Denizin dibine gömülü benim sevdam.
Masama bir buket kurumuş çiçek, birkaç da hatıra bıraktın giderken.
Onları da tuttum, Marmara’ya hediye ettim.
Sahi, hediyelerim güzel miydi Marmara?
Güzel de kelime mi..
İnsan dediğin aklından çıkartamaz bazı anları.
Yanağına kondurulan ürkek bir öpücüğü,
Kulağına fısıldanan bir cümleyi belki de.
‘’ Ölene kadar seveceğim… ‘’
Düşünsene!
Şubatın ortası, gecenin üçü.
Havada kar taneleri dans ederken,
Üstünde de sadece incecik bir hırka varken,
Hani şu sevda ateşiyle ısınırken
Karşısına geçip umutla penceresini seyrettiği bir evi,
Nasıl unutur insan?
Ya da yağmurlu bir ekim günü, kırık ayağınla
Yürümeye, birazcık hava almaya çalışırken koluna giren,
Seninle yürüyen peri kızını nasıl unutursun?
Unutamazsın.
Bazı hisler vardır.
Vefa, sevgi, muhabbet.
Kalleşler!
Yeter artık, dayanacak gücüm kalmadı dedikçe,
Etine saplı kancaları dört bir yandan çekiştirip dururlar.
Tamam, durun, evet suçluyum, çektim cezamı dedikçe
Kanını doldurdukları havuzu taşmasın diye daha da büyütürler.
Merak edersin,
Ne kadar devam edebilir ki?
Daha ne kadar acıyabilir?
Sayarsın sonra,
Saatleri,
Günleri,
Haftaları,
Ayları,
Yıllara geçtiğinde anlarsın
Hatalarının
Ve bedellerinin büyüklüğünü.
Kabullenirsin sonra,
‘’ Kendi düşen ağlamaz ulan! ‘’ dersin.
Oluk oluk kanayan yaralarına merhem ararsın.
Sana hayretle bakan tüm gözleri doktor sanırsın.
Hepsinden medet umarsın.
Şöyle bir bastırırlar, kanın durur gibi olur.
Sonra bir gece terler içinde uyanırsın tatlı uykundan.
Ciğerlerin patlarcasına haykırırsın sessiz sessiz.
‘’ Yine mi aynı rüya! Yine mi sen! ‘’ diye.
Hiç kimse merhem olamaz bu yaraya bilirsin aslında,
Ama derler ya hani, umut fakirin ekmeğidir.
Bildiğin tek ilaç, başkasını iyi ediyorsa artık,
Gel açık konuşalım.
Hani o gün gözyaşlarını silen parmaklar bir başka eli tutuyorsa,
Başını koyduğun dizler, bir başkasının heyecanına titriyorsa,
Geceleri rüyan, gündüzleri kâbusun oluyorsa
Artık doya doya bakmaya bile hakkın olmayan o gözler.
Aslında harçlıklarını biriktirip annene aldığın,
Ama sonra vazgeçip,
Bir peri kızına hediye ettiğin kolye,
Yosun tutmuşsa denizin dibinde,
İçindeki pişmanlıklar güneş batıdan doğduğunda insanların hissedeceklerine yaklaşmışsa,
Dostların içinde yapayalnız kalmışsan
Ve o, gece rüyan gündüz kâbusun olan gözleri,
Belki de son kez göreceksen çok yakında,
Kır kalemi!
Vaktin adı, infaz.
Kayıt Tarihi : 23.11.2020 16:25:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!