İnsan Ve Oruç Şiiri - Yorumlar

Sezai Karakoç
22 Ocak 1933 - 16 Kasım 2021
62

ŞİİR


1319

TAKİPÇİ

Oruç, ruhun sesi gelir her yıl
Gümüş topuklarını dokundurur kalbimize
Vücut dönmeğe başlar bir tapınağa kurban gibi
Yapılır örtülür uçurumları yakan dualardan
Ten ruhun avuçlarının içinde
Hilkat günlerinin yeniden oluşun terlerini döker
İnsan gecesini değiştirir gündüzüne erer

Tamamını Oku
  • İbrahim Eroğlu
    İbrahim Eroğlu 07.09.2010 - 17:31

    İnsanın olma vaktidir bu erme fırsatı
    Ruh emzirir anne gibi yeri göğü fecri

    .......
    ...............

    Cevap Yaz
  • İlyas Demirbaş
    İlyas Demirbaş 07.09.2010 - 15:51

    ruhumuzu okşayan terennumu herkes becerir lakin herkese nasip olmaz,sağol üstad,kaleminin okuyanı ve okşayanı bol olsun.amin...

    Cevap Yaz
  • Fatima Humeyra Kavak
    Fatima Humeyra Kavak 07.09.2010 - 15:13

    Öncelikle üstadi can-i yürekten tebrik ediyorum...
    Allah'tan her iki âlemde saadetler diliyorum sevdikleri ile birlikte esenlik dolu bir hayat diliyorum...
    Üstadimizin her siiri bir birinden güzel derin ve anlamli, böylesine güzel siirleri bizlerle paylastigi icin tesekkürler ediyorum...

    Güldeste siir grubumuzda bu anlamli siirini paylasiyorum...

    İnsan Ve Oruc

    Oruç, ruhun sesi gelir her yıl
    Gümüş topuklarını dokundurur kalbimize
    Vücut dönmeğe başlar bir tapınağa kurban gibi
    Yapılır örtülür uçurumları yakan dualardan
    Ten ruhun avuçlarının içinde
    Hilkat günlerinin yeniden oluşun terlerini döker
    İnsan gecesini değiştirir gündüzüne erer
    Bir mevsime döndürür zamanı hiç değişmeyen
    İnsanın olma vaktidir bu erme fırsatı
    Ruh emzirir anne gibi yeri göğü fecri
    Yeni bir insan gelip nöbete duracaktır
    Eskisi çürümüş bir heykel gibi devrildiğinden
    Ey oruç, diriltici rüzgâr, İslam baharı
    Es insan ruhuna inip yüce ilham dağından
    Kevser içir, âbıhayat boşalt kristal bardağından
    Susamış ufuklara insan kalbinin ufuklarına


    Sezai Karakoç

    En az bu siiri kadar güzel bir siirini de paylasmadan gecemeyecegim...

    Tebrikler hocam. Selâm ve dualarimla...

    HAYIRLI HUZURLU ESENLiK DOLU GÜZEL BiR BAYRAM DiLiYORUM TÜM iSLAM ÂLEMiNE...



    Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine

    II

    Gelin gülle başlayalım atalara uyarak
    Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine
    Bir anda yükselen bir bülbül sesi
    -Erken erken karlar ortasında
    Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta-
    Bana geri getirir eski günleri
    ...Paslanmış demir bir kapı açılır
    Küf tutmuş kilitler gıcırdarken
    Ta karanlıklar içinde birden
    Bir türkü gibi yükselirsin sen
    Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken
    Söyleyemediğim ateşten kelimeleri
    Şuuraltım patlamış bir bomba gibi
    Saçar ortalığa zamanın
    Ağaran saçın toz toprağını
    Bana ne Paris'ten
    Newyork'tan Londra'dan
    Moskova'dan Pekin'den
    Senin yanında
    Bütün türedi uygarlıklar umurumda mı
    Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu
    Geceme gündüzüme
    Gözlerin
    Lale Devrinden bir pencere
    Ellerin
    Baki'den Nefi'den Şeyh Galib'den
    Kucağıma dökülen
    Altın leylak

    III

    Ölüler gelmiş çitlembikler sarmaşıklarla
    Tırmanmışlar surlarıma burçlarıma
    Kimi ırmaklardan yansıma
    Kimi kayalardan kırpılma
    Kimi öteki dünyadan bir çarpılma
    İçi ölümle dolu
    Dönen bir huni
    Doğarken güneş
    Kesilmiş ölü yüzlerden
    Bir mozayik minyatürlerden
    Dokunur tenimize
    Soğuk bir azrail ürpertisiyle ay
    Ve birden senin sesin gelir dört yandan
    Menekşe kokulu sütunlardan
    Komşu dağlardaki nergislerden leylaklardan
    Gözlerine ait belgeler sunulur
    Ey aşkın kutlu kitabı
    Uçarı hayallere yataklık eden
    Peri bacalarının yasağı
    Gönlümün celladı acı mezmur
    Bana bıraktığın yazıt bu mudur
    Ölüm geldi bana düğün armağanın gibi
    Senden bir gök
    Senden yıldızlar ördüler
    Ateş böcekleri
    O gece dört yanıma
    Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destanı
    Sen bir anne gibi tuttun ufukları
    Ve çocuklar gülle anne arasında
    Seninle güller arasında
    Tuhaf bir ışık bulup eridiler
    Çocuklar dağ hücrelerinde erdiler
    Aramızdaki sırra
    Bir de ay ışığında büyüyen fısıltılar
    Gençlik monologları
    Seni alıp kaybolmuş zamanın çağıltısından
    Bana getiren
    Yasamız vardı
    Öfkeyle yazardın sen bir yüzüne
    Ölür ölür okurdum öbür yüzünde ben

    IV

    Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
    Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
    Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Uzatma dünya sürgünümü benim
    Güneşi bahardan koparıp
    Aşkın bu en onulmazından koparıp
    Bir tuz bulutu gibi
    Savuran yüreğime
    Ah uzatma dünya sürgünümü benim
    Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
    Ayaklarımdan belli
    Lambalar eğri
    Aynalar akrep meleği
    Zaman çarpılmış atın son hayali
    Ev miras değil mirasın hayaleti
    Ey gönlümün doğurduğu
    Büyüttüğü emzirdiği
    Kuş tüyünden
    Ve kuş sütünden
    Geceler ve gündüzlerde
    İnsanlığa anıt gibi yükselttiği
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Bütün şiirlerde söylediğim sensin
    Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
    Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın
    Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
    Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
    Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
    Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
    Ey gönüllerin en yumuşağı en derini
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Yıllar geçti saban olumsuz iz bıraktı toprakta
    Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
    Çatı katlarında bodrum katlarında
    Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
    Hep Kanlıca'da Emirgan'da
    Kandilli'nin kurşuni şafaklarında
    Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
    Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
    Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
    Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
    Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
    Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
    Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
    Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
    Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
    Verilmemiş hesapların korkusuyla
    Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
    Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili
    Uzatma dünya sürgünümü benim

    Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
    Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
    Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
    Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
    Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır
    O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
    Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
    Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
    Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
    Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
    Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
    Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
    Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
    Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır
    Sevgili
    En sevgili
    Ey sevgili


    Sezai Karakoç

    Cevap Yaz
  • Alpaslan Akdağ
    Alpaslan Akdağ 07.09.2010 - 14:18

    oruç nefsi terbiye etmenin en basit yoludur...usta şaire uzun ömürler ve karacadağ büyüklüğünde sıcak selamlar...

    Cevap Yaz
  • Orhan Balkarlı
    Orhan Balkarlı 07.09.2010 - 13:39

    Her ne kadar bir kısım şiir otoriteleri kendisini ikinci yeniye dahil etseler de tamamen bağımsız İslami motiflerle süslü felsefi altyapısı olan kendine özgü bir tarz oluşturmayı başarabilmiş bir şairdir Sezai Karakoç. Belirli bir şuuraltı bilincine dayalı usdışı imgeleri en iyi kullanan şairlerdendir. Kendisini çok yıllar önce (sanırım yirmi yıl kadar oldu Ankara Demirtepe de bir iş hanının en üst katındaydı hatırlıyorum diriliş partisinin bürosu vardı) ziyaret etmiştik bir grup arkadaşla. Onun talihsizliği istemediği halde Mona Rosa şiiriyle tanınmış olmasıdır. O bir şairdir âşıktır Mona Rosa’yı kendisine yazmıştır uzun süre hiçbir yerlerde yayınlamamıştır. Ve sanırım gün yüzüne çıkması ve bu şiirle tanınması da kendi isteği dışında olmuştur.
    Kişisel olarak ben usdışı imgeleri belirli bir akla ve mantığa dayanmayan söz ve kurguları sevmem ve anlamsız bulurum. Şairler kullanmamalı ya da kullanacaksa bile bu tür söz kalıplarının düşünsel arka planında mantığa dayanan bir yer olmalı derim. Sezai Karakoç’un fikri gelişimi ve şiirleri dikkatle incelendiğinde görülecektir ki çoğunlukla usdışı görünen imgeleri dayanaklı ve tutarlıdır. Çeşmeler, Doğum, Balkon, Hızır’la kırk saat gibi şiirleri çok güzel şiirler. Sezai Karakoç’u yukarıdaki şiiriyle değerlendirmek yeterli değildir. Bu şiiri ben de başarısız buluyorum.
    Dahası düşünsel altyapısı ile etrafında Necip Fazıl Kısakürek gibi güçlü bir çekim merkezi oluşturamasa da çok daha samimi ve iyeliklerden uzak bir insandır bence.Sayın Kemal İspir’in değerlendirmelerine katılmıyorum. Kendisine hürmetler ederken kendisinin de emekli bir bankacı olduğunu ve bankacılarında en az maliyeciler kadar iyeliklerle iç içe olduklarını iki çeşit kâğıt tanıdıklarını hatırlatırım. Ya Para ya da dekont.Öyle olsaydı kendisi de iyeliklerle içiçe olmalıydı halbuki ben ne Sezai Karakoç'un ne de kendisinin iyeliklerin peşinde olduklarını düşünüyorum.
    Sezai Karakoç şairliğini aşkını uluorta orda burda pazarlamış bir insan değildir. Bir şairin her yazdığı şiir olmaz bunu bu köşede yayınlanan usta şairlerin pek çok kötü eseri ispatlamıştır. Her ne kadar tarzı ve us dışıcılığı ile ilgili kafamda bazı tereddütler olsa da Türk şiirinde kendisine özgü bir ses olmayı başarabilmiştir. Saygılar

    Cevap Yaz
  • Perihan Pehlivan
    Perihan Pehlivan 07.09.2010 - 11:44

    oruç insan ruhuna kattığı güzellikler şüphesiz çok fazla.kaleme sağlık.

    Cevap Yaz
  • Cihat Şahin
    Cihat Şahin 07.09.2010 - 10:20

    İnsanı tathir için, indin madem ey oruç
    Beni de tam pak eyle, Rabbine etsin uruç!
    Gidiyor mübarek ay, bir yıl firak olacak
    Bu gün biter teravih, yarın ise son oruç.

    Bütün gönül dostlarının Bayramı şimdiden mübarek olsun.

    Cevap Yaz
  • Nazır Çiftçi
    Nazır Çiftçi 07.09.2010 - 08:51

    Oruç ve İnsan şiiri anlatılamamış bir şiir. Biz öğrenci iken sanat kimin için sorarlardı ? Sanat sanat için mi sanat insan için mi?Bildiğim kadarıyla ORUÇ Hz Adem ve Hz Havva 'dan berivar olan bir olgudur.Oruç ve İnsanda bu olgunun elmanlarıdır. Şiir bambaşka bir sevgiyle işlenebilirdi.
    Yani Yaratıcının kulusun.Evrenin varlığı, yeryüzü ile gökyüzünün arasında
    Rabbi'min yarattığı kulusun. Nefsine değil,YARATANA göre yazmak gereklidir. Saygılarımla. Nazır Çiftçi // Ankara //07.09.2010

    Cevap Yaz
  • Hüseyin Çelebi
    Hüseyin Çelebi 07.09.2010 - 07:53

    Bir hadis-i şerifte oruç dutun sıhhet bulun buyurmuş kâyınatın efendisi tebrekler bayramınız mübarek olsun

    Cevap Yaz
  • Sükûn Ve İnşirah
    Sükûn Ve İnşirah 07.09.2010 - 07:48

    dirilişin şairi..

    ruhun ve bedenin aynı anda ve müthiş bir ritimle dirildiği oruç iklimini sızdırmış kaleminden..bizi diri tutan kelamın ahkamına dair işaretler var şiirin çeperlerinde..
    gelişine sevinilen gidişiyle hüzünlenilen bir yar gibi geçip giderken bu yıl da oruç mevsimi..Onun son demlerinde üstadın kaleminden Onun seslerini renklerini ve rayihasını duyumsamak iyi geldi..

    hay..

    @..

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta