eylem paylaşılıyor.
…
Zaman her şeyi dönüştürüyor.
Değişimden hiçbir nesne, sosyal oluşumlar kendini kurtaramıyor.
Emek üretim ilişkileri de değişiyor.
Felsefeler bu hıza yetişemiyor.
Sorgulamaları kendi üzerlerinden değil de yaşama karşı yapıyorlar.
…
Ancak hiçbir şey yaşamın karşısında duramıyor.
Küçük bir çocuk yaşamı sorguluyor.
Yaşamın hızına dünyanın boyutları yetmiyor.
Küçük çocuk bir buluş peşinde.
Ama bu yaşamın en büyük çelişkisi yaşamın kıyısında duran milyarlar.
Teknolojiyi kullanan küçük bir azınlık hayatı yönlendiriyor.
Milyarlar bu yönlenen yaşamın rüzgârlarında savruluyor.
…
Evet, yalnızlaşan insan yaşamın yinede çaresiz düşmelerinde sosyal statü yitimlerinde uzayan ömrün hastalıklara yenilmesinde yalnızlığının bedelini ödüyor.
O zaman bütün bu boşlukları devlet dolduruyor, devletin doldurması arzulanıyor.
Huzurevleri ile hastaneleri, aşevleri, ambulansları, cenaze hizmetleri, yaşlılara bakım merkezleri, gençlik kampları, yetimhaneler, parasız eğitim, parasız sağlık, emekli maaşları, bireysel özel sigortalar, karakollar, hapishaneler, ıslahevleri, mahkemeler, garlar, metrolar, yollar ile devlet dolduruyor, biten dostlukların yerini.
İnsan yarının güzel olacağından kuşku duyuyor.
Kuşkular devlete daha fazla yaklaştırıyor, yalnız insanı.
Kuşkular devlete daha fazla sahip çıkılmasını sağlıyor.
El elden uzaklaştıkça, yürek yürekten uzaklaştıkça devlet insan için daha büyük önem kazanıyor.
Devlet yalnızlaşan insan için nerede ise tanrı oluyor.
İlhami ŞenolKayıt Tarihi : 27.3.2010 13:29:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İlhami Şenol](https://www.antoloji.com/i/siir/2010/03/27/insan-yalnizlastikca-devlet-kutsallasiyor.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!