Ey inkârcı unutma, illaki ÖLECEKSİN.
İnkâr ettiğin Rabbin, önüne gideceksin.
Bilmem ki bu halinle ne cevap vereceksin,.
İnkârın imkânı yok, gözünle göreceksin.
Silsende yorumları, daha yazacağım çok,
Sen istediğin kadar, zırvala, de Allah yok,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Allah Var.
Ben var isem Allah var, benim en büyük delil,
Parmak uçlarımızı mühür yapan ol Celil...
Halık'ı tanımamak felaket-i kübradır.
Kainata bir bakış, imanımı ibradır.
Kımıldamaz bir yaprak O'nun izni olmadan,
Bulut yağmur indirmez işaretin almadan.
Tabiatın nizamı akla durgunluk verir,
Azametini bilen yürek hayadan erir.
Arı kimin emrinde bin bir çeşit bal yapar?
Güneş ay ve yıldızlar hangi kudrete tapar?
Şifayı veren kimdir, nerdedir derde deva?
Kalbe saplanan oktur insanoğlunda heva.
Dalda tomurcuk güller Allah diye açıyor,
Yüce kudret eliyle kokusunu saçıyor.
Balık suda yüzerken, kuşlar uçar havada,
Dağda doğan yavruya rızık verir ovada.
Dere ırmak ve çaylar Allah diyerek akar,
Rahmetini umarak mahluk semaya bakar.
Varlığını haykırır yerde gezen karınca,
Kul miraca yükselir secdelere varınca.
Tektir yaradanımız eşi benzeri yoktur.
Affı lutfu ihsanı merhameti pek çoktur.
Aklı bize kim verdi daim etmeli fikir,
Mekan tutmalı kalbi iman ile hem zikir.
Abide-i imanı dikelim kalbimize,
Öğretelim Rahman'ı yılmadan sulbümüze.
İman girmeyen kalbi şeytan mekan tutarmış,
Benlik davası güden yüreklerde yatarmış.
Yükselten hangi eldir gökkubbeyi direksiz?
Varmıdır alem içre yaradılan gereksiz?
Et parçası bu dilim nasıl söyler kelamı?
Göz kulak el verene esirgeriz selamı...
Akletmeyen beyinler görmeden inanmıyor,
İkrar ve tasdik eden ebet nara yanmıyor.
Yüce kudret elinde yer gök deniz ve dağlar,
Ölenler uyandı ya, gaflete daldı sağlar.
Ömür kısa yol uzun azık gerekli azık,
Kılavuzu reddedip yolda kalana yazık.
Canlara can bahşeden en sevgili tek yârsın,
Noksanlıklardan berî varsın Allah'ım varsın.
Şehri Karakaya
Tebrikler Necdet bey çok doğru çok güzel dizeler kutlarım
Kutlarım sevgili kardeşim kaleminizi. selamlrımla
Hocam, eğer adam semi'na ve aseyna diyorsa belasını bulmayıncaya kadar isyanın dvam edecektir. Allah hidayet versin ne diyelim. Güzel şiirinizi candan tebrik eder sygılarımı sunarım.tam puanımla kutlarım.+ 10
Tebrik ve teşekkürlerile
İnkarcının inkârı, kendine fayda vermez,
Temerrüd eder işte, hikmet nedir bilinmez,
İnkârıyla kendine, herşeyi zehir eder,
Her iki çıhandada, çekecektir hep keder.
**************************Bedri Tahir Adaklı
Efendim bir dörtlük de
benden oluversin dedim..
Saygı ve sevgiyle selam
ederiz..
GERÇEKTENDE BU ZAMANDA HERŞEYİN CILKI ÇIKTI, BU İNANÇTA OLABİLİR ARTIK İNSANLAR İÇİN FARK ETMİYOR. KUTLARIM EFENDİM.
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta