'"İnsan Neden Öğrenmekten Kaçar! " Yazım

Ahmet Bektaş
829

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

'"İnsan Neden Öğrenmekten Kaçar! " Yazım

İnsan Neden Öğrenmekten Kaçar!

Bilgi yükü gerçekten ağır mıdır, ya da bilgi yük müdür?

Hurafelere yönelmek, bilgisizliği saklamak için bir tür perde midir?

Hazır bilgi güvenli midir?

“İnsanlar helâk oldu, âlimler müstesna. Âlimler de helâk oldu, ilmiyle amel edenler müstesna. Amel edenler de helâk oldu ihlâs sahipleri müstesna. İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar.” Hadis olarak biliyorum.

“İnsanlar helak oldu, alimler müstesna” O halde ilim öğrenmek gerek şart!
“Âlimler de helâk oldu, ilmiyle amel edenler müstesna.” O halde öğrenilen eyleme dönüşecek!
“Amel edenler de helâk oldu ihlâs sahipleri müstesna.” Eylem de içten ihlâsla olacak!
“İhlâs sahiplerine gelince, onlar da pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadırlar.” İhlaslı eylem de yetmiyor!

Peki ne yapacağız?

"İlim bir nokta idi cahiller onu çoğalttılar" Hz. Ali sözü olarak biliyorum.

Bin yılların birikmiş bilgilerinin tamamını incelemek elbet mümkün değil, gerekli de değil!

O halde noktadan gidelim! Bir noktadan tüm evreni seyir mümkün! Bir noktadan tüm evreni etkilemek de mümkün! Evrendeki her nokta merkezi konumdadır!

Birikmiş bilgileri sadeleştirmek ilk adım olabilir! Kilometreler raf dolusu kitapların pek çoğu birbirinin doğrulayıcısı ya da benzeri! O halde bir plan yapıp o çerçevede ilim tahsil etmek akıllıca olur! Yani sırf bilgi sahibi olmak için değil merakımız ve ihtiyacımız ile yol alabiliriz! Neyi merak ediyor ise o konuda bilgi ihtiyacı da doğmuş demektir!

Günümüzde bilgi ihtiyacı popüler alanda ne sunulursa onu ezberlemek şeklinde uygulanıyor! Seminerlerde dinleyiciler, ne verilirse onu dinliyor ve anlamış gibi yaparak rahatlama yolunu seçiyor! Seminer verenler de hurafeleri ve toplumda kabul görmüş kutsal söylemleri süsleyerek zevahiri kurtarıyor! Zaten popüler alanda bu paslaşmalar! Bilimsel yanı da yok! Bilimsel olanları takip edenler de bilinçli, semineri verenler de bilinçli olmak zorunda kalıyor! Kişisel gelişim alanında popüler paslaşmalarla sağlanan etki de sadece popüler bilgi olarak kalıyor! Uygulamada daha akademik bilgiler derde deva elbet! Her türlü öğrenme gayretini destekliyorum onu da belirtmek isterim. Öğrenmek için harcanan her çabanın mutlaka az çok faydası olur! Yeter ki birkaç eski zaman söylemini şimdiki “Kuantum” kremasıyla süsleyip, yedirmesinler!

Nerede kalmıştık; bilgi edinmek için ne yapacağız?

Önce neyi merak ettiğimizi tespit edeceğiz! Neyi öğreneceğimiz hakkında merakımız bize yol gösterecek! Bir konuda merakı ve ilgisi hatta ön bilgisi olmayan birine ne anlatırsanız anlatın, dinler ve itiraz da etmez! Çünkü insan bilmediği konuda itiraz da edemez! Etmemeli de!

Televizyonlarda çıkarılan konuklara sorulan sorulardan bazısı çok ilginç! Sorudan soruyu soranın konuya ne kadar ciddi baktığı da anlaşılabilir! Sorulan sorunun saçması olmaz! Akla gelen tüm sorular cevaplanma hakkına sahiptir, yeter ki konuyla alakalı olsun, konuğun cevaplama alanında olsun! Bakkalın çırağının adını sormadıkça sorulan soruya saçma denmez!

Bazı toplumlarda sorarak öğrenme yaygın! Sorarak öğrenmenin çok eksiği olur! Çünkü soruyu cevaplayanın soruya ait cevapları zihninde hazırlaması süreç alır! Anında verilen cevaplar ise popüler cevaplar olur! Yani sorarak öğrenmek özel ortamda olabilir! Sohbet ortamı veya akademik ders ortamı gibi! Okuyarak öğrenme ise yazarın düşüncelerini toplayıp düzenledikten sonra yazdığı kitaptan olunca hem geçerli cevap olur hem de ayrıntı kaçmaz! Bazı da sorarak öğrenen asıl soruyu bırakıp ayrıntılara yönelir! Araya popüler şeyler girer!

“Bir bilene sormak” bu sözü çok saçma bulurum! Bir bilen, herkes olabilir! Adı üzerinde “Bir bilen” Kim bu bir bilen? Sorusuna verilen cevap seçenekleri genelde o alanın popüler isimleri ve o kişilerin kitapları oluverir! Bu “Bir bilen”, “Bir dost” mu acaba! Bir zamanlar çok yaygındı birileri kadına telefon eder, şöyle söylerdi; “Kocan seni aldatıyor! Bir dost! ” Hatta bazıları bunu mizah konusu yapar!
Meyhanede içerken sohbette;
-Ya sorma birader, hanımla kavga ettik; ondan içiyorum!
-Neden kavga ettiniz?
-Bir dost diye biri aramış, hanıma; “Kocan seni aldatıyor” demiş!

Bu nedenle “Bir dost” ve “Bir bilen” in söyledikleri pek hayır getirmez!
Bir bilen yerine kişi kendi merakını kılavuz edip kendi öğrenirse hem daha kapsamlı hem de tam aradığı uygun cevabı bulur! Bir bilenler genelde eski zaman öğretilerini ezberlemiştir ve onları kullanır! Eski zaman öğretileri de çoğu “Orta Çağ” dan kalma felsefi ve kutsal öğretilerdir! Hurafeleri de ekleyip sunar! Cevabı alanda “Eski zaman adamlarından iyi mi bileceğiz! ” mantığıyla cevaptan tatmin olmuş görünür! Konunun üzerine bir perde çekilir, aynı tas aynı hamam devam edilir paslaşmaya! Hatta farklı görüşleri hep beraber linç ederler ki perde daha da kalınlaşsın…

Uyanın! Bilgi çarpar! Şakası yoktur! Hazmedilmeyen bilgi, hem bilgi verene hem de bilgi alana dokunur! Sıkıntı, şişkinlik yapar! Bilgi dağıtmaya kalkan önce dağıttığı bilgiyi kendi hazmedecek! Doğruluğundan emin olacak! “Orta Çağ” dan kalma bilgilerin bu zamanda ne kadar işe yarayabilirliğini düşünecek! Bin yıllardır söylenegelmiş ve ciddi itiraz görmemiş, hep popüler alanda kabul görmüş bilgileri doğru sanmayacak!

Bilgi nasıl içselleşir?

İnsan benliği evrene aynadır! İlk önce bunu kişi kabullenecek! Tüm insanların evrensel olarak eşit potansiyele sahip olduğunu kabul edecek! Kimsenin potansiyel olarak kimseden üstün olmadığını hatta “Orta Çağ” ulularının, filozoflarının, düşünürlerinin de günümüzdekilerden “İnsan” olarak üstün olmadığını kabul edecek! Bakın “İnsan “olarak diyorum buna dikkat! Yok kralmış, yok zenginmiş, yok üstatmış; bu makamlar insanı diğer insandan daha üstün yapmaz, yaratılış açısından! Yani eski uluları geçmek mümkün değil algısından birey kurtulacak!

Bir istatistik yapılmış, aklımda kalanıyla yazıyorum; İslam ülkelerinde halka sormuşlar nerede yaşamak istersiniz? Sonuç; büyük bir çoğunluk gelişmiş ülkelerini göstermiş… Bu manidardır! Bir şeyi yapıyor yaşıyorsan mert ol! Rol yapma! Yani yüzeysel olarak bir fikri kabul ediyor görünüp perde arkasından başka hayalleri besleme! Buna münafıklık diyen de yine aynı öğreti.

Biraz da ilericilere vuralım mı? Boş kafalı ilericilere! Bunlar sanır ki bilim o kadar ilerlemiş ki, sadece bilimle insan tüm bilgileri elde edebilir! Felsefe yapılacak ise de “Orta Çağ” felsefe ve düşünürleri yeterlidir! Onları geçemeyiz, geçmeye çalışmayalım! Bunlar ideolojilere de çok sıkı yapışırlar! Slogancıdırlar ve çokbilmişlik etmeyi severler; bunu yaparken de eski filozoflardan ezberlediklerini satmaya çalışırlar, ayaklarına basınca çok kaba oldukları açığa çıkıverir!

Son tahlilde; her insan kapasitesi kadar alır, yorumladığı kadarını hazmeder. Hazmettiği kadarını bilir ve yazar! Yani kimse diğer insanlardan, “İnsan” olarak üstün olamaz! Kapasitesini kullanıp, potansiyelini açığa çıkarmakta başarılı olmak idealdir! Bunun da dereceleri var! Kimse bildim ayaklarında dolaşmasın! Herkesin bilgisi kendince!

Selametle,

Ahmet Bektaş

Ahmet Bektaş
Kayıt Tarihi : 31.5.2013 12:16:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Son tahlilde; her insan kapasitesi kadar alır, yorumladığı kadarını hazmeder. Hazmettiği kadarını bilir ve yazar! Yani kimse diğer insanlardan, “İnsan” olarak üstün olamaz! Kapasitesini kullanıp, potansiyelini açığa çıkarmakta başarılı olmak idealdir! Bunun da dereceleri var! Kimse bildim ayaklarında dolaşmasın! Herkesin bilgisi kendince!

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ahmet Bektaş