mahcup bir cellat gizli bende
her gün yağlar durur ipini
vakti yok infazların
kendi infazda vakitlerin
hızarlara gelemem gayrı
hızarlara da
çürütülmüş bir köküm şura burda
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
ay vurmuş yüzüne zaten
ezelden
haber vermiş geleceğine
celladın
..
örtün şu şiiri biraz
üşüsün
..
Şiir anlatmaktan daha çok tahassüs için çıkar yola..anlatma çabası o kadar bariz ki şiirde..
mahcup bir cellat gizli bende
her gün yağlar durur ipini
dese bıraksa yetermiş şiiri dedim kendi kendime..sonraki dizelere ısınamadım..
CELLÂDIN MAHCUBU
Çok nadir rastladım, şiirde böylesi benzetmelere. Gerçekten akla geliyormuş ve yerli yerinde de şiirde kullanılabiliyormuş.
Cellâda mahcubiyet yakışır mı bilmem, ama bu sıfat yakışmış doğrusu.
Cellât ve yağlı ip. Öyle ya, ip yağlanmazsa boyuna acı verir. Ağırlığın etkisiyle birden sarmalı ve sıkmalı boynu. Bir an önce nefesini kesmeli insanın.
İnsanın dedik, çünkü duygular insana mahsus. Nefesi sıkılan, yağlı ipe geçirilen ha boyun, ha duygular. Bazen de düşünceler oluyor, Arif Ay’ın şiirlerinde. “İmamın dediklerine katılmayıp, tepki olarak camiyi terk etmeleri gibi.”
Hızarlık (kalas) değildir, duyguları ve düşünceleri. Kökleri sağlamdır.
Çürümüşlerin sökülmesi ve biçilmesi gerektiği gibi.
*
Geceler sevgilim…
Düşlere düşmüş zaman. Düşler sığmıyor günlere. Günler bakırsı. Günler oksitlenmiş, bakır üstünde. Yeşilden maviye dönmekte belli belirsiz.
Sevgilinin saçları rüzgârlarda, sesi yapraklarda. Tabiata işlemiş. Rüzgar, saçlarının rengini ve kokusunu, yapraklar sesini getirmekte…
Gözler, bin yıldıza değer. Karanlık gecelerde gökyüzüne serpilesi yıldız yıldız gözler…
İşte böylesi serin bir gecenin yalnızlığında sevgiliyi yaşamak, onu yüceltmek ve onunla bütünleşmek. Yokluğunda bile varlığını bulmak…
Tam bir duygu tasviri, ancak müşahhaslaşan bir gece.
Sevgiliye dönüşen geceler…
*
Yalnızlık kıyamet habercisi…
Yalnız gidilen yollar zor. Yalnız yaşanan yıllar zor.
Her nereye baksa, cinnet geçirmiş gözlere görünen yalnızlık mahyaları. Serin rüzgârın mahyalardan duyulan ıslığı, ışık ışık cam kırıklarına dönüşüyor. Elden ele dolaşan gül değil, yalnızlık. Bütün bunlar, cinnet geçirenler çarşısında kıyamet habercisi…
Duyguların tasviri uç noktalarda.
Gerçekten çok özgün benzetmelerle, betimlemelerle, tanımlamalarla anlatılmış duygular.
Mahcup cellat, sevgiliye dönüşen geceler, yalnızlık kıyameti…
Şiir, şiirde derinlik ve özgünlük böyle olur işte…
Gerçekten takdire şayan ve güne layık bir şiir.
Arif Ay’ı gönülden kutluyor, çalışmalarında başarılar diliyorum
Seçici Kurul’a da teşekkürler.
Hikmet Çiftçi
23 Temmuz 2013
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
Şirin başında tam bir anlatım bozukluğu var, tumturaklı kelimeler her zaman tutmuyor işte. Ama sonrası iyiydi tebrikler
Baştan sona harikulade, Kaleminize, yüreğinize sağlık tebrik ederim, güzel bir şiir yalnız takdir edilir.
Şiir; bazen infaz olur.Düşüncelerinin yerine gelmesini isteyen şiir.Kıyameti bekleme! Yaratıcı'nın yapacağı ve yaratacağı değerlerin çoğunu bilmemekteyiz. Şair: o anki sıkıntılı ve ya bir şeyden etkilenme hali olmuş. Yinede özgün
şiir.Yazarın duyguları ve kalemini kutlarım.Saygılarımla.
Dünyayi seller bassin,ördege viz gelir!!!!
Sarsıldım resmen, harkulade bir şiir!
Sair aski neden zor yollara sokuyor?.Önü ardi cinnet mahyalari...Ürkütücü bir döktürme olmus.Sairin tibbi destege ihtiyaci oldugunu düsünüyorum.
Bu şiir ile ilgili 9 tane yorum bulunmakta