gece olduğunda uyur gölgesi ağaçların zifiri karanlığın pençesine sığınır yorgunluk sandığın gibi değildir rüyalar uykun kaçtığında anlarsın güneşin sıcak konumunu aklına gelir kişiliksiz karabasan pencereden dışarı salarsın şeytanın kirli oyununu sarkar beyni vampirlerin kulaklarıyla yürür insan fenomeni mazereti hazır inanç yolcularının çöllerde kaybolur teslimiyetin eseri güzellik uykusundadır yeni yıkanmış zihinler çıplak mağarasında kılıf uydurur beyaz bedenine aşk kadınları gördüğünün ötesinde arar hikmeti var oluş tükenmedi ki yok oluşa inanayım siz kabul etmeyin gerçekleşmiş beyin ölümlerini ayinden önce yeşerecek kutsal tenim dallanacak kemiklerim kesilmiş gövdesine kavuşunca daha düşünebilir mi sanıyorsunuz çürüyen beyinler yaşamak istersin de sen şimdi ölüm ilanını duyunca diriliş… inanır mısınız yaprakların aşk mektuplarına
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman