İnanma Bil
İnanç Nedir? Mutlak manada inanç var mıdır?
İnanç:Bir düşünceye gönülden bağlı bulunma.
İnancın tanımında bile bireyselliği görebiliriz! "Her gönülde bir aslan yatar" Yani her gönülde aynı aslan yatmaz! Demek gönülden bağlı olmak bireyseldir. İnsanlık için belki en önemli ve göz ardı edilen sorun burada! İnancın sistematiğinden doğan sıkıntıları aşamıyor insanlar. Gönüllerde yatana müdahale de bu yüzden oluyor. Mutlak manada deliksiz inanç olmaz, bilinç dahi mutlak manada tam olmaz! Bu boyutta algılarımızın göreceliliğiyle inanır ve biliriz. Kabiliyete göreceli. Çoğu zaman "İnanç", "Bilinç" yerine kullanılmış. Hatta bu ayrımı Sait Nursi; tahkiki (hakiki) iman, taklidi iman şeklinde ayırmış. Yunus ise "İlim kendin bilmektir" diyerek, bilmeye işaret etmiş. Yani hem kendini bileceksin, hem de kendin bileceksin; nakil bilgilerle oluşan inancı içselleştirip bilgiye, bilince çevireceksin.
İnanç ile bilinç aynı mıdır?
İnanma, bil!
İnanç ilk adımdır, neyi bileceğimizi bize bildirir. Bilmediğimizi öğrenmek için ilk adım inanmaktır. Define avcısı, toprağın altında hazine olduğuna inandığı için toprağı kazar! Kazıya başlamadanki hali inanç, kazı sonucunda (Bulur ya da bulamaz) bu da bilinçtir. Yani kazıdan sonra hazinenin varlığı yokluğu konusunda bilince ulaşabilir. Öncesindeki inanç durumu kendine özeldir. Sonraki durumu ise topluma aktarabileceği bir bilinç durumudur. Yani insan bilmeden inancını (doğru yanlış) olarak topluma aktarması sadece danışma kapsamında olur. Bildikleri ise tavsiye kapsamında olabilir. Bakın burada önemli olan şu; inanç da bilgi de danışma ve tavsiyenin ötesinde bir dayatma yetkisini vermiyor! Zorlama hakkı hiç yok. Toplumsal adaletin sağlanması için insanların hak ve hukukunu korumak adına zararlı unsurların zor kullanılarak engellenmesi inanç değil "Hukuk" alanına giriyor. Yani şahit "Ben inanıyorum bu kişi suçlu" derse delil olarak değeri yoktur. Şöyle demesi şahitlik açısından geçerli olabilir; "Ben biliyorum, gördüm! " Bu dahi diğer delillerle anlam kazanır. Bilmesi veya görmesi de kendine görecelidir!
İnanç bilince dönünce kalkar mı?
Elinde siyah bir kutu tutan adam, kutuda Dünya'nın en büyük elmasının olduğunu söylese... Kutuda elmas olduğuna inananların tamamı aslında kutuda elmasın olduğuna değil, kutuda elmas olduğunu söyleyene inanır! Çünkü elması görüp incelemediler! Elması önceden bilenler, elması görüp incelediğinde ise artık kutuda elmas olduğuna inanmaz, bilir. İnanç, bilince dönmüştür. Yani söyleyen aracı da inanç da kalkar ve bilinç gelir. Bilinç dahi öncenin öğretilerinin üzerine gelişiyor! Dikkat! İnsan genlerle taşıdığı bilinci kendi yaşadıklarıyla geliştirir. Deneyimleyerek kendi öz algılamasının sonuçlarını bilinç olarak edinir. Öncekilerin ona "İnanç" olarak öğrettiklerini o bilince çevirir. İnanç olarak aktarılan belki öncekilerin bilinciydi ya da sadece inancıydı bu deneyimlenmeden bilinmez. Burada inanç ona kılavuz olur. Çünkü inanmadan tercih yapamaz. İnandığı şeyi deneyimlemek için tercih edebilir. Buraya dikkat biri çıksa ve dese ki; "Bana inanın, kutuda elmas var! " Ama asla kutuyu açmasa; açılmasını isteyenleri de "Hain, inançsız" ilan etse, itiraz edenleri de çarmıha gerseler! Ne olur? Zulüm olur; inanç, bireysellikten çıkmış ve sistematik bir baskı aracı olmuştur... İnancın bilince yol vermeme hali oluşmuştur. Oysa herkesin inandığı şeyi sorgulama ve bilinç edinme hakkı vardır. "Bu Dünya'nın en büyük elması olmayabilir, belki bir yerlerde daha büyüğü vardır." diyen de olacaktır, hatta "Bu elmas değil" diyen bile olacaktır! Bireysel algılar ve inançlar açısından insan özgürce kanaat kullanabilir, tercih yapabilir.
İnancın bilince dönüşmesi esas. Bunun aşamaları elbet var. Örnekteki elmasın kutuda olduğunu söyleyene inanmak ilk aşama. Bu söyleme inanıp kutuyu açmak ikinci aşama, elmasa dokunma, inceleme aşamalarının en son noktası bilmektir. Bilinç halinde inanç kalmaz. İnanç hala varsa bilinç tam oluşmamıştır, şüphe vardır!
Son tahlilde; her konuda bilinç esastır. İnanç tercihe yol gösterir. İnanç da bilinç de kişiye göreceli olduğundan sistematik olarak topluma dayatılması sakınca doğurur. Tavsiye edilebilir, edilmeli. İnancın ve bilincin sadece tavsiye edildiği toplumlarda diğer insanların kendi öz bilincini oluşturması kolaylaşır. Zorlama olursa inanç gelişir ama bilinç asla açığa çıkmaz! Taklidi olan inanç, riya ve "Münafıklığa" zemin hazırlar. İnancı dini alana hapsetmek doğru olmaz. İdeolojik inançlar da dini inançlı veya ateist olmak da kişinin özgür kanaati tercihi olması sebebiyle inanç kapsamındadır. Bilince dönüşmesinin önü açık olursa su akar yolunu bulur. İnsanları standatlaştırmak melekleştirmek gibidir. Literatürde olduğu gibi melekler insana secde ediyor ise insanı meleklerden üstün yapan tercihi ve bilincidir. İnsanı, inanç alanına hapsedip bilince mani olmak; insanı melekleştirmek olur ki dinde aşırılık bu sonucu doğurur. İnanca mani olmak da aynı kapsamdadır. Bazıları da kendi bilinçlerinden o kadar emindir ki başkalarının inancına dahi tahammül edemez... Benzer haller çok yaşandı, yaşanacaktır.
Selametle,
Ahmet Bektaş
Ahmet BektaşKayıt Tarihi : 5.11.2012 02:13:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Son tahlilde; her konuda bilinç esastır. İnanç tercihe yol gösterir. İnanç da bilinç de kişiye göreceli olduğundan sistematik olarak topluma dayatılması sakınca doğurur. Tavsiye edilebilir, edilmeli. İnancın ve bilincin sadece tavsiye edildiği toplumlarda diğer insanların kendi öz bilincini oluşturması kolaylaşır. Zorlama olursa inanç gelişir ama bilinç asla açığa çıkmaz! Taklidi olan inanç, riya ve "Münafıklığa" zemin hazırlar. İnancı dini alana hapsetmek doğru olmaz. İdeolojik inançlar da dini inançlı veya ateist olmak da kişinin özgür kanaati tercihi olması sebebiyle inanç kapsamındadır. Bilince dönüşmesinin önü açık olursa su akar yolunu bulur. İnsanları standatlaştırmak melekleştirmek gibidir. Literatürde olduğu gibi melekler insana secde ediyor ise insanı meleklerden üstün yapan tercihi ve bilincidir. İnsanı, inanç alanına hapsedip bilince mani olmak; insanı melekleştirmek olur ki dinde aşırılık bu sonucu doğurur. İnanca mani olmak da aynı kapsamdadır. Bazıları da kendi bilinçlerinden o kadar emindir ki başkalarının inancına dahi tahammül edemez... Benzer haller çok yaşandı, yaşanacaktır.
![Ahmet Bektaş](https://www.antoloji.com/i/siir/2012/11/05/inanma-bil-yazim.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!