Ayaklar töközlenir, takılan taş bahane.
Melek-ül mevt bilinmez, kim bekliyor eceli?
Toprak manalı güler, ne desin ki daha ne?
Ey beşer bilmez misin? günler olur geceli...
Gördüğümüz rüya mı, hayâlden mi ibaret?
bizler hakikat mıyız,
o mu bize bürünmüş?
Yalan mı? Değil değil, su götürmez gerçeğiz.
Bir olur hep hakikat,
onun tecellisiyiz.
Arz denilen perdeye, düşmüş sûretlerimiz.
kendimizi kendimiz,
temaşa ediyoruz.
Kuş bakışı...
Biz ki; ''hazreti insan'' kabuğunun içine;
Konulmuş tohumlarız.
sebep bu olsa gerek;
Aşinayız toprağa, yabancısı değiliz.
Ekiliriz...
Uyandık...
Burası neresidir? Anladık; gurbetteyiz.
hazırlık görülülünce,
dönüşümüz sılaya...
Yürüdük...
Çisil çisil yağmurdan sonra açan güneşle,
eğilerek altından
geçtik gök kuşağının...
bir ikindi sonrası, mihmandarımız toprak;
''Külli şey-in yerciû, İlâ aslihi'' dedi...
Bekleriz...
İçtima borusunu
kulağımız kirişte.
Bize; kabuğunuzu,
çatlatıp çıkın! Desin...
Recep Odacı
Recep OdacıKayıt Tarihi : 10.6.2012 15:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)