İncelikli sözlerle sarsmak isterdim insanları
bir tek kadını olsun yeter! Dinerdi sancılar.
Tutup saçlarından ‘ağlama’ demeyi sevgiyle
duyarlı bir noktasına vurmuş gibi öpüvermek
ürpertilerle, nedensizmiş gibi suskunluğundan
tam da pembeliğe varan yüzünün kanlanışı:
- Ah, bırak beni, dayanamam bunca inceliğe! ..
Gençliğimi sayıklamalarla anıp geçti o da
kadınsı güzelliği ve incecik elleriyle
merak ve kuşku: Sevdanın uzak ve eski ulakları
unuttuğum bir şarkıydı çoktandır o filim
sokulup yanına adını bile soramadım,
ölümcül bir hastalık olacak yanıbaşımda:
- Ah, bedenim uzun yolculukların telâşında!
Göz koyacak bir güzellik olsa, bir aşk belirtisi
bu kenti tüketemedim henüz, biraz durgun
sisli bir akşam alacasında geçiverecekmişim
sokağın başında liseli duyarlıklar durağı.
Üşümüştüm, ellerim buz gibi ceplerimde
durup durup ağlamaklı yüzünün görüntüsü:
- Ah, her gece baktığım sararmış fotoğraf tadında!
Alıp başını gideceksin, çocuklar ve ben yine
tanıdık bir yolculuğun bekleme salonunda
bırakılmış, uzun sevgisizliklerde uyuyakalacağız.
Dilim sürçecek sözcükleri seçerken, mavilikleri-
özledik, sıcağı. Üstelik gidecek bir yerim de yok!
Hep terkedilmiş kimsesiz yavru masalındayım:
- Ah, inceliklerden yoksun kırkbeşyaşım, şiirsizliğim!
Belki bir ırmakta yüzeriz, kanımız ısınır
belki bir uçurum olur geride kalan yaşam!
Atlarım: Düşebilsem, kolların açılsın isterim.
Adımı sormuş, kimliğimi: Bir bedenim kaldı
bir işkence de sen uygula, direnirim yine
acı çekmenin son kentini de bitirelim haydi:
- Ah, başımı alıp gider miyim yeniden, bilemem!
Kayıt Tarihi : 24.6.2001 15:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)