"İşkence eden tanrı" - İstediği biçimde adam öldüren tanrı - İstediğini fakir, istediğini zengin yaratan tanrı - İstediğini engelli, istediğini sapa sağlam yaratan tanrı- Dostlarını huriler ile doldurduğu cennetine alan tanrı (Din) kültürü ile yetişen insanlar, karşılaştığı ilk diktatöre, adeta tanrı diye taparlar..
Yani;Din toplumlarında çocukların beynine kazınan tanrı tanımı ile, diktatörler, iki elin, karşılıklı beş parmağının örtüşmesi kadar, biri birine çok benzerler..
Çünkü;
Tanrı da adam öldürür, diktatörler de adam öldürür..
Tanrının da işkence haneleri vardır, diktatörlerin de işkence haneleri vardır..
Tanrı da yandaşlarına özel davranmıştır, diktatörler de yandaşlarına özel davranırlar..
Tanrıya duyulan saygı da korkudandır, diktatörlere duyulan saygı da korkudandır..
Tanrıya duyulan sevgi de, menfaat icabıdır, diktatörlere duyulan sevgi de menfaat icabıdır..
Kısaca;
Korktuğu için saygı duyduğu ve çıkarı için sevgi duyduğu varlığa tapan, demokrasi bilincinden yoksun, cahil insan, diktatöre de tapar..
Ve, hiç bir diktatör iş savaş çıkarmadan gitmez!
Ve, dola isi ile;
Tarih boyu iç savaşlar, çoklukla demokrasi bilincinden yoksun, diktatör yanlısı çanak yalayıcılar ile,
Demokrasi yanlısı, onurlu insanlar arasında yaşanmıştır..
07/11/2015
Hüseyin Çubuk
_____________________________
Hikayesi;
_______
BİZLERİ TUZAĞA DÜŞÜREN ARZULARIMIZ.. (Alıntı)
Asya da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır.
Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur. Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı
büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz.
Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması olanaksızdır. Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar
geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. Aslında bu maymunu tutsak eden hiçbir şey yoktur. Onu sadece, kendi bağımlılığının gücü
tutsak etmiştir. Yapması gereken tek şey, elini açıp yiyeceği
bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdür ki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.
Bizleri de tuzağa düşüren ve orada kalmamıza neden olan şey,
arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur. Yapmamız gereken; elimizi açıp benliğimizi, bağımlı olduğumuz şeyleri serbest
bırakmak ve dolayısıyla hür olmaktır!
____________________________________
____________________________________
BEŞ MAYMUN HİKAYESİ.. (Alıntı)
Kafese beş maymun koyarlar. Ortaya da bir merdiven konur
ve tepesine de iple bir kangal muz asılır.
Her bir maymun merdivenleri çıkarak muzlara ulaşmak
istediğinde dışarıdan üzerine soğuk su sıkılır.
Her bir maymun aynı denemeyi yapar, buz gibi soğuk suyla ıslatılır.
Bütün maymunlar bu denemeler sonunda sırılsıklam ıslanırlar.
Bir süre sonra muzlara doğru hareketleneni diğer
maymunlar engellemeye başlar. Su kapatılıp
maymunlardan biri dışarı alınır, yerine yeni bir maymun konulur.
ilk yaptığı iş, koşup muzlara ulaşmak için merdivene tırmanmak olur.
Fakat diğer dört maymun buna izin vermez ve yeni maymunu bir de döverler.
Daha sonra ıslanmış maymunlardan biri daha yeni bir maymunla değiştirilir.
Ve o da merdivene ilk yaptığı atakta dayak yer.
Bu maymunu en şiddetli ve istekli döven de biraz önce diğerleri
tarafından engellenen ve ilk dayağı yiyen birinci yeni maymundur.
Islak maymunlardan üçüncüsü de değiştirilir. Bu da ilk atağında
diğerleri tarafından cezalandırılır. Diğer dört maymundan yeni
gelen ikisinin en yeni gelen maymunu niye dövdükleri konusunda
hiç bir fikirleri yoktur ama en iştahlı dövenler de onlardır.
Sonra en baştaki ıslanan maymunların dördüncü ve beşincisi de
yenileriyle değiştirilir. Ama tepelerinde o bir kangal muz hala
asılı olduğu halde artık hiçbiri merdivene yaklaşmamaktadır.
Neden mi? Çünkü burada işler böyle gelmiş ve böyle gitmektedir...
işte bu nokta, organizasyonel (ya da toplumsal) negatif öğrenmenin
şartlanmanın başladığı yerdir.
Artık Türkiye de olduğu gibi kötü yönetilmeyi ve maymun davranışını kanıksarsınız, hatta hayatınızdan memnun olmaya başlar, kurulu düzenin savunucusu olup karşı çıkana da en çok ve en iştahla siz engel olursunuz
İşte ideolojilerin tabulara dönüşümünün hoş bir anlatımı...
______________________________________
______________________________________
Batılılar geldiklerinde ellerinde din kitabı,
Bizim elimizde topraklarımız vardı.
Bize gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler.
Gözümüzü açtığımızda,
Bizim elimizde din kitabı,
Onların elinde topraklarımız vardı..
Jomo Kenyatta
(KENYA Kurucu Devlet Başkanı)
_______________________________________
Hüseyin ÇubukKayıt Tarihi : 7.11.2015 22:33:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hüseyin Çubuk](https://www.antoloji.com/i/siir/2015/11/07/insan-korktugu-icin-saygi-duydugu-ve-cikari-icin-sevgi-duydugu-guce-tapar.jpg)
Hüseyin Çubuk
korktuğu için saygı duyduğu,
ve çıkarı için sevgi duyduğu varlığa tapar..
Çok yerinde bir saptama. Aynen öyledir. Örnekleriyle yaşadık. Kutluyorum kardeşimi ve şiirini içtenlikle. nicelerine....
korktuğu için saygı duyduğu,
ve çıkarı için sevgi duyduğu varlığa tapar..
anlam dolu paylaşımını yürekten kutlarım değerli toprağım kutlarım değerli şahsını saygılarımla
TÜM YORUMLAR (10)