Onu hep savaşları ile, kazandığı başarıları ile, devrimleri, inkılapları ile tanıdık…O Önderimizdi…..O Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tü.
Semih Sergen’in dizelerinde seslendiği gibi… Kemal Paşam, bize ısmarladı güneşi!
Işığı…Aydınlığı…
Gayrı,
Karanlığı kovmak bize.
Eski yerine koymak günaydınları
Hacet yok başka söze…
Atamız bu misyonları taşırken nasıl bir kişilikle, hangi ahlaki değerleri bünyesinde barındırarak yaşıyordu… Bu başarıları kazanmasında en büyük neden kişiliğinin sağlamlığı, ahlakının güzelliği değil miydi?
O Mustafa iken de, Mustafa Kemal iken de, Mustafa Kemal Atatürk iken de hiç değişmeyendi…Tek değişen, başarılarına yeni başarılar eklemek, ülkesini, milletini refaha ve mutluluğa taşıma azmiydi…. Azim ve sebatıyla da bunu başardı.
“Müminler arasında imanca en kamil olanı, ahlakça en güzel olanıdır.”der Hz. Peygamberimiz.
Mustafa Kemal Atatürk’te;
Ahlakının temelini, İslam ahlakı üzerine kurmuştur.
Atatürk, İslam dininin evrenselliğini, dünya işleriyle ilgisinde değil, ahirete dönük iman ve ahlak ilkelerinde insanlığı kucaklayışında buluyordu.Ona göre dinin özü “Tanrı-insan ilişkisidir. Onun yeri kişinin vicdanıdır.”der ve;
“Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur.Yalnız şurası vardır ki din, Allah ile kul arasında bağlılıktır.”
”Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete sahiptir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz.”
“Din bir vicdan meselesidir “ der.
Atatürk, dinin özüne ve aslına bağlıydı. Hurafelere, dinin menfaat ve siyaset çıkarlarına alet edilmesine karşıydı. Oysaki Atatürk Hz Peygamber zamanındaki gerçek İslamiyetin yanındaydı. Kuran-ı Kerim’i ne dediğini bilerek inanmanın gereğini her zaman vurgular ve bir sözünde şöyle der:
“Türk Kuran arkasından koşuyor, fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden ibadet ediyor. Benim maksadım arkasından koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın.”
Mustafa Kemal Atatürk, camilerde Kur-an’ın Türkçe mealinin okutulması hususunda 1932 yılında Ramazan ayında İstanbul’da, seri ve hitabeti güzel olan bazı hafızlara gene İstanbul’un bazı camilerinde farklı günlerde, farklı namaz vakitlerinde Türkçe meal okutmuş, Türkçe dua yaptırmıştır.
O, dine ve ibadete karşı değildi, şuursuzca, taklide dayalı ve hurafeler içinde yüzen bir ibadet ve dine sıcak bakmıyordu.
O, İslam Peygamberi’ne en son Peygamber olarak inanıyor ve bu inancını şöyle açıklıyordu.
“Hz.Muhammed Allah’ın birinci ve en büyük kuludur.Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin, adın silinir, fakat sonsuza kadar O, ölümsüzdür.”
Mustafa Kemal Atatürk;
İnsana hak ettiği değeri verir. Kimseye kin tutmaz, hoşgörü, sevgi ve iyi niyetini asla yitirmezdi.
Yakın çevresinden bir dostu şöyle der:
“Duruma göre esnek davranmasını bilir, kimseye asla kin tutmaz, ne kadar kızarsa kızsın bir zaman sonra onu affeder, olanları unuturdu. Bu yüzden çevresindeki bir çokları zaman zaman gözden düşer, sonra yeniden affedilir, eski yerini alırdı.” der.
İnsan sevgisi ile öyle doluydu ki; herkesi gönlünü basacak kadar candan ve kibirden uzaktı. Çocuklara olan bağlılığı sebebiyle de çok sayıda manevi evlat edinmişti. Afet İnan, Sabiha Gökçen, Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra, Mustafa, Abdurrahim, İhsan…..bunlardan bazıları idi…
Çocuklar içinse şöyle der:
“Çocuk sevgisi insan için bir gereksinimdir. Hele yaş ilerledikçe bu gereksinim kendisini daha kuvvetle duyuyorum. Onun için de Ülkü’yü yanımdan ayırmak istemiyorum.'der.
“Çocukluk ne güzel…Çocuklar çok sevimli, ne tatlı yaratıklar değil mi? En çok hoşuma giden halleri nedir bilir misiniz? İkiyüzlük bilmemeleri, bütün istek ve duygularını, içlerinden geldiği gibi açıklamaları….”der.
İnsanların küçük görülmesinden hoşlanmazdı.
Herkese kıymet verir, herkesinde birbirine saygı ve sevgi ile yaklaşmasını isterdi.…Tavır, alay ve lakap takma gibi çirkin ahlak özelliklerini hiç sevmezdi. Kentlerde yaşayıp, köylüyü küçük gören, onların cahil, anlayışsız ve kaba olduğunu savunanlara ve birbirine hakaret kastıyla “köylü gibisin” diyen kişilere; ”Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi köylüdür.” diyerek karşılık vermiştir.
İnce düşünceli, neşeli, nüktedan yapısı ve keskin zekası ile açıkları kapatırdı.
Kimsenin utanacağı bir duruma düşmesini istemezdi.
Örnek:”Bir ülkenin Kralının katıldığı yemekli bir davette gelişen bir olay onun güzel ahlakını yine ön plana çıkarmıştır.Atatürk’ün bu olay esnasında gösterdiği ince davranışı şöyle anlatılmıştır:
“Yemek sırasında garsonlardan biri, fazla heyecanlandığı için mi nedir, elindeki büyük porselen tabakla yere yuvarlandı.Sofradakiler utanç içinde önlerine baktıkları bir anda Atatürk sanki hiçbir şey olmamış gibi Kral’a doğru eğilerek:”Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim.” Diye hem meseleyi kapattı, hemde ortalığı neşeye boğdu….
Garsonada “vazifene devam et! emrini verdi”.
Tevazu sahibiydi.
“Mal ve para bana ağırlık veriyor.Bunları soylu ulusuma geri vermekle büyük rahatlık duyuyorum. Zenginlikten ne çıkar. İnsan, zenginliği kendi manevi kişiliğinde aramalıdır.” diyerek gönül zenginliğini ortaya koyar.
Hiçbir zaman para sahibi, mal mülk sahibi, mevki sahibi olmak gibi beşeri maddesel değerlerden uzak kalıp, Ülkesinin refahı her şeyin önüne geçmiş, darda kalanın yanında olmuştur…Kimsenin parasında gözü olmamış Kendi mal varlığını da gönül rahatlığı ile Milletine bağışlamıştır.
Alçak gönüllüydü. Halkın içinde, halktan biriydi. Gönlü ve tavrı ile hiçbir zaman yukarılarda olmadı.
Zor anlarda güzel ahlakını muhafaza ederdi.“Felaketler insanları ve akılları başında milletleri, daima azimkar, dinç hamlelere sevk eder.'der.
Övünmenin karşısındaydı.
“Bir insan hayatında başarılı bir iş yapmışsa o iş tarihe mal olmuştur.O şahıs sadece onunla övünerek kalmak isterse, bu insanı tembelliğe götürür ve yeni başarılardan yoksun kılar.Onun için çalışmak ve daima başarı aramak herkes için esas olmalıdır.” der.
Bir Tarih dersinde;
Gazi, Bir okula gitmişti.Tarih dersine girdi.bir öğrenci,dersini öğretmenine anlattıktan sonra, otururken Gazi bu öğrenciye:
“Bir şeyi söylemeyi unuttun! Türk Milletini kim kurtardı? diye sordu?
Öğrenci:
Gazi kurtardı! Der demez,Gazi:
“Hayır çocuğum! TÜRK MİLLETİNİ KENDİ KANI KURTARDI”
Adaletli bir insandı. (Adaletli olmak, ancak kişisel tutkularını terk eden insanların gösterebileceği bir vasıftır.)
Bu konuda Mustafa Kemal Atatürk şöyle der:
“Hiç kimsenin hakkına tecavüz etmek istemediğimiz gibi diğerleri tarafından da hayat ve istiklalimize riayet olunmasından başka bir davamız yoktur.”
Çalışkanlığı ile tüm dünyaya da örnek bir liderdi.
“Millete efendilik yoktur. Hizmet vardır.Bu millete hizmet eden onun efendisi olur.”
Hz.Peygamberimizde; “İki günü eşit olan mümin zarardadır” demiyor mu?
Mahmut Esat Bozkurt Atatürk için:”Türk Milleti’nin gece bekçisi” demiştir. Uyumamış, okumuş, gece gündüz çalışmıştır……
Azmi ile “cesur” bir liderdi. Güçsüzlüğü, zayıf tutumları sevmez. Kararlı ve fikirlerini hayata geçirmedeki tavrı ile örnek alınacak insandır.
Sağduyu yaklaşımı ile şöyle der:
“Ben, ancak daha iyisini yapabileceğim şeyi bozabilirim, yapamayacağım şeyi bozmam.”
“Milletin istiklalini yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır.”
Başkalarının fikrine her zaman önem verirdi. Kim olursa olsun fikrini sorar, herkesin fikrine saygı duyan ve dinlemesini bilendi….
Atatürk’e gücünün ve iktidarının sırrı sorulduğunda “durur dinlerim” demiştir.
Karar mekanizması kendisi olduğu halde niçin herkesi dinlediği sorulduğunda ise; herkesten öğreneceği bir şeyi olduğunu söylerdi.”
İnsanlığa örnek ahlaki tavır sergilediği bir olay:
24 temmuz. 1922 akşamı Konya’da General Townshend şerefine verdikleri ziyafette, yemeğin sonlarına doğru elindeki mercan tespihi Generale uzatarak şöyle der
-“Biz Türklerde bir adet vardır.Misafirlerimize ne olursa olsun bir hediye veririz.Ben soylu bir milletin alçak gönüllü Başkomutanıyım. Size ancak bu tespihi verebiliyorum.”
Ve sofradan kalkacağına yakın da kolundaki saati çıkararak General’e şöyle der:
-Bu saati bana Anafartalar’da bir Türk askeri, ölen bir İngiliz subayının kolundan çıkardığını söyleyerek, getirdi. Saatin arkasında subayın künyesi yazılıdır. Bu subayın ailesini arattımsa da bulamadım.İngiltere’ye döndüğünüzde ailesini bulur ve saati verirseniz, çok memnun olurum “ der.
Gözü tok, emanete hıyanetlik etmediği, kul hakkı bilinci ile yapılan ahlaki bir davranış sergilemiş Atamız öyle değil mi?
Barış yanlısı idi:
Düşmanları için şöyle der: Ben onları af ederim, çünkü kalbim vardır, onlar beni affetmezler, çünkü kalpsizdirler.”
“Ben savaşlarda dahi düşmanın üzerinde bir kin duymam, yalnız askerlik kurallarının uygulanmasını düşünürüm.”
Mutlu olup olmadığı sorusuna verdiği cevap:” Evet, çünkü başardım! Olmuştur.
Millet sevgisi kadar bir mükafat yoktur.diyerek milletini bu kadar seven hayatını seve seve feda eden Ulu Önderimiz; bir sözünde şöyle der:
“Ben ölürsem soylu milletimizin beraber yürüdüğümüz yoldan asla ayrılmayacağına eminim; bununla gönlüm rahat! diyerek Milletine güveni tam olan Atamıza, çok şey borçluyuz değil mi?
*** O bir dahiydi!
O; insan gibi düşünen, insan gibi yaşayan ve insan gibi yaşatandı. O Türk Milletinin ATASI olarak her zaman düşüncemizde, ilerlediğimiz yolda önderimiz olacak…
“Ne Mutlu Türküm Diyene” ve bunu bizlere dedirten Sana selam olsun Güzel Atatürk’üm Selam seninle aynı cephede vuruşan aynı yürekle bir olanlara selam olsun……….
Yararlandığım Kaynaklar:
Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri- Prof.Dr. Utkan KOCATÜRK
Atatürk’ün İslama Bakışı- Prof.Dr. Mehmet SARAY
Değerli Hocalarımıza bu güzel eserleri için çok teşekkür ediyorum…
Hatice SarıaltınKayıt Tarihi : 11.9.2008 11:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

ardillarinin
Rus_çin bozmasiDIR
ASLI YOKTUR doneklerin
irkçilik desen
ilk sirada
gerici_yobazlik desen
en ba$ta
çal_çirp_soylar'da
ko$eba$ini tutar
ya$ar hara_lar_da
soysuzun edebi olmaz
nerde bilsin KEMAL'i
nerde...
nasil..
neresiyle anlayacak
DEVRIMLERINI...
...
...
***
Metin Demirkaya // Bahtiyar Hozatli
TÜM YORUMLAR (1)