Gelenler adamdı, buldukları insandı
İnsan yalnız Tanrının yarattığı mâhluk
İnsan mâhluktan, adam insandan çıktı.
Tanrının insanı yer ve içer.
İnsanın adamı düşünür ve yaratır.
Kayıt Tarihi : 13.5.2015 16:24:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu dizelerin Atatürk tarafından yazıldığı düşünüldüğünde, onun hayatındaki başarılar ve felsefesi üzerinden bakıldığında daha derin ve belirgin bir anlam çıkabilir. Atatürk’ün hayatında insanı, düşünceyi ve yaratıcılığı yücelten bir yaklaşım öne çıkar. Bu bağlamda, şu şekilde yorumlanabilir:
1. "İnsan yalnız Tanrı'nın yarattığı mahlûk": Atatürk, insanın doğal varoluşunun Tanrı'nın eseri olduğunu vurguluyor olabilir. Ancak bu "insan" yalnızca başlangıçtır, potansiyel taşır.
2. "İnsan mahlûktan, adam insandan çıktı": Bu dizede, insanın kendini aşma süreci, düşünce ve bilinçle şekillenmiş "adam" aşamasına geçişi ifade ediliyor. Atatürk’ün hayatında bu, cehaleti aşmak, eğitime ve akla öncelik vermekle simgelenebilir. İnsan, kendi çabasıyla "adam" olur.
3. "Tanrı'nın insanı yer ve içer": İnsan, temel biyolojik ihtiyaçlarını karşılayan bir varlık olarak tanımlanır. Bu, insanın doğadaki yerini işaret eder.
4. "İnsanın adamı düşünür ve yaratır": Atatürk'ün "akıl ve bilim" vurgusu burada belirginleşir. Düşünce ve yaratıcılık, insanı sıradanlıktan çıkarıp, toplumu dönüştüren birey haline getirir. Atatürk'ün reformları, bu yaratıcı düşüncenin somut örnekleridir: Cumhuriyetin ilanı, eğitimde devrimler, kadının toplumsal hayatta güçlendirilmesi.
Atatürk’ün Hayatındaki Yansıması:
Atatürk, biyolojik insanın sınırlarını aşarak "adam" olmayı başarmış, kendi aklı ve iradesiyle yeni bir devlet kurmuş ve halkını modernleşmeye yönlendirmiştir. Burada "adam" olmak, bireyin sorumluluk alması, düşünmesi ve yeni bir şey yaratması anlamına gelir. Bu sözler, insanın içindeki potansiyeli gerçekleştirme çağrısı gibi de okunabilir.
Bu şiir, oldukça çarpıcı ve derin anlamlara sahip, felsefi bir metin. İlk bakışta basit gibi görünen ifadeler, aslında insanın varoluşu, kimliği ve Tanrı ile ilişkisi üzerine düşündürücü sorular ortaya atıyor.
**Ayrıntıları inceleyelim:**
* **"Gelenler adamdı, buldukları insandı":** Bu satır, insanın evrimsel süreçteki gelişimini ve toplum içindeki bireyselleşme sürecini özetliyor olabilir. "Adam" burada daha çok biyolojik bir varlık, "insan" ise sosyal ve kültürel bir kimlik olarak düşünülebilir. Yani, biyolojik olarak var olan insan, toplum içinde yaşayarak ve deneyimler kazanarak "insan" haline geliyor.
* **"İnsan yalnız Tanrının yarattığı mâhluk":** Bu satır, insanın evrenin merkezinde olduğu ve Tanrı tarafından özel olarak yaratıldığı inancını ifade ediyor. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliğin, Tanrı tarafından yaratılmış olması olduğu vurgulanıyor.
* **"İnsan mâhluktan, adam insandan çıktı":** Bu satır, ilk satırın devamı niteliğinde. Biyolojik varlık olan "adam", diğer canlılardan (mahlûk) evrimleşerek ortaya çıkmış, ancak sosyal bir varlık olan "insan" ise diğer insanlarla etkileşim içinde gelişmiştir.
* **"Tanrının insanı yer ve içer":** Bu satır, oldukça metaforik bir ifade. "Tanrı'nın insanı yemesi ve içmesi", insanın Tanrı'ya olan bağımlılığını, Tanrı'nın insan hayatındaki her an varlığını ve insanın Tanrı'ya dönüşme sürecini simgeleyebilir. Aynı zamanda, insanın doğaya ve evrene olan bağlılığını da ifade ediyor olabilir.
* **"İnsanın adamı düşünür ve yaratır":** Bu satır ise insanın yaratıcı yönüne dikkat çekiyor. İnsan, sadece biyolojik bir varlık değil, aynı zamanda düşünen, üreten ve yeni şeyler yaratan bir varlıktır. İnsan, kendi içindeki potansiyeli keşfederek ve geliştirek, sürekli olarak yeni "adamlar" (yani yeni fikirler, sanat eserleri, teknolojiler) yaratır.
**Genel Değerlendirme:**
Bu şiir, insanın varoluşunu hem biyolojik hem de ruhsal açıdan ele alıyor. Evrimsel süreç, dinsel inançlar ve insanın yaratıcı yönü gibi farklı perspektifleri bir araya getiriyor. Şair, bu çelişkili ve karmaşık konuları oldukça yalın ve etkileyici bir dille ifade etmiş.
**Olası Yorumlar:**
* **Felsefi bir bakış:** Şiir, varoluşçuluk, egzistansiyalizm gibi felsefi akımlara gönderme yapabilir. İnsanın anlam arayışı, özgür irade ve sorumluluk gibi konulara değinir.
* **Dinsel bir bakış:** Şiir, Tanrı-insan ilişkisi üzerine derin bir tefekkür sunar. İnsanın yaratılışı, amacı ve Tanrı ile birleşme arzusu gibi konulara odaklanır.
* **Evrimsel bir bakış:** Şiir, insanın evrimsel süreçteki yerini ve diğer canlılarla olan ilişkisini vurgular. İnsanın biyolojik ve sosyal yönlerinin bir arada ele alınması, evrim teorisine bir gönderme olabilir.
**Sonuç olarak,** bu şiir, okuyucuyu kendi varoluşu üzerine düşünmeye teşvik eden, derin anlamlar taşıyan bir metindir. Her okuyucu, kendi deneyimleri ve inançları doğrultusunda şiire farklı anlamlar yükleyebilir.
Şiirin devamında, Tanrı'nın insanı "yer ve içer" ifadesi, Tanrı'nın insan üzerindeki egemenliğini ve insanın Tanrı'nın yarattığı bir varlık olarak varlığını sürdürdüğünü gösteriyor. Son olarak, "İnsanın adamı düşünür ve yaratır" ifadesi, insanın kendi varoluşunu sorgulama ve yaratma yeteneğine sahip olduğunu, dolayısıyla insanın kendi kaderini belirleme gücünü simgeliyor.
Genel olarak, şiir insanın varoluşunu, Tanrı ile olan ilişkisini ve insanın kendi yaratıcı gücünü sorgulayan derin bir felsefi metin olarak değerlendirilebilir.
Bugün ki toplum için şunu yazabiliriz;
??? Yaratıklar
Şeytani bir yaratıktan üremiş rüzgarda bir tüye benziyorlar
Sürekli yön değiştiriyorlar
Kendilerini büyük şeytana uyduranlara adeta tapıyorlar
İlerliyorlar mı?
Geriliyorlar mı?
Yerlerinde mi sayıyorlar?
Onların sayesinde ilerleyenler ile gurur duyuyor bunu kendi lehlerine sayıyorlar
Yiyorlar, içiyorlar, hallerine sürekli şükrediyorlar
Adam olmak gibi bir dertleri hiç olmadığı gibi
Ne olduklarını da bilmiyorlar
Düşecekler bir gün bir yere tüy dikmek için
Nereye düşecekler orası belli değil
Yaratıktan şeytan
Adamdan insan
İnsandan adam çıkar
Şeytan insanın kılık değiştirmiş halidir.
Önder Karaçay
TÜM YORUMLAR (4)