gece olduğunda uyur gölgesi ağaçların zifiri karanlığın pençesine sığınır yorgunluk sandığın gibi değildir rüyalar uykun kaçtığında anlarsın güneşin sıcak konumunu aklına gelir kişiliksiz karabasan pencereden dışarı salarsın şeytanın kirli oyununu sarkar beyni vampirlerin kulaklarıyla yürür insan fenomeni mazereti hazır inanç yolcularının çöllerde kaybolur teslimiyetin eseri güzellik uykusundadır yeni yıkanmış zihinler çıplak mağarasında kılıf uydurur beyaz bedenine aşk kadınları gördüğünün ötesinde arar hikmeti var oluş tükenmedi ki yok oluşa inanayım siz kabul etmeyin gerçekleşmiş beyin ölümlerini ayinden önce yeşerecek kutsal tenim dallanacak kemiklerim kesilmiş gövdesine kavuşunca daha düşünebilir mi sanıyorsunuz çürüyen beyinler yaşamak istersin de sen şimdi ölüm ilanını duyunca diriliş… inanır mısınız yaprakların aşk mektuplarına
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!
Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan