Kayıp şehirlerin kayıp yolcusu,
Yükün ki kara valizler ağırlığında,
Yürüdükçe Arnavut kaldırımlarında,
Gördükçe düşen sararmış yaprakları,
Elinde adres yazılı bir kâğıt parçası
Ve okudukça silinmiş harflerle yazılı o kısa yazıyı:
Anahtar paspasın altında...
Değil!
Yaşam,
O eski han kapılarının inceliklerinde gizliydi.
Misafirin ince, naif bir hanımefendi,
Kimi zamanda zarif bir beyefendi
Ya da afacan bir çocuktu o mavi topunu sektiren…
Günümüzün incelikleri ise;
O kapı tokmaklarının benzerleri,
Değil! Hiç değil!
Şimdi maymunlar cehennemi memleket,
Eskiden,
Çok eskiden maymunlar cennetiydi oysa…
İstanbul,
Azapkapı ve Galata’da…
III. Murat’ın o şaşalı yıllarında,
Devrin maymunları denizi,
Denizcileri de maymunları severdi oysa…
Ama İstanbul’un maymunları neden idam edildi?
Artık dilinde dönmez oldu o Neveser bestesi:
“Sevdikçe seni ömrüm artar”
Bulunmaz oldu, kayıp o adres…
Uzadıkça uzadı yollar…
Ki tükendi nefes.
Ama bitmedi hasret denileni…
Dilim döndüğünce söylediğim o beste;
“Anahtar paspasın altında...”
…
Yorgun olsa da kalbin bildiğim;
İnemuri!
Kayıp şehirlerin, kayıp yolcusu;
Sevdiğim...
Kayıt Tarihi : 4.7.2022 21:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!