Yarılanmış bilmem kaçıncı kadehin ufkunda
Güneş maviye hasret bir kızıllığa batarken
Gözlerini arardım gökyüzünde
Bilmiyorum ne renk tiler
Kanatlanır uçar, o buluttan bu buluta koşardım
Gök kuşağı na rengini sorardım.
Söylemezdi.
Seni sorardı bana
Söylemezdim.
Matematiksel bir sevdanın tek bilinmeyeni idin.
Kimdin?
Neredeydin?
Ne zaman gelecektin?
ve ben seni nerede bekleyecektim?
Göz gözü görmeyen gönüllerde ararken gözlerini
Mevsimler birbirine girmişti
Saçlarım karışmıştı
Terliydim
Tanıdık bir apartman önüydü
Çamaşır makinesi belimi bükmüştü
Birden durdu zaman
Fizik altüst olmuştu
Elli kiloluk bir kütle
Zamanı sonsuz büküyordu
Bense çamaşır makinesinin büktüğü belimin ağrısını hissetmiyordum bile
Aradığım gözler yeryüzüne inmişti
Ey sevdamın bilinmeyeni!!!
Toprak kokan ellerimin hasreti...
Tuzlu sularda ki gözlerimi öperek uyandıran...
Mor dağlardan gönlüme taşan çiçek yağmurum.
Üşengeç yarınlarımı ömrüne bağlayan...
Güze saplanmış kalbimi baharla coşturan...
Eskimiş hayallerimin doğum sancısı.
Adını mısralarıma gizlediğim
Artık biliyorum seni.
Ufkunda mavi bir güneş aradığım kadehi
ve kelle peynirini
ve kalamarı
ve de zeytinyağlı enginarı azat ettim.
Artık mavi güneşin suyunu ellerinden içeceğim
Bundan sonrası emek
Bundan sonrası umut
Bundan sonrası... inci çiçeği.
Kayıt Tarihi : 30.6.2017 23:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!