Arpa boyu yol almayan umutlarımız
İncir çekirdeği kadar mutluluklarımız
Yaşamaksa koca bir incir ağacı
Şimdilerde beton dökülü
Zamanlar öncesinde
Dallarından incir koparıp yediğim yerde
Sabahları damında uyandığım yaz zamanları
Hayalperestliği insanın, yaşlandırır mı?
Düşündüğü yerde ak düşmeden saçlarına
Peki gerinde bırakmak her şeyi
Üzerine beton dökmek, bir ağacın kökleri gibi
Zordur incir ağacını kurutmak, nar ağacı gibi
Sen sökmeye kıyıp söktükçe
Kalan köklerinden yeniden yeşerir
Ve yeniden koparan ellere inat gibi
Sanırım biraz da umut gibi
Değil mi ki umut incir ağacı gibi
Onu eken eller olsa bile koparan
Kopardıkça çıkan ve yeşeren, gürleşen
Hiç kestiniz mi bilmem bir dut ağacının dalını
Her baharda kesildiği yerden
Nasıl da delicesine gökyüzüne ulaşmaya çalıştığını
Gördünüz mü hiç?
Kesilen yer körleşmez
Kesen körleşir
Dediğini duydunuz mu hiç
Çiçek açmaya üşenen bir nergis gibi
Dut çekirdeği kadar mutluluklarımız
Bütünümüzde hep yaralara merhem
Simsiyah rengimiz, parlak
Ama beyazdan mahrum
Boruların içinde zaptedemediği sular akarken
Bayram sabahlarında asılan salıncakta
Salıncağın asılı olduğu daldaki yaprakların arasından
Mavi altına beyaz boyalı bulutların geçişi
Yeni gelmiş kırlangıçların telaşı
Ve siyaha boyanmayı bekleyen yeşil dutlar
Sahi, ne zaman yalnızlaştım ben bu kadar?
Bir çocuk düşmüştü bir ceviz ağacından
Öleceğimi sanmıştım korkudan
Üstelik düşen ben değildim
İçim titriyordu
Hemen yanımızda akan derede
Balığı açlıkla ölüme mahkum eden
Oltalar gibi
Kan ter içinde bir çocuğun
Koyunları sulamak için
Köy meydanında kurulu, içine düşünce
Boğulacağından korktuğu
O havuzun etrafındaki koyunlara çarpa çarpa
Kaç kere yere düştüğünü
O koşuşu hatırlarım bir
Neydi hatırladığım
Neydi unuttuğum
Sahi, ne zaman yalnızlaştım ben bu kadar?
Reşat Öztoprak
Reşat ÖztoprakKayıt Tarihi : 31.12.2018 23:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!