Ince Sızım,
Konya Ovasında gökyüzü, sanki uçsuz bucaksız!
Toprak, taa bin metre öteden
kendine gömülü yumurtayı görecek kadar düz ve bereketlidir.
Hele Baharın gelmeye görsün
Kadınlar, Tuman üstü Önlükleriyle,
Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Devamını Oku
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Konya Ovasında gökyüzü, uçsuz bucaksız gibi!
Toprak, taa bin metre öteden
kendine gömülü yumurtayı, görecek kadar düz ve bereketlidir.
Bahar gelmeye görsün,
Kadınlar, Tuman üstü Önlükleriyle
Komşu tarlalara, Çentelerinde azıklarla
Yemlik,
Cırtlık,Madımak toplamaya çıkar gün dönümüne dek!
Herk vakti,
Pulluk,
Karasaban,
Traktörler Ovanın karnını yardıgında
Yılanlar,
Fareler, Börtü böcekler
geç kalmış bahara söverken
Leylekler, agır adımlarla meydan okur herkese
Ayrık otlu Keseklere basarak..
Koca gövdeli
gözü gagasına yakın
Ali avazlı Semahın Sultanları,
üstündeki ölüm bulutlarına aldırmadan
uçup gider Obalar üzerinden
Bıldır dans edip Cem durdugu, havzalara dogru.
Yazın kavurucu sıcagında,
Bozkırın, egri bügrü çatısız evlerini
Gedavet rüzgarı sogutsada
Yamacın Şarap üzümleri, kumlu yerlerde, çoktaan yetmiş bile!
Bag evleri huymalık gibi, dagıtmış birileri yine gece gece!
Saçayagı,
Maşa,
Tencere ve kalaysız kaplar, kapı önüne rastgele atılmış,
kullanılmaz haldeler şimdi.
Tavus babanın, Meram baglarının birinde.
Gök,içinde karardı!
Vuruyor kendine,
gürültülü Sarı zikzaklar, uzaklarda bir yerlere iniyor.
Kurumuş otlar havada uçuşuyor
yagmur öncesi ince hortumlar içinde.
Telaşa çorak dam üstlerinde,
oradan oraya koşuyor Kalekışla´da!
Tumanlı kadınlar
Serili Hedikleri, naylon,kilim ve çuvallarla örtmenin derdinde
Yagmur öyle cöktü ki
Sanki gök delindi!
Ortalık gerildi!
Şimsekler çaktı!
hava karardı!
Deli Hacca korkudan, gözünü kulagını kapattı!
Yere çöktü hızlıca!
“Yarabbi, Bismillah, Bismillah! ”
Korkusu dile geldi, üç defa üç saydı!
Yıldırım, elli senelik agaca vurdu!
Meram baglarından, yükledigi kokuları yüregimize serpip
Bozkır üzerinden, uzaklara giden Telli Turnalara
Yüreginin yarasıydı yalvaran!
“Aliyi seversen 3 kere dönde git“
Duvara yaslandı avurdu avcunda.
Bahtı çile yumagında hapis, eli kendine küs kadın
şimdi vakitsiz semahlara aglıyor!
Ince sızılı selamını,
kalın sesli kuşların kanadına dolayıp
sessizce bir türkü tutturdu
Dagların,
dagların ardindaki hasrete!
'Allı Turnam bizim ele varırsan
Şeker söyle kaymak söyle bal söyle'
Baba memleketim Ankara/ Gölbaşı olduğundan,yöre insanına haiz şive örf adet,yöreye özgü giysisinden,kullanılan eşya ve mekanlarına, ve yörenin o kendine özgü havasına kadar her yönüyle en küçük detayını bile büyük bir ustalıkla bana da o duyguları yaşatan,yöreyi anlatan bir belgesel film gibi gözümün önünde her bir sahnesini bana da canlandırttıran bu güzel yöre şiirinizi ve değerli şahsınızı yürekten kutluyorum..Müsadenizle ant listeme alıyorum...
Şaire özgü renklerle boyanmış., onlarca fotoğraf karesi fırlıyor şiirin dizelerinden....
Kaleminize sağlık...
konya ovasında bir mevsimin ve insanların yaşantısı yağan yağmurlar esen rüzgarlar arasında kadınların yaşamının zorluğu ne güzel dile gelmiş kutlarım
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta