bahçeyi dolduruyor sis
biz nehir çiziyoruz
sür grisi ağacın çıplak yerlerine
-ama üstü kar tutmuyor-
akıyor süt gecen bahçeye,
yaprakları soyunuyoruz
soğuk... dalların patlayan uçlarında
evhamlı bir bekleyiş
en çok bu yalnızlığı sev
..........
..........
Kayıt Tarihi : 15.8.2012 12:55:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şemsiyeni almadan gel yine de
Özletiyor bu çılgın sağanak seni
Sırılsıklam özletiyor biliyor musun ?
Ahmet Telli
şairi için çoğalan resimler ve rüyalar içinden yakalanan kareleri ihsas etse de , okuyucu için şiire yerleştirilmiş beş on resimden çağrışımlarla oluşan yüzlerce resmi ihtiva ediyor..
incir sözcüğü bi kez çağrışımlara oldukça açık..
örneğin şu dizeler bana anında necip fazılın en muhteşem eserlerinden olan ''bir adam yaratmak'' isimli tiyatrosunun en son diyalog sözcüğünü yani tiradını hatırlattı...önce dizeleri alalım...
uyanınca inciri bahçeden sökelim diyorsun
kaç bahçe kopar gelir ardından
sonrada ,necip fazıl ın malum tiyatrosunu kapanış tiradını..
ama önce kısa bir özet..
Hüsrev bir tiyatro yazarıdır ve yazdığı oyununda kendisini bir incir ağacına asan bir oyun kahramanı vardır.Bir adam yaratmak oyunu Hüsrevin bu oyunun oynanmasına ait olayları anlatır ..aslında piyeste oyun içinde bir oyun yaşanır..seyrettiğiniz tiyatro sahnesinde de aslında başka bir tiyatro oyunu anlatılmaktadır..
Olaylar hüsrevin annesiyle birlikte bahçesinde bir incir ağacı olan köşkte yaşanmaktadır. Halasının kızı Selma onu çok sevmektedir.Hüsrev bir kaza ile Selmayı öldürür. Hüsrev yazdığı oyundaki gibi kendini incir ağacına asamaz. Çünkü kendini asacağı ağaç annesi tarafından kestirilmiştir.
Oyunun son sahnesinde Hüsrev tedavi edilmek için akıl hastanesine götürülürken, annesi .evladım! Gitme, gitme; diye seslenir. Hüsrev şöyle karşılık verir:
-Ne yapayım anne? Kestiniz içindeki incir ağacını! Necip Fazılın Bir Adam Yaratmak; piyesi böyle biter.
Her neyse ..sanırım iki dize ile tiyatro arasındaki kurduğum bağlantı ve çağrışımı anlatabilmişimdir..Ve daha nice çağrışımlara yol açıyor şiir..
Bir okuyucu da değinmiş. bi isimihi...Vettini vezzeytuni şekilnde başlayan ayet de var bunlar arsında
sonuç itibarıyla ,şiir bize (bana)gerçekten görkemli bir rüyayı andıran bir çağrışımlar atmosferi sunmakta...
Diyorum son tahlilde
son üç yıldır başka arkadaşlar görev yapıyor..tahminlerim dışında bunların kimler olduğunu da bilmiyorum..
peki bir okuyucu olarak ben nasıl görüyorum günün şiiri seçimini veya nasıl olmalıdır..bunu müteaddit yazılarımda dile getirmiştim..
ancak ve en önce belirtmek istediğim husus,benim için buraya asılan her şiir muhteremdir..bir heyet tarafından seçilmesinden dolayı değil, bir insan tarafından şiir niyetiyle kaleme alınmasından kaynaklanır bu duygum.
Mevcut şikayetlerin;
1-klasik edebiyatımızda vezinle yazılan şiirlerin az seçildiği,
2-ağdalı imgelerle yazılan şiirlerin genel okuyucu için itici olduğu
3.ünlü şairler dışında bu sitede yetişen veya bu sitede şiir uğraşı veren amatörlere az yer verildiği yönünde..
bu ay itibarıyla bir inceleme yapalım..
aruz veya hece ile bu ay içinde yani 25 gün içinde kaç şiire yer verimiş..günlere ait tarihleri vererek bir döküm yaparsak
6. gün hayalinin gazeli
8.gün vasfi mahir kocatürk ün Şairin ölümü
17. gün ali izzet in baktı geçtisi
18. gün nailiden bir gazel
19. gün mehmet akifin bayram şiiri
21. gün abdurrahim karakoçtan bayramlar bayram ola şiiri
22. gün kul himmetten Ah edeyim şiiri
kısacası 25 gün içinde 7 şiir aruz veya hece olarak seçilmiş.
diğer hususları tek tek ele almıyorum ama antoloji çevresnden olan 8 şairin şiirine yer verilmiş..
geniş kesimler için orhan gencebay güftesine bile yer verimiş..
Bu yazdıklarımla heyeti savunmak veya yermek gibi bir amacım yok..zaten başlangıçta ben de merak etmiştim nasıl bir tasnif içinde heyet diye..
elbet eleştirilecek yönleri olabilir ama bana kalırsa yerden yere çalınacak veya kötü niyetli ve taraflı veya at gözlüğüyle bakan bir heyet değil benim gözümde şu an işini yapanlar..bu incelemeerime bağlı olarak söylüyorum..
umarım yeni dönemlerde antoloji içinden yetişmiş hece ve yine antoloji kökenli karınca kararınca ve yüreklerinin yettiğince yazabilen serbestçilere biraz daha ağırlıklı yer vererek herhangi bir ayrışmaya ve ufunete yer vermezler...
Şiir hakkındaki duygularımı bilahere belirtmek istiyorum
Tüm takipçilere ve seçicilere saygılarımı sunarken sürç i lisan etmişsek affola diyorum
Emeğe saygılarımla.
Peymâneler döndü kâdeh kaldırdı
Derdimi kervana yükleyin dağlar
Kana kana içtim ömrüm doldurdu
Bir kaç sene daha bekleyin dağlar
Nasıl bir aşktır ki bellli değildir
Bizim yurtlu bizim elli değildir
İbrişim kuşaklı belli değildir
Pâre pâre kalbim tekleyin dağlar
İsmail çöllerde susuz duruyor
Kızgın kum altında güneş vuruyor
Nerde kaldı anam nerde soruyor?
Gidip te Haceri yoklayın dağlar
Taptuk dergâhında nöker mi olam?
Hangi yöne dönem mihrâbım bulam?
Kimden feyiz kimden murâdım alım?
Var ise sayfama ekleyin dağlar
Dokuz nefsi yenen Râbia nerde?
Gül yüzlü Yusuflar yatıyor yerde
Akıl fikir başka başkadır serde
Gülizârı benden saklayın dağlar
Melahat Temur
Saygıdeğer Üstadımız Maksut Koca Feryadinin dumanlı dağlar türküsünden esinlenerek yazılmıştır.
Kendisine çok teşekkür ediyorum.
TÜM YORUMLAR (21)